"Dışarı mı çıkıyoruz?" dedim şaşkınca.

"Evet, yavrum."

Gözlerimi büyültüp üzerimizdeki askeri kamuflajları gösterdim. "Üniformalarımızla mı?" Gerçekten kafam karışmıştı, çünkü askeri kıyafetlerle dışarı çıkma iznimiz yoktu ve Chanyeol gibi kuralcı biri karşıma geçmiş böyle şeyler söylerken mantıklı düşünemiyordum.

Chanyeol elimden daha sıkı tuttu ve beni kendine doğru çekti. "Binbaşına güveniyor musun sen?"

Hiç düşünmeden başımı aşağı yukarı salladım.

"O zaman sus ve her şeyi siktir et bugün, Baekhyun." derken tuttuğu elimi daha da sıktı.

"Emredersiniz komutanım."

Dış kapının önündeki askerler sorarcasına bize bakıyordu. Chanyeol onlara sert bir bakış atmış, Heechul Komutan'ın haberi olduğuna dair bir şeyler söylemiş ve hızla askeriyeden çıkmıştı. Beni de peşinden çekiştirmeyi unutmuyordu.

Askeriyenin önündeki sokaktan bir süre dümdüz yürüdük. Sadece elimi tutuyordu ve sessizce yere bakıyordu.

Aniden durdu, önüme geçip ellerini omuzlarıma koydu ve güldü. "Ne yapmak istersin? Çikolatalı pasta alayım mı sana? Bol şekerli kahve içelim mi, sevgilim?"

Ben cevap veremeden cebindeki telefonu çıkardı. "Ah, hadi bir sürü fotoğraf çekilelim."

Yanıma gelip bir kolunu omzuma attı ve telefonun kamerasını açtı.

"Askeriyede kullandığın telefon değil mi bu? Bundan fotoğraf çekmezdin sen."

Gülümsedi. "Bir şey olmaz, Baekhyun." dedi ve üst üste bir sürü fotoğrafımızı çekti.

Şaşkındım, çünkü askeriyede kullandığı telefonla beni öperek poz verdiği fotoğrafları bile çekmişti.

Telefonu cebine geri koydu. Ellerini yanaklarıma yerleştirip kısaca okşadı. Yüzüme yaklaşıp dudaklarıma küçük öpücükler kondurdu.

Kollarımı beline sardım ve gülümseyerek ona baktım. Kahvelerini benimkilerde gezdiriyordu. Huzurlu bakışları bir süre sonra kırgın olanlarla yer değiştirdi. Gözlerinin biraz dolduğunu fark ettiğimde ayaklarımın ucunda kalkıp dudağının kenarından öptüm.

"Ne oldu bebeğim? Kötü mü hissediyorsun?"

Başını iki yana salladı gülümserken. Hemen ardından da bana sıkıca sarılıp ensemdeki saçları okşamaya başladı. Başını benimkine sürtüyor, bazen hafif yan dönüp saçlarımdan öpüyordu.

Chanyeol geri çekildi ve yanağımdan bir makas aldı. "Asker olmasaydık, yani yeterince vaktimiz olsaydı, benimle neler yapmak isterdin Baek'im?"

"Hmm..." Yüzümü gökyüzüne çevirip düşünmeye başladım. "Bilmem. Belki normal çiftler gibi sinemaya gitmek isterdim. Ya da lunaparka gider çarpışan arabalara binerdik. Belki senin için yemek yapardım Chanyeol. Başka... Bana motosiklet kullanmayı öğretmeni isterdim. Saatlerce gitar çalardık seninle beraber belki de. Beraber manga falan okuyabilirdik."

Elimden tuttu ve hızla koşmaya başladı. Düz sokaktan sola döndük, motorunu emanet ettiği yerden aldı. Kaskı bana taktı ve hemencecik motoruna oturup bana döndü. "Atla bebeğim, bugün çok işimiz var."

Arkasına geçip beline sıkıca sarıldım. Chanyeol daha önce onda görmediğim bir hızla sürmeye başladı. Çok hızlı gittiği için kısa süre içinde onun evine vardık.

Eve girince beni hemen mutfağa doğru itti. "Hadi bana yemek yap. Ben de senin için gitar çalayım."

Dediklerine karşılık güldüm. "Ya... Şapşal mısın sen? İstediklerimi hemen yapmamıza gerek yok ki!" İtiraz edercesine konuşsam da içimde oluşan koca mutlulukla onu yanağından öptüm.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now