29) Çok Pasifsin

343 33 27
                                    

Sehun, babasının boş lafları karşısında zar zor ayakta duruyordu.

"Şirketin başına geçmeyeceksen neden benim oğlumsun?" dedi ve masadaki metal kalemliği Sehun'un ayaklarına doğru fırlattı. "Ne işe yarıyorsun?!"

Genç adam istemsizce bir adım geriledi. Yüksek ses duymaktan, özellikle de babasının bağırma sesini duymaktan, nefret ediyordu.

"Çağırıyorum, gelmiyorsun bile! Babanım ben senin. Ne diyorsam o yapılacak bundan sonra!" Her bağırdığında Sehun daha kötü bir ruh haline giriyor ve korkakça gözlerini kırpıştırıyordu.

"Bağırma..." dedi yavaşça.

"Ne bağırma?!" Babası inat yapar gibi sesini yükseltti. "Çocuk gibisin! Sesten korkuyorsun! Çok pasifsin, neden senin gibi bir oğlum var ki?!"

Sehun dolan gözlerini yere çevirdi, ellerini yavaşça kulaklarına götürdü. Kulaklarını kapasa bile aklından geçen cümleler ona eziyet ediyordu.

"Sehun'u yapmamalıydık! Hiçbir halta yaramıyor!"

"Bu çocuk tam bir baş belası."

"Hiçbir şey yaptığın yok! Abinin gitarını kafana geçireceğim en sonunda!"

"Bıktım Sehun'la ilgilenmekten!"

"En başından dünyaya gelmemeliydi..."

Sehun geçmişinden kalan izleri yok sayıp derin bir nefes almaya çalıştı ama başarısız olmuştu. Kesik kesik nefesler alıyor, hatta nefes almakta zorlanıyordu.

Gözünden bir yaş akarken babasına baktı ve yutkundu.

"Beni..." dedi sessizce. "Neden hiç sevmiyorsun?"

"Neyini seveyim senin? O kadar emek harcayıp büyüttüğüm işimin başına bile geçmek istemiyorsun! Siktiri boktan bir bölüm okuyorsun, yazılım mühendisliği okuyup ne yapacaksın sanki?!"

Babası ayağa kalktı ve Sehun'un üstüne yürüdü.

"Okul falan yok!" diye bağırdı. "Pazartesiden itibaren buraya geleceksin!"

Sehun'un çocukluk travmaları tetiklenirken bacakları da hafiften titremeye başlamıştı. İstemsizce ellerini yeniden kulaklarına götürdü, hiçbir şey duymak istemiyordu. Babası ise onun bu hareketine inat daha yüksek sesle iğrenç şekilde konuşuyordu.

"Annesi, abisi ne ki kendinden bir şey bekliyorum! Aptal orospu evladı!"

Sehun dudaklarını araladı ama bir şey diyemedi. Bir an önce buradan çıkması gerekiyordu, yoksa yere çöküp ağlama krizine girecekti.

"Ne biçim bir çocuksun sen?! Cevap bile vermiyorsun! Konuşamıyor musun sen?!" Sehun'a bir tokat attı.

Sehun çok zorlansa da içindeki tüm güçle bağırdı bu sefer. "Hyung, lütfen kapat kulaklarımı!"

Babası acır gibi oğluna bakarken bağırmaya devam ediyordu. Genç adam kulaklarına yeterince bastıramıyordu, onu duyduğu her saniye kusacak gibi oluyordu.

Başına ağrılar girerken kapı birden sertçe açıldı, Sehun'un arkasına dönmesine vakit kalmadan bir çift el kulaklarını sıkıca kapadı.

İşte, her zamanki gibi kahramanı gelmişti.

Sehun içli içli ağlarken kendini arkasındaki bedene bıraktı. Babası hâlâ bir şeyler zırvalarken odaya biri daha girdi.

Gelen abisiydi, Chanyeol öfkeyle içeri girip babasına sıkı bir yumruk attı.

Sehun abisini önünde görünce arkasında kimin olduğu konusunda kafasının karışmasına engel olamadı ama umurunda değildi. Çünkü Chanyeol yanında her kimi getirdiyse en az kendisi kadar güzel kapamıştı kulaklarını.

Sehun yavaşça arkasını döndüğünde sert bakışlara sahip Jongin'i gördü. Ellerinin üzerindeki güçlü ellerin sahibini şimdi tanımıştı.

Sadece tanımakla da kalmamıştı: Bu elleri bir daha asla bırakmamaya yemin etmişti içinden.

Cümle Alem •sekai•Where stories live. Discover now