Yaralı Bir Kuş Bölüm 6

6 0 0
                                    

Akay, Huta'nın ona getirdiği yemekleri yedikten sonra kendini yoklar.- Yok, nerde?- Ne nerde?- Gri cevher, benim, benim üstümde bir metal parçası olmalıydı.- Ooovvv, o şey mi, nedir o şey?- O, sıradan bir metal parçası sadece ama ona ihtiyacım var.- Daha önce hiç öyle bir cevher görmemiştim.- Onu gördün mü, söyle nerde?- Ben yaralarına bakmak için kıyafetlerini kestiğimde kıyafetlerinin arasından düştü veseni buraya getiren gözcülerin şefi ona el koydu, muhtemelen o da levazım subayınagötürmüştür.- Onu alıp yoluma devam etmeliyim.- Hooop, dur bakalım. Hızlı iyileşiyorsun ama o kadarda hızlı değil. Hem o burada,akseler seni gasp edemezler ya. Şimdi anlat bakalım şu gökten düşme olayını.Akay başından geçenleri ona yardım edip, tedavi eden sınır kabilesininşifacılarından Ragaye'ye anlatır.- Peki, diyelim ki sahiden bir Anka kuşunun sırtında, Anka kuşuyla beraber uçtun,size saldıran şeyi gördüğünü söyledin, peki o neydi?- Sanırım o bir kargal'dı.- Bir Kargal, bir Kargal'dı, öyle mi, kafanı gerçekten çok sert çarpmışsın.- Başka kara duman yayan, dev kanatlı bir kertenkele biliyor musun?- Evet ama sadece masallar ve efsanelerde, onları biliyorsun değil mi; dünyamızyaratıldığında Kilra yürüyenleri yakalamak için hiçlikten kara baskıncıları çıkardı,uçanları yakalaması içinde Kargal'ı yarattı, biz insanlar kara baskıncılarlasavaşabilmemiz için ellerimizi kullandık, uçanları korumak içinse tanrı İnrat güneştenAnka kuşunu yarattı.- Evet o hikayeleri biliyorum.- Tamam o zaman, şimdi eşyanı almak ve yoluna devam etmek istiyorsan buradabirkaç gün daha iyileşmen gerekiyor, en azından senin kadar hızlı iyileşen biri için.Akay ve Ragaye sıhhiye çadırında birlikte birkaç gün geçirir, sohbet eder ve iyiarkadaş olurlar yalnız bir şey Akay'ın dikkatini çeker; neredeyse her gün bir çift askersıhhiye çadırına gelip birilerini soruyordur, Akay bunun tuhaf olduğunu düşünürçünkü kendisinden başka aktif yatalak bir hasta yoktur, sıhhiye çadırına gelenhastalar genellikle oyun oynarken düşen çocuklar, iş kazası geçiren kişiler veantrenmanlarda hafif yaralanan askerlerdi. Her gün bir çift asker neden gelipRagaye'yi sıkıştırıyorlardı ki.- Hey Ragaye, askerler ne istiyorlar?- Aaahhh, yok bir şey arkadaşlarını bulamamışlar yaralı olup olmadığını sordular.- Her gün mü?- Demek dikkatini çekti ha Akay, evet askerler neredeyse her gün bu gibi sebeplerdenburaya gelirler.Günler geçer, geçtikten sonra ise.- Evet Akay hiç ağrın kaldı mı?- Hayır kalmadı, gerçekten iyi bir şifacısın Ragaye.- Ben mi iyiyim, ben gençliğimden beri şifacıyım ama hiç senin gibi iyileşen birinigörmedim.Ragaye, Akay'ı taburcu ederken iki asker sıhhiye çadırına girer.- Ne oluyor, Ragaye bize hala iyileştiğini söylemiştin?- Evet hala iyileşiyor dedim, çünkü dün hala iyileşiyordu.- Ragaye ne oluyor.- Dinle Akay, askerler her gün buraya geliyorlardı ya.- Evet.- Askerler senin için geliyorlardı.- Ne neden?- Yeter bu kadar, Kabile şefi iyileşir iyileşmez onu görmek istedi.Askerler Akay'ı kelepçeleyip iki koluna girdiler ve zorla sıhhiye çadırından çıkardılar,köyün içinden geçirdiler, şefin çadırından içeri soktular ve diz çöktürdüler, şef içerigirince askerlerine bir emir verdi.- Bir adım geri.Askerler emri alınca bir adım geri attılar ve Akay'ın başından çekildiler, askerlerAkay'ın başından çekilince Akay serbest kaldı, zorla diz çöktüğü yerden kalkıp başınıkaldırdı ve doğruca şefe baktı. Şef doğruca baş köşesine gitti ve oturdu ağzını açtı.- Adın ne senin?- Akay.- Nerelisin sen Akay?- İvar.- İvar, siz madencisiniz değil mi?- Evet.- Köyün nerede Akay.- Köyüm, evim, ailem, hepsi yok oldu.- Başın sağ olsun.- Onu bana geri ver.- Evin nasıl yok oldu?- Kara baskıncılar.- Kara baskıncılar o kadar güçlü değildir.- Sınır yaklaştıkça kara baskıncılar güçlenirler.- Bu madeni siz mi çıkardınız.- Hayır.- O halde bunu nereden buldun?- Merkezden.- Merkezden, merkeze mi gittin.- Evet.- Yalan söylüyorsun Akay, merkeze gitmedin, merkeze yaklaştıkça döngü hızlanır buyüzden kimse merkeze gitmeye çalışmaz.- Ama ben ordaydım.- Bu kadını bulan iki askeri getirin.Kapı açılır içeri zincirli iki asker getirilir, başlarında dört nöbetçi vardır, askerleri dizüstü çöktürürler ve ardından kapılar kapanır.- Bu kadını siz ikiniz mi buldunuz?Askerler kafalarını Akay'a dönerler ve ona bakarlar ardından kafalarını köyün şefinedönerler.- Evet, biz bulduk.- Bu kadını ilk gördüğünüz zaman olanları anlatın.- Biz rutin gözcü devriyesindeydik, sahile paralel dağ sınırında, güneş doğuyordu,güneş havayı aydınlatmaya başladıktan bir süre sonra bir çığlık duyduk ve havadanbir şeyin düştüğünü gördük, düşen şey yere çarpmadan önce dev bir kuş bulutlarınarasından çıka geldi ve düşen şeyi yakaladı ama yere çok yakındı ve yere çarptı,yere çarptıktan sonra yakaladığı şey ve kuş ayrı yönlere fırladı, biz de kontrol etmekiçin yamaçtan aşağı indik. Biz aşağı indiğimizde yere çarpan kuşu bulamadık, yerdekan, sürüklenme ve çarpma izleri vardı; izlerin sonunda da yanan bir köz yığınıbulduk. Savrulan diğer şeyi aradığımızda da işte bu kadını bulduk. Ağır yaralıydı vekendinde değildi, bizde sedyeyle onu buraya getirdik.- Gökten düşen bir kadın, dev bir kuş, askerlerin görev sırasında kımız içmesiyasaktır.- Efendim biz kımız içmedik, sicillerimiz temiz.- Ama anlattıklarınızı görmek için çok fazla kımız içmek gerek. Siz ikiniz askerimahkemede yargılanacaksınız. Götürün şunları.Muhafızlar zincirli iki askeri kaldırıp çadırdan çıkardılar ve yine şef gözünü Akay'ınüstüne dikti.- Bu cevher için ne istersin Akay?- Hiçbir şey, onu bana geri ver.- Bu cevherin adı ne Akay?- Onu bana geri ver.- Akay, daha önce böyle bir cevher görmedim. Bu cevher benim prestijimi çokarttıracak. Onu bir misafirhaneye götürün. Fikrini değiştireceksin Akay.İki muhafız Akay'a eşlik ederek onu onun için özel hazırlanmış bir misafirhaneyegötürdüler ancak misafir soylu olmalıydı çünkü burası öyle sıradan yolu buradangeçenler için olamazdı.Akay çadırı bir dolaştıktan sonra Gri cevheri alma için dışarı çıktı ancak çadırınçıkışındaki muhafızlar onu engelledi.- Siz ne yapıyorsunuz burada, işiniz yok mu?- Şef sizinle konuşmak isterse sizi çabuk bulabilmemiz için çadırdı kalmanız gerek,bizde sizi çadırda tutmak için görevlendirildik.- Aman ne güzel, kendimi gerçekte çok güvende hissediyorum.Akay ön kapıdan çıkamayınca çadırda biraz daha dolanır ve gözüne meyvetabağındaki bıçak takılır, meyve bıçağıyla çadır bezini kesmeyi dener ancak çadırbezine sadece bir çizik atabilir, Akay'da bir sinirle bıçağı fırlatır ardından arkasındanbirisi seslenir, sesi duyan Akay korkarak yerinden sıçrar ve arkasını döner.- Hanımım.

Akay'ın HikayesiWhere stories live. Discover now