Hayvan

6 2 0
                                    

SORA

Gece gerçekten güzel bir uyku çekmiştim ama sabah her şey bombok oldu. Tekrardan bu kabusa geri döndüm. Bir de üstüne diğerleri kavga ediyordu. Kavganın konusunu anlamamıştım o yüzden etrafıma baktım. Sakura hala uyuyordu veya uyuyor gibi yapıyordu. Yuki de hala uyuyordu. Ve Haruka... Haruka yoktu. Lan Haruka yoktu! Diğerlerinin yanına gittim.

Sora: Haruka yok!

Takeo: Aşağıya bak. O zaman görürsün o orospu çocuğu neredeymiş. Sonunda hakettiği yerde.

Aşağıya baktım ve evet, dedikleri gibi orada bir insan vardı ama Haruka olup olmadığı anlaşılmıyordu resmen. Onu uzun kahverengi saçlarından tanıdım. Çırılçıplaktı ve her tarafı kanla kaplıydı.

Sora: Bir saniye ben hiçbir şey anlamadım birisi bana açıklayabilir mi?

Takeo: Gel ben açıklayayım.

Dedi ve beni kolumdan tutup terasın öbür tarafına götürdü.

Sora: Dinliyorum

Takeo: Bu piç var ya. Akşam Morio nöbetteyken onu bayıltmış. Morio'nun çakısını alıp ağzındaki banttan ve elindeki iplerden bir şekilde kurtulmuş. Sonra Shizu'nun yanına gitmiş tuhaf şeyler mırıldanmaya başlamış. 'sen beni yenemezsin, en güçlü benim' gibi şeyler. Lev de bu sırada uyanıkmış. Haruka Shizu'yu taciz etmeye kalkmış. Ondan sonra da öldürecekmiş. Lev bunun ağzına bir güzel sıçmış. Çükünü 3 e bölmüş. Hem de o canlıyken. Shizu şuan çok kötü hissediyor.

Sora: Yok artık orospu çocuğuna bak neler yapmış akşam akşam. Biz de bu sırada mışıl mışıl uyuduk yani. Pes. Yalnız, bu şeyler kan kokusuna gelmiyorlar mıydı?

Takeo: Evet o yüzden kavga ediyorlar işte. Hemen gitmemiz lazım buradan.

Sora: Haklısın. Hadi diğerlerinin yanına gidelim.

Diğerlerinin yanına gittik.

Morio: Çok özür dilerim Shizu. Eğer ben daha dikkatli olsaydım başına böyle şeyler gelmeyecekti. Lev senin de öyle.

Shizu: Özüre gerek yok. Senin suçun değildi. Her neyse. Adam öldü, artık gitmemiz gerek buradan.

Nagisa: Doğru. Hadi diğerlerini de uyandırın.

Shizu Sakurayı uyandırmak için yanına gitti.
———————————————————————————
SHİZU

Sakura'nın yanına gittiğimde uyumuyordu. Gözleri açıktı. Sakura'nın biraz fazla tepki verdiğini düşünüyordum. Sonuçta yaşamak zorundaydık, böyle pes edemezdi.
Omzuna dokundum gözleri yavaşça bana kaydı.

Shizu: Hadi gidiyoruz.

Yavaşça başını tamam anlamında salladı. Yuki'yi uyandırmaya da Takeo gitmişti. Yuki de yavaşça uyandı. Dün olanlar onu çok yormuş olmalıydı. Hassas bir bedeni vardı. Kolay yoruluyordu. Çocukluğumuzdan beri ona birkaç dövüş hareketi göstermiştim. Güçlüydü ama bu gücünü kısa süre kullanabiliyordu.

Lev hepimizi yanına çağırdı.

Lev: Millet, bence artık markete gitme zamanımız geldi yoksa susuzluktan öleceğiz. Ancak aşağı bakarsanız görebileceğiniz gibi her taraf onlarla kaplı.

Aşağıya gözüm kaydı. Gerçekten her tarafta onlardan vardı. Bizi görürlerse hayatta kalma ihtimalimiz bir pirinç taneciği kadardı. Dikkatli olmalıydık.

Lev: O yüzden akşam nöbetteyken bize bir rota belirledim. Şuradaki dar sokakları görüyor musunuz? Akşam onları gözlemlerken oraya hiç gitmediklerini farkettim. O yüzden oralardan geçeceğiz ancak bu dar sokaklar birbirleriyle bağlantılı değil. O yüzden ana yoldan bir diğer dar sokağa geçmemiz gereken zamanlar olacak. O zamanlarda gerçekten fazlasıyla dikkatli olmamız gerekiyor. Eğer bir tanesi bile bizi görürse inanın ki... hiç hoş şeyler olmaz.

Lev'in gösterdiği sokaklara baktım. Hepsi eskiden girmeye korktuğumuz tinercilerin sokaklarıydı ve artık bizim güvenli bölgemizdi. Hayat gerçekten çok tuhaf.

Takeo: Eee hadi gidelim. Ne bekliyorsunuz açlıktan öleceğim.

Shizu: Hayvan.

Takeo: Öyleyim ve böyle mutluyum.

Dedi ve göbeğine vurdu.

Hiroshi: Tamamdır gidelim. Bekledikçe kötü olmaya başladım.

Siblings Without BloodlineWhere stories live. Discover now