2.7: Izdıraba Ortak Aşıklar

471 72 36
                                    

Oy sınırımız var :) Oy verip başlayın lütfen...

***

7.BÖLÜM

"Izdıraba Ortak Aşıklar"

"Yaşlı kralın hükmündeki barış,

Savaşların çağrısı.

Ölümsüz rahibelerin dilinde,

Bir şarkı var dillere destan.

O ki seni arar,

Ey! Yücelerin yücesi savaşçı!

Sensin bu alemin gözü,

Kılıcını kuşan, atıl dağlara."

Ryafer'in renkli camlarla donatılmış heybetli ancak kırılgan kapısının önünde durduğumuzda, Jayce şarkısını sonlandırdı. Onun ağır ağır söylediği ve bir ninniyi andıran ezgi yerini huzursuz edici bir sessizliğe bıraktığında, zihnim hala cesur savaşçı hakkındaki şarkıyı mırıldanıyordu.

Teracir arkasını dönüp merakla ona bakmakta olan bizlerle göz göze geldiğinde, "Nereden geldiğinizi asla söylemeyin," diye uyardı. "Soran olursa yalnızca benim misafirim olduğunuzu ve gün doğumunda gideceğinizi söyleyin yeter."

Bir karşılık vermemizi beklemeden önünü döndü ve cam kapıya iki defa vurdu. Kapı çok geçmeden uzun kahverengi saçlı, genç bir kadın tarafından aralandı.

"Alim Teracir," dedi, kız endişeli bir edayla. "Siz..."

Teracir, bir elini havaya kaldırarak genç kızın sözlerine mâni oldu. "Önce misafirlerimizi rahat ettir kardeşim, iki oda hazırla. Sorularını sonra yanıtlayacağım."

Genç kadın başını saygıyla öne eğerken bir adım geri çekildi. Teracir içeri girmeden önce omzunun gerisinden bize baktı. Peşinden attığımız adımlarla geniş kapının eşiğini aşıp epeyce yüksek bir kubbenin altında durduk. Yaşlı adam arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla uzaklaşırken genç kadın, "Buyurun," diyerek dikkatimizi ona vermemize neden oldu.

Bembeyaz teni, zamanının büyük bir çoğunluğunu bu taştan binanın içerisinde geçirdiğini ilan eden genç kadın, eliyle uzunca bir koridoru işaret ederken, "Beni takip edin, lütfen," dedi.

Öne ilk atılan ben oldum. Yer yer meşalelerle aydınlatılmış koridor, ona bağlanan diğer koridorların ortasından ihtişamlı merdivenlere ulaştığında Afel yanımda durdu. "Burası bir kaleyi andırıyor," dedim, fısıldarcasına. Genç kadının ardından ağır adımlarla merdivenleri çıkarken, "Öyle," dedi, Afel.

"Kaleler dışarıdaki tehlikelerden korunmak için güvenlidir fakat aynı zamanda tutsak edilmek için de mükemmeldir."

Onaylarcasına başını salladı. Burasıyla alakalı endişelere sahip tek kişi olmadığımı bilmek yüreğimi biraz olsun sakinleştirse de keskin bir sükûnet için cevabı yeterli olmadı.

"Sence güvende miyiz?"

Tanıştığımız ilk günden bu yana ona bu soruyu onlarca farklı şekilde sormuş olmalıydım. Ve yine onlarca farklı şekilde bana dürüstçe yanıt vermişti. Şu anda ihtiyacım olan şey ise aynıydı.

Dürüstlük.

Afel, başını hafifçe bana doğru çevirdi ve gözlerimin içine baktı. Yalnızca dudaklarını oynatarak, "Güvendeyiz," dedi.

Bir başkası söylemiş olsaydı asla yeterli gelmeyecek olan bu sözler onun dudaklarında can bulduğunda içimdeki amansız fırtınayı dindirdi.

Gözlerimi merdivenin son basamağıyla ulaştığımız yeni koridora çevirdiğimde Afel elini avcumun içine kaydırdı. Genç kadın birkaç metre sonra ahşap iki kapının ortasında durdu ve belindeki anahtarların arasından doğru olanları bulup kapıların kilitlerini teker teker açtı. İkinci kapıyı da araladıktan sonra bize döndü ve, "Size temiz kıyafetler getireyim. Buyurun, içeri geçebilirsiniz," diye konuştu.

Evrenin Sınırında  | 2. Kitap Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin