37|sığınacak bir geçmiş

70 21 8
                                    

Ormanın derinliklerinde, Regulus Black, Avis'in kaybolduğu noktada dizlerinin üzerine çökmüş, boş boş bakıyordu. Ne düşüneceğini, ne hissedeceğini bilemiyordu. Avis'in ona aşkını itiraf etmesi, bu karanlık anın içinde bir ışık hüzmesi gibi parlamıştı, ama o bile Regulus'un kalbindeki boşluğu dolduramıyordu. Avis şu an neredeydi? Acaba güvende miydi?

Sirius, Regulus'un yanına yaklaştı, omzuna dokundu. "Regulus, ne yapacağız?" diye sordu, sesinde endişeyle.

Regulus, başını yavaşça kaldırdı, gözlerinde umutsuz bir ifadeyle. "Bilmiyorum, Sirius. Avis... o şimdi nerede olabilir ki?" dedi, sesi kırık bir fısıltıya dönüşürken.

Lily, onların yanına geldi, yüzünde kararlı bir ifadeyle. "Vazgeçemeyiz. Avis'i bulmalıyız, ne pahasına olursa olsun," dedi, cesaret verici bir tonla.

James, elini kılıcının kabzasına götürdü ve "Evet, onu bulacağız. Voldemort'un planlarını bozmalıyız," dedi, meydan okurcasına.

Ve böylece, Çapulcular, Avis'i arama ve Voldemort'a karşı durma kararı aldılar. Ormanın içinde, umut ve kararlılıkla dolu adımlarla ilerlemeye başladılar. Avis'in güvenliğini sağlamak ve onu karanlığın pençesinden kurtarmak için her şeyi yapacaklardı.

Avis McLaggen, Voldemort'un yanında, karanlık ve soğuk bir sığınakta buluyordu kendini. "Hoş geldin Avis," dedi Voldemort, sesinde tuhaf bir yumuşaklıkla. "Neden buraya getirdin beni? Hadi gücümü al ve beni rahat bırak," diye karşılık verdi Avis, sabırsızlıkla.

"Acele etme, anlatacaklarım var sevgili kızım," dedi Voldemort, yavaşça malikanenin koridorlarından geçerken. Avis, sessizce onu takip etti, hâlâ yolunu ezberlemeye çalışıyordu. Duvarlardaki portreler arasında, siyah saçlı, yeşil elbiseli güzel bir kadının resmi dikkatini çekti. Avis, resme bakıp Voldemort'la karşılaştırdı; kadının gözleri ve burnu kesinlikle Voldemort'unkilerle aynıydı.

Voldemort, Avis'in dikkatle incelediğini fark edince durdu. "Siz ikiniz akraba olmalısınız," dedi Avis, şüpheyle.

Voldemort'un sesi gururla doluydu. "Evet, biz bir aileydik. O benim annemdi," dedi.

Avis, kadının parlak mavi gözlerine merakla baktı, sonra tekrar resme döndü. "Ona benziyorsun," dedi.

Voldemort'un yüzü, Avis'in sözleri üzerine somurtkan bir ifade aldı ve kaşlarını çattı. "Tam olarak değil," dedi soğuk bir tavırla. "Gel, sana göstereyim."

Yatak odasının kapısının önünde durdular ve Voldemort, daha önce yanından geçtikleri zengin çiftin tablosunu işaret etti. Avis, tabloya yaklaştı ve şimdi daha yakından baktı. Her ikisinin de yüzünde tanıdık özellikler vardı; kadın, burnunu, gözlerini ve solgunluğunu paylaşıyordu, adam ise diğer her şeye sahipti: aynı koyu kahverengi saçlar ve sert yüz. Daha önce bakma zahmetine girseydi, bu ikisinin onun ebeveynleri olduğunu kolaylıkla anlayabilirdi.

"Baban," diye fısıldadı Avis, yavaşça ve yüzündeki mutlak nefreti gördüğünde.

"Evet, o Thomas Riddle, Sr.," dedi Voldemort. "Bu onun elimdeki tek portresi. Diğerlerini uzun zaman önce kaldırdım."

"Babandan hoşlanmadın mı?" diye sordu Avis, hafif bir tereddütle.

Voldemort, Avis'in yüzüne doğru eğildi, böylece onunki sadece birkaç santimetre uzaktaydı. "Beğenmemek çok büyük bir yetersizlik. Zaten onu hiç tanımıyordum; eminim hikayeyi duymuşsunuzdur," dedi ve sözlerinden mutlak bir tiksinti akıyordu.

Avis, Voldemort'un odasına girdiğinde onu takip etti ve yakındaki kanepeye oturdu. "Bana söyleyebilirsin," dedi sessizce.

Voldemort, ateşe bakarken boğazını temizledi ve derin bir nefes aldı. "Babam bir Muggle'dı," dedi sert bir ses tonuyla. "Annem Salazar Slytherin'in soyundan geliyordu..."

Voldemort'un hikayesi, Avis'in korku ve merakla dolu gözlerinde yankılandı. Geçmişin hayaletleri, bu eski salonlarda dolaşan kara büyüler gibi, orada hâlâ yaşamaktaydı.

𝐏𝐇𝐀𝐍𝐓𝐎𝐌 ⸻Regulus BlackWhere stories live. Discover now