'29'

6.9K 586 322
                                    

Taehyung'un anlatımından

Hayatımın bu zamana kadar olan bütün boşluklarını istikrar, disiplin ve bağımsızlıkla doldurmuştum. Kimseye bağlı kalmadan hayatımın akışını sağlamış ve herkesi kendimden uzak tutmanın yolları aramıştım.
Kimsenin hayatımda, kalbimde ve aklımda işi yoktu. Manevî bütün bağların düşmanıydım ben.

Bu hep böyle devam etmişti.
Kaybetme korkusu ile tanıştığım ilk andan beri bu böyleydi. Birini kaybetmek korkunçtu. Birini kaybetmek eksik olmaktı. Bambaşka bir boşluktu. Buna hep yakın çevremden şahit olmuştum. Kendi kendime hep yeminler etmiştim. Kimseyle bir bağ kurmayacağıma dair sağlam yeminler etmiştim.Bir gün ,ailemden bile olsa, birini kaybettiğimde canım acısın istemiyordum. Hiçbir fiili kaybın içinde olmak istemiyordum. Bu yüzden herkesi uzak tuttum kendimden. Yalnızca kendimle başbaşa kalmak istediğim uzun bir dönemin ardından hayatıma Jungkook girmişti ve onu ne kadar itersem iteyim bir şekilde varlığı işlemişti hayatıma.

Ona karşı gün geçtikçe içimde ruhsuz ateşler alevleniyor ve bir kalbim olduğunu bana hissettiriyordu. İlk defa bu kadar yanlış ve aynı zamanda bu kadar doğru hissediyordum. Başlarda inkâr etmiş, hissettiğim şeylerden korkmuş olsam da şimdilerde içimde büyüsü taze, kırık bir umut yeşermişti.

Hakkımızda çıkan haberlerden dolayı aileme bir açıklama yapmış ve sevgilim olduğunu söylemiştim. Onlar ise homoseksüel bir birliktelik içinde olmamın soyadımıza zarar vereceğini düşünmüşlerdi. Buraya kadar her şey katlanılabilirdi ama ne zamanki dedem Jungkook'u bırakmamı söylemişti, işte o an kalbimde çatılan şimşekleri hissetmiştim. Onu bırakmak aklımın ucundan geçmemişti. En başında, istediğim zaman bırakırım gibi renksiz bir cehaletin beni yönetmesine izin vermiştim ama şimdi değişmişti her şey.

Onu bırakamam.

Ona aşık olmaya başlamışken bırakamam onu.

Bu teklifi büyük bir şiddetle redetmiştim. Onları şaşırtan da bu olmuştu. Beni iyi biliyorlardı. Onları bile kolayca gözden çıkarabilecekken Jungkook için tartışma yaratmam şaşırtmıştı hepsini. Annem ise bu olanlar yüzünden ona aşık olduğumu söylemişti. O tek cümle tüm soru işaretlerini yitirmişti. Jungkook'u büyük bir açlıkla arzulamam, onu kırdığım ve üzdüğüm her an için pişman olmam, dudaklarına ve gözlerine olan düşkünlüğüm, her sıcak temasımızda olan o kalp ağrısı ve daha fazlası aşktandı.

Öyle tecrübesiz, öyle ilkeldim ki! Bunların aşktan olduğunu anlamıyordum. Bilmiyordum. Sevmeyi, aşık olmayı bilmiyordum. Ona karşı neden böyle olduğumu bilmiyordum. Annemin sözleri beni kendime getirmişti. O gece evden çıkıp, saatlerce içtim ve bilmediğim yollara sürdüm. Kendime ve yıllarca aklımda süregelen düşüncelere ihanet etmişim gibi hissediyordum.

Hatta daha çok bir aptal gibi!

Ama Jungkook'un yanına gittiğimde, ona sarıldığımda, kokusunu içimde çekip, güzel gözlerine baktığımda ihaneti zevkle kucaklamıştım. O gece ona kendimden beklemediğim şekilde açık olmuştum. Bir saniye olsun pişman hissetmemiştim ama ta ki bana karşı olan tavırları değişene kadardı bu.

Jungkook'un bana karşı olan tavırları, ona söylediklerimden sonra değişmişti. Sinirlenmiştim. Öfkem artık bedenimi yönetir haldeydi. Ama şuan yatakta uzanan ve yara bere içinde olan bedenine baktıkça acıyan kalbimi söküp atmak istiyordum. Çünkü artık yalnızca acı vardı. Acıdan ibaret olmuştum.

"Vücuduna sert tekmeler aldığından doku ve kas ezilmeleri mevcut. Kremleri düzenli olarak kullanın ve lütfen diğer yaralar için enfeksiyon riskini azaltın."

Doktorun sözlerini dinleyemiyordum. Aklım, kalbim, gözlerim yalnızca uzanan bedendeydi. Baygın şekilde yatıyordu ve bembeyaz teni yaralar, kızarıklıklar, morluklarla kaplıydı. Doktorun söylediği birkaç şeyi daha kulak ardı edip, odadan çıkmalarını istemiştim. Asistanıyla birlikte odayı terk etmişlerdi. Yalnız kalmıştık.

Venice B!tch | taekook Where stories live. Discover now