Boktan mesele

329 29 31
                                    

Kağıdını vermediğini farkettiğimde işleri hızlandırmak için elimi kağıdına uzattığımda kağıdının üzerine elini koydu.

"Zorluk çıkarmasana lan"
"Bas git."
Sinirle konuşmamın üzerine bana hala cevap verebilmesinin üzerine ona doğru biraz daha yaklaştım.
"Ver şunu ilk günden ağzını yüzünü dağıtmayayım"

Bu çocugu oldum olası sevmiyordum kendini bi bok sanan götü havada tiplerdendi.
Aynı orta okula gitmiştik ve her zaman bu şekildeydi hep yalnız oturur, yalnız yürür, yalnız takılırdı.
Herkesi küçümseyen aurası ve birkaç sene önce üzerime bilerek yemek tepsisi düşürdüğünde ona saldırmam ve onu tüm okulun önünde rezil etmemden sonra aramızda bu tarz birşey vardı. Birbirimizden nefret ediyoduk.

"Kırsana" dedi gene o kendini üstün gören ses tonuyla.
Uzaktan gören biri bile bu dediğinin ne kadar aptalca olduğunu anlayabilirdi. Bana bu şekilde meydan okuması salak olmasından başka bir şey kanıtlamıyordu.

Ben ona gore fazla yapılıydım.
O ise bana göre hem kısa hemde sıskaydı.

Kağıda elimi atarak elinden kurtarmaya çalıştım.

"Kağıdı ver sorun çıkmasın"
Elimi hızlıca çektim ve kâğıdı aldım. Arkamı dönüp gitmeden bana bakmayı kesmesini bekledim. Yaptı da. Gözlerini çekerek önüne dönmesiyle zafer kazanmış gibi önüme döndüm.

Kağıtları Diluc'a verip sırama oturmak için arkamı dönünce ben geri oturamadan zil çalmıştı.

Signora yanıma gelerek koluma girdi ve bahçeye doğru ilerledik.


Teneffüs boş boş geçerken Signora tuvalette makyajını düzelteceğini söyleyip önden gitmemi ve onu beklemememi söyleyince bende yanından ayrılarak dolabıma doğru yürüdüm.

Hayat cidden süprizlerle doluydu.

Scaramouche'la dolaplarımız yanyanaydı ve şansa o da dolabını düzenliyordu.

Yanından geçerek dolabımın kapağını açtım ve spor çatamı içine tıktım. Göz ucuyla ona bakarken kulağındaki kablolu kulaklıkları farkettim. Dolabındaki çöpleri atarak kitaplarını yerleştiriyordu.
Saçlarını o gece mavisi mor karışımı mulletdan asla değiştirmemişti ve kulaklarında 3 5 piercing vardı.
O sırada eline alıp buruşturmak üzere olduğu kâğıt ilgimi çekmişti. Üzerindekini okumak için kafamı biraz daha ona doğru çevirdiğimde ona baktığımı sezip hemen bana doğru dönünce kafamı önüme çevirip işime baktım.

"Ne baktın?"
O meydan okuyan sesini duyunca hemen yüzümü geri ona cevirdim
"Ne?"
"İnsanların işlerine burun sokmayı bu kadar sever miydin sen?"

Evet bakış olmam saçmaydı ama genede altta kalmayacaktım.
"Kes sesini ve önüne dön"
"Ne yapacağımı söyleme bana sakın"

İşini bırakıp bana iyice dönünce bende dolabımı sertçe kapadım ve ona dönerek omuzumu dolabıma yasladım.

Alttan alttan bana sinirle bakıyordu.

Tanrım çok kısaydı.
O an kavga etmek istemediğimi anladım. Daha ilk gündü ve ben şimdiden kavga etmek istemiyordum.
"Bulaşma bana"
Diyip onu omzundan ittirerek dolabına doğru çarpmasına neden olurken gücüm onun sıska bedenine fazla gelirken resmen dolaba doğru savruldu ve omzu sertçe dolaba çarptı.

Bu belli ki onu daha da sinirlendirirken üzerime saldırmasını falan bekliyordum ama o sadece arkası donuk bi şekilde öylece durdu.

Omuzunu ovarken arkasını dönmeden ve başka bir şey söylemeden uzaklaştı.

Zil çaldığı için sınıfa girip yerime oturdum.

(Arkadaşlar childe scaramouche a sıska diyo da scaramouche zargana değil yanlış anlamayın sacede childe ona gore baya yapılı ve uzun)

Tenefus zili çaldığında kafamı sıraya koyup gözlerimi kapadım

annem eteğimi vermedi|chiscaraWhere stories live. Discover now