Mutsuzum işte

267 25 61
                                    

Salona girdiğimde Ayato'nun da orda olduğunu farkettim.

"Naber dostum"
"İyidir konuşamıyoruz uzun zamandır"
Elimi selamlaşmak için açtığımda elime vurmadan önce elimdeki yazıyı görmüş olacak ki sırıttı

"Gene kimin numarasının aldın lan yavşak seni"
Dediğiyle güldüm
"Yok la öyle bişey değil bu"
Omzuna vururken konuştuğumda sırıtmaya devam ettik.

Antrenman bittikten sonra duş alıp üzerimi giyinirken Scaramouche'a mesaj attım ve telefonuma gelen konumla üzerimi giyerek okuldan çıktım. Arabama binerek konuma doğru sürmeye başladım.

Vardığımda tek katlı müstakil bir ev oldugunu gördüm. Benim evime kıyasla oldukca küçüktü.

Kapıyı çaldıgımda biraz sonra kapı açıldı ve siyah bir tişört, gri eşofmanlı saçı toplu Scaramouche kapıyı açmıştı.

Onu ilk kez okul dışı bir yerde gördüğüm için biraz fazla bakmış olmalıyım ki öksürdüğünü duymamla onu incelemeyi bıraktım.

"Girsene ne bakıyorsun suratıma"

"Ne kadar çirkin olduğuna bakıyordum."

Onu kenara ittirerek içeri girdim

İçeri girdiğimde hiçbir ışığın yanmadığını ve evin ne kadar soğuk olduğunu farketmiştim.

"Evinde sen gibi,soğuk."

"Herkesin senin gibi milyarder ailesi yok"

Arkamdan kapıyı kapatarak yanıma doğru geldiğinde dediği şeyin altında kalmamak için ilk aklıma ne gelirse söylemiştim.

"Seninkiler nerde galiba onlar da bu soğuk eve gelmek istemiyorlar"

O an hazır cevap olsun diye söylemiş olsam da cidden ailesinin nerde olduğunu merak etmiştim.

Sessizlik fazla uzun olunca ne kadar yanlış bir şey dediğimi anlamıştım. Onu karanlıkta göremesem de bana baktığını hissedebiliyordum.
"Hey dostu-"
"Haklısın sanırım"

Fısıltı halinde söylediği şeyi duymuştum ve bu daha kötü hissetmeme neden olmuştu. Çenemi tutamıyordum amk.

Ne yani ailesi yok muydu?

Aramızdaki tuhaf sessizliği odası olduğunu düşündüğüm yerden gelen kitap defter sesleri bozmuştu.

Biraz sonra salonun ışığının yanmasıyla sehpaya oturduğunu farkettim.

Isıkları açtığı için etrafı inceleme fırsatı bulduğumda aslında evin simsiyah falan olmasını beklerken gayet renkli ve iç açıcı bir evi olduğunun farkına vardım.

Etrafta rastgele olmasına rağmen göze rahatsızlık vermeyen bitkiler ve renkli mobilyalarla evi gayet güzeldi.

"Dikilmeye devam edecek misin? Bütün günüm yok."

Laf yetiştirmeye başlamasıyla yanına yürüyerek kenara kaymasını işaret ettim. Oflaya puflaya dediğimi yapınca yanına oturup bağdaş kurdum.
Bana anlatmaya başlamasından 5 dakika galan sonra sıkıldığımı farkettim.

"Off bıraksak mı"
Gerinerek konuştuğumda siyah ojeli parmaklarındaki kalemi bırakmadan bana doğru dönerek cevap verdi.

"Daha yeni başladık"
Sinir bozucu ses tonuyla konuşunca daha da oflamaya başladım.
"Anlamıyorum ki!"
"Dinlesen anlarsın! Toplama yapıyoruz! Tanrı aşkına!"
Eliyle hızlıca kagıttaki işlemlerin üzerinden gecmeye başladı
"Bunu bunla toplayıp buna bölüyorsun! İlkokul seviyesi!"

Aşağılandığımı hissetsemde bozuntuya vermeden devam ettim
"Bağırmadan anlatsana be nası hocasın sen!"
"Sinirimi bozuyosun!"
"Ver sunu anladım yaparım kendim!"
"Bir bok yapamazsın sen!"

Kolunu tutup elindeki kalemi hızlıca çekmeye çalışmam ve onun kolunu geriye çekmesiyle geriye doğru sırtının üzerine düşünce onun kolunu tuttuğum için bende onunla beraber üzerine düşmüştüm.

Siktir.

Bana alttan anlam veremediğim bir ifadeyle bakıyordu
Kaşları çatıktı ama kızgın değildi daha çok anlam veremiyor gibiydi?

İki kolumda dirseklerim yere yapışık bir vaziyette başının yanında duruyordu.

Nedense yutkunma ihityacı duymuştum.
Ne ben çekilmek için bir hamle yapıyordum ne de o beni ittiriyordu. İkimizden de çıt çıkmıyordu.

Bir süre öylece birbirimizin gözlerine baktık.

Altımda çok küçük ve savunmasız gözüküyordu.
Ve bu...
hoşuma gitmişti.

annem eteğimi vermedi|chiscaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin