SABAH
Gözlerim kapalı bir şekilde, Jungkook'a dokunmak için elimi yatağın yanına attım fakat onu hissedemedim. Elimin altında başka bir şey vardı.
Gözlerimi açtım.
TAEHYUNG
Jungkook?
Elimin altındakine bakmak için elimi kaldırdım. Jungkook'a verdiğim bileklik ve bir not vardı. Hızla yatakta doğruldum ve notu okudum.
"Çokta abartmamak lazım sanırım bu aşk denilen şeyi. Bir yere kadar gözümde harika bir çiçektin. Fakat şimdi, koparılmış ölü bir çiçek kadar önemsizsin. Çocuklar zamanla oynadıkları oyunlardan sıkılır ve o oyunu oynamayı bırakırlar. Ben de bu oyunu oynamaktan sıkıldım. Senden sıkıldım. Elveda Taehyung."
Elimdeki notla dona kalmıştım.
TAEHYUNG
N-nasıl? Daha...Daha düne kadar söyledikleri.
Aslında her şey gidişine işaretti. Söyledikleri, yaptığı çizim.
Yataktaki bilekliği alıp koluma taktım ve hemen yataktan kalkıp, üzerimi bile değiştirmeden evden ayrıldım.
Arabama binip hızla dükkana doğru sürmeye başladım.
TAEHYUNG
SİKİK JİWOON! SENİ KENDİ ELLERİMLE GEBERTECEĞİM OROSPU ÇOCUĞU!
Gaza çok fazla yüklenmiştim.
TAEHYUNG
HAYATINI SİKECEĞİM JİWOON!
Arabayı o kadar çok hızlı sürmüştüm ki, kısa sürede dükkana varmıştım. Arabadan inip, hızla dükkanın içine daldım.
Jungkook beni görünce oturduğu yerden kalktı.
JUNGKOOK
Burada ne işi-
Kolumdaki bilekliği çıkartıp Jungkook'a uzattım.
TAEHYUNG
Bilekliği neden çıkardın?! Bunu sana vermiştim! Hadi tak ve evimize gidelim.
JUNGKOOK
Ne saçmalıyorsun? Bilekliği yatakta gördüysen, sana bıraktığım notuda görmüşsündür.
TAEHYUNG
Hadi Jungkook şakanın sırası de-
Jungkook, bilekliği ona uzattığım elime dokundu ve bana doğru ittirdi. O sırada parmağındaki yüzüğü gördüm.
JUNGKOOK
Git buradan Taehyung.
Hâlâ Jungkook'un parmağındaki yüzüğe bakıyordum. Gözlerimde tuttuğum yaşlar yanaklarımdan süzüldü.
