3

257 34 18
                                    

bazı şeyler için hâlâ küçük olduğumu düşünüyorum. başıma gelen şeyleri yaşadığımda da. bunun yanında elime her gitarımı aldığımda o zamanki küçük çocuk gibi heyecanlanıp, soyutlanmayı seviyorum. hayallerim gerçekleştiriyor olmak beni ne kadar sevindirse de korkularım ilk günki yerini koruyor. bunlardan bahsetmek istemiyorum. en azından küçük ve çocuk gibi hissettiğim zamanları korkularımın yanında az da olsa neşe barındırabiliyorum. genellikle arkadaşlarıma karşı gösteriyorum bu yönümü ve daha fazlasını istemiyorum. benim neşeli davrandığım zamanlar onlar için de bir mutluluk kaynağı oluyor sanırım. çünkü pek sık göremezsiniz beni öyle. bu yüzden onlar da mutlu davranıyorlar. onlara minnettar olsam da neşeli olduğum zamanlar içimdeki başıma bir şey gelecek mi kuşkusu hala orda. sanırım biraz uzattım.

yine garajdayız. jisung'un günlerce uyumayıp yazdığı şarkıya çalışıyoruz.

festivale katılmaya çoktan karar vermiştik. haberi duyunca gözlerinde gördüğüm heyecan beni düşüdürmüştü. eğer huzursuzluğumu belirtsem onların heveslerini kıracaktım, bunu istemezdim. bir baş sallamasıyla kabul etmiştim bu nedenle. ve beni şarkı söylemeye de ikna etmişlerdi. nasıl oldu bilmiyorum bu kararından geri dönmeye hiç de niyetli değildim oysa ki. kendimi on saniye içinde cesaretlendirip yapabilirim demiştim ama pişmanlığım vardı. üstelik Chan hyung bir kaç kere daha tekrarlamıştı sorusunu ciddi olup olmadığımı anlamak için. bu yüzden ona tekrar sorarsa vazgeçeceğimi söylemiştim. neyse ki bu onu durdurmuştu. bazen gerçekten ne yaptığımı anlamlandıramıyordum.

önümdeki notalara bakıp changbin hyungun başlamasını bekledim. o elindeki çubukları birbirine vurup bateriyi çalmaya başladığında elimle gitarımın tellerini kavrayıp kendimi onlarca kez çalıştığım parçanın ritmine bıraktım.

şarkıyı söylemeye başlayacağım sırada sadece derin bir nefes almak istemiştim. ama sanki havadaki tüm oksijen bitmiş gibiydi. nefes almaya çalıştıkça daha da paniklemiştim. gözlerimi başlamamı bekleyen Chan hyungun gözleriyle buluşturduğumda bir sorun olduğunu anlamıştı bile. neden bu kadar paniklediğimi bilmiyordum. arada şarkı söylemeye çalıştığımda olurdu ama hiç bu kadar kötüsünü hissetmemiştim. gözlerim dolmuştu ve öksürme istediği gitmiyordu. Chan hyung hemen bir yere oturttu beni. gitarımı alıp sakinleşmem için ellerimi tutmuştu. jisung ve changbin ise karşımda endişeyle bakıyorlardı. o an azımdan sadece, özür dilerim, kelimesi çıkmıştı. nefeslerimi düzenlemiştim. ve içmem için getirdikleri sudan sadece bir yudum almıştım. az da olsa iyiydim.

"çocuklar, bugün burda bitirelim yorulduk zaten. seungmin sende eve gidip güzelce dinleniyorsun, gitar çalmak yok. sadece git ve dinlen tamam mı. ve kendini sakın sorumlu hissetme ne zaman hazır olursan o zaman tekrarlarız, istersen de öylemezsin. garaj kapanıyor!"

Chan hyung ciddiyeti ve sesindeki hafif endişesiyle konuştuğunda itiraz etmek için ağzımı açacaktım ki kabına koyduğu gitarımı elime tutuşturup itekleyerek dışarı atmıştı beni. diğerleri de çıktığında garajı kumandasıyla kapatmış sevimli bir şekilde görüşürüz diyerek yanımızdan ayrılmıştı. sonra da changbin hyung beni evime bırakmış, küçük bir sarılma verip, iyice dinlen, demişti. beni düşünmeleri mutlu ediciydi ama benim yüzümden de çalışmayı bitirmiştik. oysaki istesek sabaha kadar çalışırdık. böyle olmasının nedenini çok iyi biliyordum ama tek yapabildiğim bir daha yaşanmamasını ummaktı.

o gece ya sahnede böyle olup onları hayal kırıklığına uğratırsam düşüncesi sarmıştı zihnimi. gözlerimi kapattığımda ise güneş yeni doğmaya başlamıştı.

sonrasında yaklaşık bir saat uyumuş ve garaja geri dönmüştüm. bu sefer kendimden tam emin bir şekilde. çünkü sinirliydim. kendime bunu yapabileceğimle ilgili söz vermiştim ve bu sözden çıkmayacağımla ilgili bir kaç söz daha. bunun nedeni ise sabah evden çıkarken babamın saçma, yersiz ve aşağılayıcı soruları ve asla umurumda olmayan fikirleriydi. kalbimi de bir çok sefer kırıp benim hayallerimle ilgilenmemesi bu onu umursamama seviyemi arttırıyordu.

gitarımı alıp odamdan çıktığım anda bana attığı küçümseyici bakışları rahatsız ediyordu, bana kendimi kötü hissettirmeye çalışıyordu. biliyordum ama ona bakmadıkça bunu hissetmiyordum.

"nereye gidiyorsun? yine o ibnelerin yanına mı." arkadaşlarıma öyle diyemezdi. onlar bana kedisinin çıktığından daha çok sahip cıkıyorlardı. en azından beni seviyorlar, aşağılamıyorlar ve beni mutlu ediyorlardı. bu düşüncelerimin hepsini ona söylemek istemiştim. ama bana bağırmasını istemiyordum.

"onlara öyle deme." diyebilmiştim sadece. sesim güçsüzdü. ondan nefret edip karşısında böyle olmak kendime sinir olmama yol açıyordu ama yapabileceğim bir şey yoktu.

tam çıkacakken ise bana geri döndüğümde ceza vereceğini ve evden çıkamayacağımı söylemişti. umursamadım, sorun değildi changbin hyungu arayıp beni camdan atlarken tutmasını isterdim, bu kadar kolaydı. çünkü eğer o evde kalırsam gitarımın telleriyle boğabilirdim o adamı.

garaja vardığımda ise beni gülümseyerek karşılamışlardı. Chan hyung hemen yanıma gelip nasıl olduğumu, yemek yiyip yemediğimi, gelirken yorulup yorulmadığımla ilgili bir sürü soru sormuştu. düz cevaplarıma yanıtlamıştım. sonra da gitarımın akordunu yapmak için içerde oturan changbin hyungun yanına yerleştim. jisung ise gelirken aldığı soğuk kahvelerden birini önüme itmiş ve dikkatle izlemeye başlamıştı beni.

"bitti" dediğimde gözlerimi buluşturmuş ve gülümsemişti. ve sonra da hepimiz yerlerimizi almıştık. her şey yine aynıydı ben ortada, Chan hyung sağımda bas gitarıyla, Jisung orguyla solumda, Changbin hyung ise hemen arkamızda baterisiyle duruyordu. pratik olmasına ve daha tam olarak hazır olmamamız rağmen kayda da alıyorduk bu anları. festivale katılmanın şartıydı ve sanırım beğenmediklerini almıyorlardı. bu demek oluyordu ki elimden gelenin en iyisini yapmalıydım.

sanırım yaptım da. şarkı söylemeyi başardım. başlarda sesim emin olamasada ortalara doğru alışmış ve bitene kadar söylemiştim. Chan hyung benimle gurur duyuyor olmalıydı. bana kocaman bir gülümsemeyle bakmıştı bitirdiğimde. bende ona küçük bir gülümsemeyle karşılık vermiştim.

günün sonuna kadar bir kaç prova daha yapmıştık. hatalarım yüzünden çok kez tekrar almıştık ama bana sinirlenmek yerine yapabileceğimi söyledikleri için şarkıyı güzel bir şekilde söylemiştim.

mutlu olmuştum.

keşke eve gitmeseydim.

somebody to love, hyunminWhere stories live. Discover now