"Parçalanma" (kesit)

11K 525 45
                                    

Konağın bahçesinde, tam bahçenin ortasında yavaş yavaş durmuştu adımlarım. 

Bahçede bağıra bağıra ağlayanların sesi kulaklarımda çınlıyordu. Kadınlar bir tarafa, erkekler bir tarafa toplanmışlar, bahçeye sığmayan yüzlerce insan sokaklarda konağın kapısında duruyorlardı vefalarını göstermek için. Cenaze de tıpkı böyle kalabalık olmuştu, cenazede olan herkes belki de daha fazlası bir gündür burada gece gündüz bekliyorlardı. Uzun zaman da ayrılmayacaklardı biliyordum. Herkes annesi ölmüş gibi acıyla kıvranıyordu. 

Dilber hanımın ölümü tüm köyü kıyamet alanına çevirmişti, bu aileyi seven herkesi tüm köyü yasa boğmuştu. Çoluk çocuk, yaşlı genç hepsi kapı önlerinde ağlıyordu. 

Bahçenin ortasında dururken buz gibi esen soğuk rüzgarla ürperiyordum. O an herkes gözlerimin önünden silinmiş, tüm seslere kapanmıştı kulaklarım. En başından beri yaşadığımız şeyler, birer film şeridi gibi gözlerimin önünden acı acı geçmeye başlamıştı. 

Ben bu konakta büyümüştüm. Bu bahçede çok oynamıştım Buket'le. Dilber hanım beni bahçede gördüğü zaman yanımdan geçerken saçımı okşardı bazen, bazen de annemle bana yeni bir elbise gönderirdi. Azad ne zaman ki konağa dönmüş ve bana aşık olmuştu, işte o zaman Dilber hanımın nefretiyle karşı karşıya kalmıştım. Normalde adımı bile bilmezdi, ben onun için sadece konağında hizmetçilik yapan kadının kızıydım. Biz onun için sokaktan ve açlıktan aldığı bir aileydik. Aslında ona çok şey borçluyduk, bizi sokaktan alan ve bir ev veren oydu. Ama sonra bu iyiliklerinin hepsini unutturabilecek kadar kötü şeyler yapmıştı. Bana da, aileme de ve en acısı Azad'da da. Ve tüm bunları onun annesi bile değilken yapmıştı. Onu annesinin elinden almıştı, annesinin ölümüne neden olmuştu. 

Düşünmeden edemiyordum, tüm bu yaptığı kötülükler omuzlarına ne kadar ağırlık yapmıştı? Bu kadar süre boyunca bu günahı, bu ahı nasıl taşıyabilmişti? 

Sonra kulaklarımda Azad'ın sesi yankılanmıştı. Tam burada, benim durduğum yerde durmuştu bir gün ve herkesi korkutacak derecede bağırmıştı. 

"Nida benim!" 

O zamanlar ondan çok korkmuştum, onun da Ahmet bey gibi korkunç biri olduğunu düşünmüştüm. Dilber hanımın bize yaptığı iyiliği biliyordum ama Ahmet beyin bu köyde yaptığı kötü şeyleri de biliyordum. Ben de biliyordum, ailem de, köydeki herkes de biliyordu ama kimse ona karşı gelmiyordu. O ne yaparsa doğru yapar diyorlardı, bu beni çok korkutmuştu. Onun gibi acımasız bir oğlu olduğunu düşünmüştüm, Azad'ı tanımadan önce, onun aşkının samimiyetini ve içtenliğini görmeden önce ondan var gücümle kaçmıştım. Var gücümle ondan uzak durmak için, benden uzak durması için çabalamıştım. 

Ama olmamıştı. Olmamıştı çünkü onun aşkı ve tutkusu öyle kuvvetliydi ki ne kadar çok kaçarsam kaçayım bir mıknatıs gibi beni kendisine çekmişti. Ona ne söylersem söyleyim beni bırakmamıştı, ne yaparsam yapayım soğumamış hatta onu her ittiğimde daha güçlü gelmişti. 

Bir şekilde, nasıl olduğunu bile anlayamadığım şekilde kendimi Azad'ın aşkıyla bütünleşmiş olarak bulmuştum. Ne zaman baksam korkudan titrediğim o gözlerini sürekli arar olmuştum. Sevmediğim kokusu artık benim için bu hayattaki en güzel koku oluvermişti. Koluma dokunsa gözlerim dolarken şimdi kollarının arası benim için en güvenli yerdi. Onu görmemek için koşuştururken, şimdi kendimi ona doğru koşarken buluyordum her seferinde. 

Ve biz bu şekilde birbirimizi kabul etmişken, bir aile kurmak istemişken Ahmet bey tüm acımasızlığını üzerimizde kullanmaya başlamıştı. Beni öldürmeye kalkmıştı, onun yüzünden Azad beni korumak için kendi arabasını kamyonun önüne atmıştı. Onun yüzünden oğlu feci şekilde ölümün eşiğinden dönmüştü. Bu da yetmemişti bir çok kez canımızı yakmıştı, düğünümüzde bile Azad'ı yaralayacak şeyler söylemekten çekinmemişti. Bunun yanında Berfin evimize bir bıçakla bile dalmıştı, beni öldürmeye kalkmıştı. Ona kızgın değildim, küçük yaştan beri onu Azad'a bağımlı yapan yine bu aileydi. 

Bana ve aileme yaptığı kötülükler, acımasızlıkları bile görmezden gelerek Azad'ı kabullenmiştik. Ailem de ben de onu artık bu aileden ayrı olarak görmeye başlamıştık ama Azad tarafından çok fazla acımasızlık görmemize rağmen biz bunları unuturken, onun ailesi hiçbir şeyden vazgeçmemiş, hiçbir sözlerinden dönmemişlerdi. Hepsi katı insanlardı, kalpleri yoktu. 

Beni düşüncelerimden ayıran bir el silah sesi olmuştu. 

Ağlaşan insanlar donup kalmış, tüm sokakları ve bahçeyi saran sesler bir an da kesilmişti. 

Bu, ölüm sessizliğiydi. Bu, ölümün sessizliğiydi. 

Dolu dolu olan gözlerimden yaşlar yanaklarıma doğru süzülürken, dudaklarım acıyla aralanmıştı. 

"Azad!" 

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin