Bölüm 6

31 5 40
                                    

Olmamışlar ya da Olamayanlar

- "Tam da daha iyi olamaz diye düşünüyordun, değil mi?
+ İşte başlıyoruz."

Geldiğim onca yolu geri yürüyerek eve geldiğimde sırılsıklam olmamıştım ama hatrı sayılır bir ıslaklık vardı.Yatak odasına geçerek kendimi yatağa bıraktım.
Hareket etmeden tavana baktığım sürede çıkan lekeler yüzünden lekeleri de sayamadığım gerçeğiyle yüzleştim.Tavanda iz bırakmış dört lekeyi sayıp durmak,birer anlam yüklemek bana iyi gelmiyordu ama insan her zaman kendine iyi gelecek şeyleri yapmıyordu değil mi?

Kalkıp küveti doldurduğumda ne alnımdaki ne de bileklerimdeki bandajı suya sokmamam gerektiğini biliyordum ama hiçbir önlem almadan suya sokuyordum.Bileklerimde bu yüzden enfeksiyon kapmıştı işte,ıslanıp yaranın üstünde kuruyan bandajdan.

Soğuk su beni kendime getirmek yerine içine hapsettiğinde ucu bucağı görünmeyen bir denizin ortadındaymış gibi hissetmeden duramadım.Öyle ki susmayan zilin sesi bile gelmiyordu artık.Suyun üstünde yüzen saçlarımı izlerken içimden saymaya devam ediyordum.
42,43,44.. en baştan 1,2,3..
Bir kitapta unutmak istediğimiz şeyleri unutamamızın nedeninin ilgili konuyu beynimize sürekli hatırlatmamızdan kaynaklandığını okumuştum.Unutmak istediği bir şeyi hatırlatmak ne tür bir işkenceydi?

Sudan önce kafamı sonra bedenimi çıkarttım.Krem rengi bornozu bedenime sararken saçlarımdan düşen su damlaları mermere çarpıyordu.Tekrar eden seslerden nefret ederdim ve mermere çarpan damlalar sinirimi bozuyordu.Elimi saçlarıma atarak karıştırdım,kahküllerimin sakladığı bandaj ortaya çıktığında ıslandığından dolayı bir ucunun açıldığını görebiliyordum.
Bandajı boşvererek banyodan çıktım ve mutfağa doğru ilerledim.
Elime aldığım şişeyle salona doğru adımladım,durmama sebep olan şey kapının çalmasıydı.
Kapıya yakındım,açabilirdim.
Birkaç adımda kapıya ulaşarak açtım.
Kendimi,bayık gözlerle oldukça boş konuşan komşuları dinlemeye hazırlamıştım ki onu gördüm.Mavileri..
"Günaydın?" Sessizliği bölenin ben olmam şaşırtıcı olsa da asıl şaşırtıcı olan karşımda dikilmesiydi.
"Günaydın,böyle karşılanacağımı bilsem daha önce gelirdim."
Kaşlarım havalandığını 'öyle mi?' dermişçesine bir bakış attım.
Elim bornozun iplerine gittiğinde bir adım geri attı.

"Şakaydı,iyi misin?Gerçekten şakaydı." Kafamı eğerek gülüşümü saklamaya çalıştım."Niye geldin sen?" Geriye doğru attığı adımı bu sefer ileri doğru attı."Temizlik."
Bu saatte,kargalar daha bokunu yememişken?
"Bu saatte,cidden mi?Farkında mısın kargalar daha bokunu yememiştir." Güldü,ama daha çok 'işte şimdi bittin' gülüşüydü. eheheh de olabilir tabi..

"Temizlik erken saatte olur,erken başlanır temizliğe.Hem börek de aldım."Börek ne alakaydı şimdi?
"Ne böreği?"
Elinde tuttuğu poşeti kaldırarak göz hizzama getirdi."Küt böreği,adettendir."Küt böreğiyle mi temizlik yapılırdı?Bir şaka olmasını umarak ciddi tuttuğu yüzüne baktım.
Aslında susacaktım ama aklıma gelen film sahnesiyle sormadan duramadım."Pudra şekeri olduğuna eminsin?Sakata gitmeyelim ondan sonra?"
Poşeti indirirken eş zamanlı olarak gülüyordu."Bu yüzden seni kobay olarak kullanacağım."
Parmaklarımdan bir kaçını kapatarak telefon şekline getirdim ve kulağıma götürdüm."Alo?Narkotik şube mi?"
Güldüğümde kapının önünden çekildim ve geçmesi için elimi 'geç' der gibi hareket ettirdim."Sen kaşındın.."

Son Yasemin KokusuWhere stories live. Discover now