35: bu akşam sahada benimle maç yapmayan piçtir

6.8K 1K 497
                                    

bılgısayardan bolum yazmayı o kdr ozlemısım kı. allaım kske sonsuza kdr fık yazabılsem

(♡)

"sen eşyalarını yerleştir, ben de içeridekilere bir bakayım."

dediğim şeye jisung sadece onaylayarak kafasını salladığında gülümsedim ve birkaç adımda yanına gidip dudaklarını öptüm hemen. aniden şaşırıp elini koluma attığında geri çekilip saçlarını karıştırdım ve bir şey demeden odadan çıktım. arkamdan bağırdığını da duyuyordum tabii, her seferinde delirmiş gibi bağırıyordu zaten bana.

"brom sen emin misin benimle kalmak istediğine? yanlış anlama yani öylesine soruyorum. eminsin değil mi? çok sıkıntıysa ben chan ile kalabilirim. eminsin öyle mi?"

changbin etrafımda zıplayarak durmadan bir şeyler sayıklarken elimdeki kamerayı salonun köşesine yerleştirmeye çalışıyordum. bay min kamp sonrası okula geri döndüğümüzde bir sonraki yıl tanıtımı için ona birkaç gezi videosu atmamızı istemişti çünkü. gerçi bu insanlarla nasıl tatlı ve güzel görüntüler ortaya çıkardı bilemiyorum ama deneyecektik işte.

hyunjin ve seungmin zor bela 11.sınıf öğretmenleri ile konuşup jeongin'i bizim kamp bölgesine yerleştirebilmişlerdi. bunun mutluluğu yüzlerine yansımış bir şekilde geri yanımıza döndüklerinde hyunjin, jeongin'in sırtına çıkmıştı ve saçma sapan birkaç şarkı sözü söylüyordu bağırarak.

"boynumu bırak, hyunjin deli misin sıkma boğazımı!"

jeongin'in dediklerine gülerken tahta evin merdivenlerinin en üzerinden bize doğru bağıran jisung'a çevirdim bakışlarımı.

"kim benim odamda kalmak istiyorrrrr!!!"

henüz chan ve changbin'e bir şey anlatamamıştım, jisung ile olan ilişkimi yani. her şey apaçık ortadaydı ve belli oluyordu gerçi ama oturup doğru düzgün bu konudan bahsedememiştim onlara. sebebini de bilmiyordum aslında, garip hissettiriyordu sadece. ima yapmamaları için içimden dua ediyordum, bir de bakışlarımı kaçırıyordum salak gibi.

"chan hoca idarenin kalacağı evdeymiş, öyle söyledi bana." dedi felix yanımıza doğru gelirken. changbin anında sesli bir şekilde yakınmaya başlarken ona döndüm ben de.

"beraberiz seo, üzülme artık."

"brom tabii ki üzülmedim saçmalama, başından beri seninle kalmak istemiştim zaten." yılışık bir şekilde koluma girerek başını omzuma sürttüğünde işaret parmağımla kafasını dürtükledim sertçe. "uzaklaş."

"soruma cevap alamadım!?"

jisung hâlâ olduğu yerde zıplayarak havada kollarını sallıyordu, gerçekten bu tatlı hallerine şahit olduğum her an yanına gidip deli gibi öpmek istiyordum onu. şirinliğiyle dayanacak güç bırakmıyordu resmen bende.

seungmin minik adımlarıyla tahta merdivenlerden çıkıp jisung'un yanına ulaştı ve yanağından makas alıp güldü. "anlaşılan bu gece beraberiz güzellik."

tepki vermemeliydim. sakin ol minho, öldürücü bakışlarını üzerlerinden çek ve arkanı dön.

"hocam, iyi misiniz?"

felix'in yanıma doğru gelirken sorduğu soruyla dikkatimi ona verdim ve sahte bir gülüş yerleştirdim suratıma. "hahah, iyiyim canım. sen nasılsın?" gülümsemem korkunç bir kahkahaya dönüşüyor sanırım.

"ben iyiyim de, siz biraz garipsiniz." diyip göz devirdi ve yanımdan uzaklaştı. o kadar korkunç mu güldüm ya?

&

"akşam saat sekize kadar herkes işlerini halletsin, ateş başına geçeceğiz."

bay min'in üzerinde çok düşündüğü megafon sistemi kulaklarımızı neredeyse kanatırken salonun ortasında plates yapmaya çalışan ikiliye döndüm. "siz eşyalarınızı yerleştirdiniz mi?"

"hallederiz ya..." diye mırıldandı jeongin son anda topun üzerinden kayıp düşerken. hyunjin de kendi dilinde bir şeyler mırıldanıp tuhaf hareketler yapmaya başladı. sol bacağını kafasının arkasına götürmeye çalışıyordu mesela, sorgulamayı çoktan bıraktım.

changbin evden getirdiği özel futbol topunu kolunun altına almış bir şekilde merdivenlerden inerken bir yandan da bağırıyordu. "bu akşam sahada benimle maç yapmayan piçtir!"

söylediği şey ile yerimde sıçrayıp gözlerimi diktim üzerine. "küfür etme." diye sinirli bir ses tonuyla konuştuğumda jisung, oturduğu kitap okuma köşesinden kalkıp yerde emekleyerek bacaklarımın önüne kadar geldi ve kafasını kaldırıp bana baktı gülerek. "bazen ben de seo'ya küfür ediyorum."

tekme atacağım şimdi çekil önümden ya, gelmiş parlayan gözleriyle tatlı tatlı konuşuyor bir de.  sanki dinliyorum.

"bacağımla onu omzundan itip dengesini kaybetmesini sağladığımda oturduğum koltuktan kalkıp mutfak köşesine geçtim kendi kendime söylenerek. "bilmez miyim, en âlâsını işittim o küfürlerin."

"bir şey mi dediniz bay lee~~"

arkamdan kelimelerini uzatarak konuştuğunda ona dönmeden buzdolabının kapağını açtım. içini incelerken kimsenin bizi dinlemediğine emin olarak jisung'un da tüm dikkatinin üzerimde olduğunu fark ettiğim an mırıldanarak konuştum. "bu geceyi diyorum, çok güzel geçireceksin."

&

ne dıon nedıon

arkadaslr fıkte detaylı hard mard aman aman bı smut yok. yazmıcm. zaten sordugum zaman bırısı bıle yazma ya derse yazmıcaktım ıyı oldu boylesı ama yıne sızın ıcın bı seyler yazarız yanı. hallederız. uzerıme gelmayın

ala kelımesı sanırım artık sapkalı a olmadan yazılıomus ama ben eskı kafalıyım zaten cok da sıkınızdeydı nasıl yazıldıgı aq

young & dumb ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin