Bölüm 16

29 6 46
                                    

Tatlının Verdiği Kelimeler

"Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün."

* Oğuz Atay adlı yazarın Tutunamayanlar adlı eserinden.

Dağınık saçlarımı daha da karıştırarak mutfağa indim.Bir saat bile uyumamıştım,kendi isteğimle zaten uyuyamıyordum birde kolum sızladığı için hiç uyuyamamıştım.
Giydiğim kısa kollu tişörtün kolundan bandajın bir kısmı gözüküyordu,yüzümdekilerden bahsetmiyordum bile.

Esneyerek mutfağa ulaştım,tezgahın üstündeki hazır kemal paşa tatlısı paketini gülerek elime aldım.
Uzun zamandır mutfağa girmediğim için paketin arkasını okuyarak işe başladım.Yemek ya da tatlı yapmayı bilmiyordum ama kemal paşa tatlısının yeri ayrıydı,onu tabiki biliyordum."Tencereler neredeydi ki?"Etrafımda dönerek dolaplara baktım.Rastgele açmaya başladığım dolap kapaklarının birinde küçük bir tencere bulduğumda derin bir nefes aldım.Tarifte yazan ölçülere göre şeker ve suyu ayarlayarak tencereye boşalttım.Şerbet kaynadığında birkaç damla limon suyu da ekleyerek altını kapatarak kemal paşa tatlısının paketine yöneldim,açtığım paketteki hazır tatlıyı sırayla tabağa dizerek tencereyi elime aldım.Birkaç kere karıştırdığım şerbeti tatlıların üstünde gezdirdikten sonra onlarla olan işim bitmiş oldu.
Buzdolabını açarak içinde ne var ne yok kontrol ettim.

"İnşallah kapak kapanır da arasında sıkışırsın." Gözlerimi devirerek kafamı kaldırdım.Karşılaştığım ilk insanın Doğu olması sinirimi bozuyordu,bir ton konuşacak cevabını söyleyemeyeceğim sorular soracaktı."Bunlar ne?"
Hızla kafamı kaldırarak dolabı kapattım."Dokunma!"
"Ne bağırıyorsun be?Aklım çıktı sabah sabah!" Bir eli göğsündeyken diğer eliyle damağını ittiriyordu."Tövbe estağfurullah,bu yüzünün hali ne?Şahtın şahbaz olmuşsun,kuyudan falan mı çıktın kızım?"

"Seninle uğraşamayacağım Doğu,düştüm tamam mı?Ayağım kaydı ve düştüm.Uyuduğunuz içinde duymadınız."

"Yani,kapıya çarptım desen daha inandırıcı olurdu."

"Uğraşma benimle,"dedim tatlılarıma yönelirken."Tatlılarıma da dokunma,daha hazır değil onlar!"

"Hazır olsa da yemem ki,mazallah zehir falan koymuşsundur geberip gideriz." Neden herkes beni zehirci başı yaptı ya?Kalçamı tezgaha yaslayarak ellerimi göğsüöde birleştirdim."Tabi hepinizi öldüreceğim." Su doldurduğu bardağı ağzına götürdü,yudumunu almadan kınayıcı bakışlarla "Yaparsın sen belli mi olur?" dediğinde "Sevgilin falan yok mu senin,gidip onunla uğraşsana!" dedim.Bardağı masaya bıraktığında bir şey farketmiş gibi döndü."Uyuyor o da ,kız bir şey diyeceğim.Siz ayrı mı yattınız gece?"

"Ne alaka be?" Ciddi bir ifade takındı,ellerini önemli bir şey söyleyecekmiş gibi kaldırdığında bu halleri bana Hilal'i hatırlattı."Bizde yatak ayrılmaz kızım,yatak ayrılırsa kavga var demektir.Yolun sonu boşanmadır."

"Salak mısın?Biz evli miyiz boşanalım?Ayrıca her gece birlikte yatacağız diye bir kural mı var?"Tezgahtan ayrılarak yanına ilerlediğimde ellerini iki yanına açarak konuştu."Ben bilmem,atalarımız öyle demiş."

"Ataların susman gerektiğiyle ilgili bir şeyler de demiş mi?"

Yüzündeki ifade de Hilal'i andırdığında elimi yumruk yaparak alnıma yasladım.Her ikisini de dinlemeye katlanamıyordum.

"Benden dost tavsiyesi kızım,zaten gece ne yaptın belli değil.Bak şu yüzünün haline,o yüzden bileğinde bir altın bileziğin olsun diye söylüyorum ben.Yani sen bilirsin,bence kolla yani.Adam yakışıklı sonuçta.." Ne saçmalıyordu sabahtan beri?Elle tutulur tek bir yanı yoktu söylediklerinin."Ne saçmalıyorsun be sabah sabah?Yürü git başımdan!"

Son Yasemin KokusuWhere stories live. Discover now