25: yaralarımı sarın o zaman

7.7K 1.1K 1.7K
                                    

nbr lan.

1.3klık bolum yazmısım yorum yapmazsanız. olacaklardn sorumlu deılım. saka.

 saka

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(♡)

-lee minho.

"neredeyse gece yarısı olacak... sanırım gitmeliyim."

ellerini bacakları üzerinde gezdirip düşünceli bir şekilde konuşan jisung'a baktım gözümün ucuyla. aklımdaki şeyi sormak istiyordum ama sanki dilim tutulmuş gibiydi. evimde olması, beyaz ve geniş koltuğumun üzerinde, tam yanımda oturuyor olması beni heyecanlandırıyordu.

"bir şey mi diyeceksiniz? beni eve bırakmak zorunda değilsiniz, yani eğer onu düşünüyorsanı-"

"gitmek istiyor musun?"

siktir. pat diye sormamalıydım sanırım, bu biraz korkunç oldu.

"ne?"

gözlerini şaşkınlıkla açıp kafasını hafifçe yana doğru eğdiğinde yerin dibine girmek istedim. ciddi anlamda, yer yarılsın ve ben içine gireyim, sonra da tekrardan kapansın. yeter ki jisung beni rahatsız edici öğretmen kalıbında görmesin.

"yok bir şey." dedim hızla ayağa kalkarken. etrafta montumu ararken elimi cebime atıp arabamın anahtarını avuçladım. "iyice geç olmadan bırakay-"

"istemiyorum."

duyduğum tek bir kelime olduğum yerde durmamı sağlarken arkamı bile dönemedim. öylece karşımdaki televizyona baktım, dolaylı yoldan da siyah ekrandaki jisung'un yansımasına.

"gitmek istemiyorum, bay lee."

sadece ciddi olduğunda bay lee diyor.

sonunda bedenimi ona çevirebildiğimde az önceki bakışlarından çok daha farklı bir şey ile karşılaştım. oturduğu yerden yukarıya doğru bakan gözleri hafif dolmuş gibiydi ve kaşları da belli belirsiz hareket ediyordu.

"burada mı kalmak istiyorsun?" diye sordum sesimin titrememesi için fazladan bir çaba sarf ederek. cevabı her ne olursa olsun şaşırmamaya çalışacaktım. evet, bunu yapabilirdim.

"amacım burada kalmak değil, sadece o eve geri dönmek istemiyorum."

onu kendi evi dışında nereye götürürsem mutlu olacakmış gibi bir cümle kurmuştu, bu da o evde neler döndüğünü merak etmemi sağlamıştı içten içe.

tekrardan eski konumuma, koltukta onun yanına oturdum ve çekinmemeye çalışarak ellerini kendi ellerim arasına aldım. "jisung, anlat bana."

gözünü kırptığı an yüzüne doğru süzülen bir damla yaşı izledim yavaşça. çenesine kadar geldiğinde de iç içe olan ellerimizden birini ayırıp sildim onu.

young & dumb ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin