on dokuz

12.4K 976 652
                                    



"pazar"
11.29




hazar, uyumamak için telefonuna kurduğu alarmlardan sekizincisine geri uyanırken, kapısının tıklanmasıyla yataktan kalktı. yavaşça terliklerini giyip dış kapıya ilerledikten sonra kapıyı uykusundan kaynaklı bir yorgunlukla açtı. yalnızca kısa bir süre gelenin kim olduğundan emin olduktan sonra kısık gözleriyle "neden bu kadar geciktin?" diye sordu ve yusuf'un içeri geçebilmesi için kenara çekildi.

ondan daha büyük bir yorgunlukla "ring bekledim," diye yanıtladı hazar'ı yusuf. "...gelince de yanlış durakta indim. yokuş çıkmamak için yarım saat otostop bekleyip yine yokuş çıktım."

gülerek "ben olsam sabahın köründe otostop geleceğine değil kürdistan'a inanırdım." dedi. yalnızca bir saniye yusuf'a baktıktan sonra "pardon." diye devam etti.

"terlik neden vermedin?" diye sordu yusuf konuyla alakasız.

"zaten ev yeterince kirli."

"en son bundan bahsettiğinde benimle smoke kiss yapmıştın."

"kişisel algılama," derken onun arkasından kendi odasına doğru ilerledi. "...bilgisayar okuyan kürtlere zaafım var."

gözlerini irileştirerek geriye döndü yusuf. "ne?"

"şaka."

kapıyı açıp geriye döndü yusuf. gülerek "gerçekten benden hoşlanıyorsun." derken eli kapı kolundaydı.

elini onun elinin üzerine koyup kapıyı geriye iterken "buna ne cevap vermemi istiyorsun?" diye sordu.

uykusuz bir şekilde eliyle gözünü ovuştururken "bilmiyorum." diye yanıtladı onu. "son 27 saatte yalnızca üç saat uyudum."

anlamayarak kaşlarını çattı ve saate baktı. "dört saat olduğunu düşünmüştüm."

"bilmiyorum." diye tekrar etti. "uykusuzum işte."

"koltukta uyuyacağını biliyor musun peki?"

"eğer beni koltukta uyutursan dedeni türk silahlı kuvvetleri'ne satarım."

"molotof olarak mı?"

birkaç saniye boş boş onun yüzüne baktı. "inanılmaz kötü bir insansın."

"yatağımda uyuman için iki şartım var," dedi otururken. "...önce uyurken horlamadığın üzerine yemin et."

gülerek "yemin ederim." dedi.

"kaç saat uyuyacaksın?"

"ne bileyim amına koyayım?"

"saat başına elli lira alırım."

"ya siktir git," derken sinirle yüzünü kapatmıştı. "...altındağ pavyonu mu burası?"

"altındağ'da kaç kez pavyona gittin?"

"sayamam."

"her neyse," derken yatakta geriye doğru gitti. "...ikinci şartım da yatağıma kusmaman."

"sarhoş değilim."

"sadece sarhoşlar mı kusuyor?"

"tek şart kusmaksa, yatağına işeyebilir miyim yani?"

"hayır," diye reddetti. "...ama kişisel tercihim olarak, boşalabilirsin."

"yatağında da bir otuz bir akarmış ya."

yirmiWhere stories live. Discover now