kırk dört

12.1K 700 361
                                    

bu bolum uyari icermektedir yorum yaparsaniz cok sevinirim yapmazsanız da cok uzulurum herkese iyi geceler umarim zamanınız guzel geciyordur

"çarşamba"
11.23

yusuf, sabah uyandığında kollarının arasında hazar vardı. onun yanında sakince uyuyan bedeninin düzenli nefes alışverişini dinliyor, bir yandan da saate bakmak için güç bulmaya çalışıyordu. en sonunda onun altındaki kolunu hareket ettirerek yatakta telefonunu aradı, doğrusu gece nereye koyduğunu bilmiyordu. en sonunda yastığın kenarında telefonuyla karşılaştığında kilit tuşuna bastı ve saati kontrol etti. sakince telefonu bırakıp gözlerini kapattığında içinde sebebini bilmediği bir huzur vardı ve bu dolup taşıyordu.

elini onun sarı saçlarına atıp yavaşça okşadığında hazar yerinde hafifçe kıpırdanmış ve ona biraz daha sıkı sarılmıştı. hazar'ı böyle yüzünde kendisinin bile fark etmediği bir gülümsemeye sebep oldu. o, hazar'a bağımlıydı ve böyle anlarda hazar'ın da ona bağımlı olduğunu düşünüyordu. bu hissi ilk kez dün yaşamıştı ve bu yusuf'a fazla geliyordu. "hazar." dedi yeni uyanmanın verdiği boğuk ve kısık bir sesle. bir yandan onu uyandırmak istemiyor ve bir sonraki günün sabahına kadar ona sarılmak istiyor, bir yandan da günlük yapması gereken şeylerden geri kalmaması gerektiğini hatırlıyordu. tekrar "hazar." seslendiğinde hazar, kısık bir mırıldanmayla cevaplamıştı onu. "dersin kaçta?"

hazar yine aynı şekilde mırıldandı ve ona, kendisinin bile anlamadığı şekilde cevap verdi. yusuf gülerek ona bakmaya devam ederken tekrar "özgü." diye seslenmişti ona.

yerinde yavaşça hareket etti ve yüzünü onun göğsüne bastırdı. "bilmiyorum." derken yusuf, onun sesini duymakta zorlanmıştı.

"uyanmak ister misin?" dediğinde hazar başını iki yana sallamıştı. "uyuyacak mısın?" dediğinde tekrar başını iki yana salladığı için yusuf tekrar gülmüştü. gerçekten de içinde bulunduğu bu aptalca huzur içinde dolup taşıyor ve buna engel olamıyordu.

yusuf ona başka herhangi bir soru sormadan uyuşuk bir şekilde yatakta kaydı ve hafifçe doğruldu. uykulu bir yüz ve dağılmış saçlarıyla "dün hakkında konuşmayacaksak uyanacağım." dediğinde sesi yusuf'a çocuk gibi gelmişti.

hâlâ yatakta yatıyor olduğu için elini kaldırdı ve onun saçlarının arasına karıştırdı. "bence bugün de bana âşıksın." dediğinde hazar hafifçe onun kucağına geçmiş ve yüzünü yusuf'un göğsüne yaslayarak oflamıştı. yusuf güldüğünde ise kendisine engel olamayarak tişörtünün üzerinden onu ısırdı. "ya amına koyayım," dedi yusuf eliyle onu itmeye çalışıp gülerek. "...ısırma."

başını geri çektiğinde iki elini onun etrafına yaslamış ve tehditkâr olması için uğraştığı bir yüzle "dün çok aptaldım," demişti. "...o yüzden dünü unutacağız."

yusuf kaşlarını kaldırarak gözlerini onun dudaklarına indirdi. "hayır," dedi dudaklarında alaylı bir ifadeyle. "...sadece bana çok âşıktın."

yüzünü ona yaklaştırırken hazar da istemsizce gülmüştü. başını hafifçe yana eğip "seni bunun için pişman edeceğim." dediğinde dudağı, onun dudağına değmişti. yusuf güldüğünde ise nefesini onun nefesinin üzerine kapatmış ve onu öpmüştü. bedeninin onun altında istemsiz bir gülüşle titrediğini fark ettiğinde dudaklarını diliyle araladı ve dilini içeri itti. elini onun beline indirip tişörtünün altından tenine dokunduğunda yusuf kısık sesle inlemiş ve onun saçlarındaki elini sıkmıştı. bu hareketi sebepsizce hazar'ın hoşuna gittiği için dudaklarında hafifçe bir gülümseme oluşmuş ancak onu öpmeyi bırakmamıştı.

yirmiWhere stories live. Discover now