9

52 7 3
                                    

yeni insanlar beni hep korkutmuştur, çünkü bana karşı nasıl tavır alacaklarını asla bilememişimdir. duygularımı belli edemem, komik biri değilimdir, zeki hiç değilimdir. insanların arkadaş olarak seveceği ve onları özel hissettirecek hiçbir özelliğe sahip değilim bence. arkadaşlarım sadece bana alıştıları için benimle konuşuyordur belki de.

tabi bunlar benim ilk zamanlar düşüncelerimdi. bu düşünceler beni o kadar boğmuştu ki bir süre sonra nasıl olduğunu anlayamadan patlayı vermiştim. tabi onlarda bu düşüncelerimin tamamen benim kuruntum olduğunu ve yeni tanıştığım veya tanışacağım insanların asla böyle düşünmeyeceğini söylemişlerdi bana.

birkaç kere başkalarıyla arkadaşlık kurma girişimlerim olmuştu. bazıları başlamadan biterken bazıları gerçekten hoşuma gitmişti ama hiçbiri uzun süreli olamamıştı chan hyung, changbin hyung ve jisung yeterdi bana.

şimdi ise onlardan başka kimsem yoktu. tabi felix, jeongin, minho ve hyunjin'i saymazsak ki onlarla şimdi olduğundan biraz daha yakın olabileceğimizi hissetmiştim.

onlarla kaldığımız günden sonra felix sürekli bana mesaj atıyor, günümün nasıl geçtiğini soruyordu. benimle arkadaş olma çabası gerçekten takdir edilesiydi. bana gün içinde başına gelen garip olayları anlatıyor, komik videolar gönderiyordu. açık olmak gerekirse bu hoşuma gitmişti ve en ufak rahatsızlık duymamıştım. demekki yeni arkadaşlıklar böyleymiş diye düşünmeme sebep olmuştu, bunu en son çok uzun süre önce yaşamıştım.

artık sekizimizin olduğu bir grup bile vardı. genelde yazılan şeyleri okuma taraftarı olup sadece beni ilgilendiren şeylerde fikrimi belirtiyordum ama bir yandan da kendimi gülmekten alıkoyamıyordum. çok komik konuşmalar geçiyordu çünkü. bazen minho hyungun jeongini azarlayışı, chan hyungun burda bile changbin hyungla uğraşması, jeongin'in hyunjin'in yaptığı salaklıkları anlattıktan sonra hyunjin'in tehditlerine karşı minho hyunga şikayet etmesi beni gerçekten çok güldürüyordu.

bir başka şey ise,

changbin hyung ve jisung ile onlarda kalma konusunu tekrar konuşmak istemiştim ve aklımda planladıklarımı anlatmıştım onlara. ama changbin hyung sert bir dille bunun asla olmayacağını, belki de ölene kadar onlarla yaşamam gerektiğini söylemişti. jisung ise benden ayrılmak istemediğini eğer böyle bir şey olursa çok üzüleceğini dile getirmişti.

bazen aşırı korumacı oluyordu ama ona hak veriyordum. kardeşinin başına çok uzun süre önce, onlar çocuk sayılırken, gelen şeyler onu derinden etkilemişti. sadece bana değil diğerlerine de aynı şekilde davranıyordu. bunları bildiğimizden bir şey demiyorduk biz de.

jisung ise boşanan bir ailenin çocuğuydu. kavgalar içinde ona verilmesi gereken ilgi ve önem olmadan büyümüştü benim gibi. ama o güçlü biriydi, hepsini kolaylıkla daha o zamanki küçük yaşına rağmen atlatmıştı. ona gerçekten özenmiyor da değildim.

ama en çok özendiğim chan hyungdu. o güzel bir ailenin gözde çocuğuydu. hep sevilmiş, kavgalara şahit olmamıştı. ailesi onu hep desteklemiş, ona ne isterse hangi konuda olursa olsun yardımcı olmuşlardı. hatta istedi diye bizim için garajlı bir ev tutmuşlardı. belki o da büyüdüğü o ortam sayesinde bizi destekliyor ve yardımcı oluyordu. bir şeyi yapmaya başlarken kendine güveniyordu üstelik, hepimiz güveniyorduk çünkü o her zaman en iyisini yapardı.

bu süre zarfı içerisinde birkaç kere eve uğramak zorunda kalmıştım. lazım olan eşyalarımı almak için babamın özellikle evde olmayacağı saatlerde chan hyung eşlik etmişti bana. gelmesine gerek olmadığını, kendim halledebileceğimi söylesem de dinlememiş gelmişti peşimden. ne olur ne olmazmış yanımda olması daha iyi olurmuş.

haklıydı. ama savunmasız olmak ve bunun için birine ihtiyaç duymak beni kötü hissettiriyordu.

onlara çoğu zaman babamın bana verdiği zarardan bahsetmezdim. gizlerdim, görünürde bir şey varsa örtüp saklamaya çalışırdım. zaten yakalarlardı.

hatta bir keresinde changbin hyung babamla konuşmaya gelmeyi bile düşünmüştü. ama onu durdurmuştum. bilmiyordu ki bunu yaparsa daha da sinirlenecek bir daha asla onlarlar görüşmeme izin vermeyecekti. belki o zaman konuşmaya gelseydi evden kaçıp onlarda yaşamamı biraz daha erkene almış olurdu. ama o zaman kaçmaya cesaret edebilir miydim..? bilmiyorum.

ama sonuç olarak sanırım changbin ve jisung beni evden kovana kadar ordaydım. ki beni kovma ihtimalleri uçmaya başlamalarıyla aynı imkansızlıktaydı.

ne zaman uzun ve sonsuz düşüncelere dalsam ve bunları düşünsem eninde sonunda iyi ki var olduklarını, iyi ki benimle olduklarını düşünürüm, minnettarım.

kısacık geçiş bölümüü

seungminin acilen sevilip, kendini sevmeye baslamasi lazim coook sıkıcı ilerliyor

eski bölümleri atmayı bitirdim yazdıkça da yeni bölüm atarım.

(yorum gelmezse bölüm yok kapiş?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 27 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

somebody to love, hyunminWhere stories live. Discover now