21) Çişimizin Vaktini Nasıl Ayarlayabiliriz?

468 49 33
                                    

"Neşelen biraz." Jongin sosislisinden koca bir ısırık almadan önce söyledi. Sehun ise hâlâ durgun durgun oturuyor ve önündeki patates kızartmasını yavaş yavaş yiyordu.

Jongin ayağa kalktı, sandalyesini Sehun'un yanına çekti ve gülümseyerek oturdu. Başını onun omzuna koyup bir süre öyle kaldı. Sehun'dan herhangi bir tepki alamayınca kafasını kaldırdı ve yanındaki çocuğun bacağına sertçe vurdu.

"Ah!" Sehun birden bağırıp -aslında sesi çok yüksek değildi- sahte sevgilisine döndü. "Acıttın be!"

"Hak ettin. Dışarı çıktığımızdan beri suspus oturuyorsun." Sol eliyle Sehun'un saçlarını düzeltti. "Neden bu kadar huzursuzsun? Baban derslerin yüzünden sinirli ve sen de bu yüzden kötü mü hissediyorsun?"

Sehun alayla güldü. "Dersler mi?" dedi. "O adamın kaçıncı sınıf olduğumu bilip bilmediğinden bile şüpheliyim." Gülmeye çalıştı tekrar, ardından Jongin'e döndü. "Dersler mi?"

Dersler neydi ki? Babası onda asla yok olmayacak psikolojik bir rahatsızlık bırakmıştı ve bu yüzden en büyük hayalinden vazgeçmek zorunda kalmıştı.

"Anlat bana Sehun." Jongin iki elini Sehun'un omuzlarına koydu ve ciddiyetle konuştu. Diğeri ise başını iki yana salladı.

"Anlatabilirsin," diye dayattı. "Bak, benim de babamla aram çok iyi değil. Yani sevmiyor değilim ama çok kuralcı ve katı biri. O yüzden bazen gıcık oluyorum."

"Ne kadar kuralcı?" dedi Sehun gözlerini yerden çekip yanındakine dikerken. "En azından sosyalleşmeni engellememiş. Çocukken kurslara falan da gitmiştin, değil mi?" Sevinçle konuştu. "Bunları anlattığında çok kıskandım seni.

"Kurslardan geldiğimde falan laf ediyordu bazen, Sehun. İmrenilecek şeyler değil." diyerek onu ikna etmeye çalıştı.

"Çocukluğum evde geçti Jongin. Hatta abim olmasa gençliğimin de çoğu o lanet evde geçecekti." Önüne dönüp patateslerinden yedi biraz. "Jongin, küçükken DJ olmak istiyordum." Güldü. "Abimin de ilgisi vardı. Beraber müzik yaparız diye falan düşünüyorduk."

Jongin bir eliyle onun elini tuttu yavaşça, dikkatle onu dinlemeye başladı.

"Ama yüksek ses duyunca kusacak hâle geldim artık. Şarkı bile çok nadir dinlerim, çünkü midemi bulandırıyor ve başımı ağrıtıyor. Ellerim istemsizce kulaklarıma gidiyor, çocuk gibi kulaklarımı kapamak istiyorum. Bunun sebebi kim dersin?" Jongin'e döndü ve gülerek sordu.

"Evimizde bir gün kavga eksik olmazdı. Ciddiyim, ailecek oturup da huzurlu geçirdiğimiz bir gün bile hatırlamıyorum. Annemle babam severek evlenmişler ama sikeyim, o kadar aptallar ki sürekli tartışırlar. Sırf seviyorum diye böyle bir evlilik yapıp çocuklarımın hayatını mahvetmektense yalnız kalmayı tercih ederim. Fakat benim ebeveynlerim bu kadar akıllı değilmiş maalesef Jongin." Derin bir nefes aldı. "Ben kendimi bildim bileli her zaman kavga ediyorlar, birbirlerine karşı asla saygıları yok. Babam utanmadan ağza alınmayacak laflar söylerdi anneme ve annem de karşılık olarak babam acı çeksin diye ölen babaannem hakkında ahmakça konuşurdu."

Yüzünü burusturup Jongin'e döndü. "Ne kadar iğrenç ve aptal bir ailede büyüdüm, tahmin edebiliyor musun?"

"Ah, evet... Şiddetli geçimsizlikleri var ama umursamamışlar..."

"Neyse," dedi. "Sekizinci yaş günüm falandı, okuldan dönüyordum. Böyle bir aileden neden bir sürpriz beklemişim bilmiyorum ama umutla eve girdim. Büyük bir hayal kırıklığı sardı etrafımı, çünkü her zamanki gibi büyük bir kavga vardı. Bu sefer abim araya girip susmalarını söylüyordu, çünkü kavga sebebi bendim. Annem beni hiç doğurmasaymış çok daha iyi olurmuş, zaten sessiz ve beyinsiz bir çocukmuşum, büyüsem de benden bir halt olmazmış, milletin çocuğu kitap okurken benim tek yaptığım abimin gitarıyla oynamakmış..." Sehun yıllardır her şeyi içinde tuttuğu için geveze gibi konuşmaya başladı, nefret ettiği ve kalbinde derin yaralar bırakan her şeyi anlatıyordu.

"Jongin, ben anlamıyorum. Sekiz yaşımda boş boş oynamamdan daha normal bir şey var mı? Benden ne beklediklerini asla anlamadım o gün, evde istenmeyen çocuk olduğumu çok iyi anlamıştım. Çünkü o kadar ciddi bir şekilde beni yapmamaları gerektiğinden bahsediyorlardı ki geldiğimi bile fark etmemişlerdi. Ancak sesli bir şekilde ağlamaya başladığımda eve geldiğimi gördüler. Sonra da abim öfkeyle onlara baktı ve beni üzdükleri için yüzlerine karşı bağırarak küfür etmeye başladı. Babam da tek suçlu abimmiş gibi gözlerimin önünde onu bir güzel dövdü."

Jongin bir şey diyemedi, demek istemedi. Hangi anne baba çocuğundan pişman olurdu ki? Kaldı ki bunu evde bağırarak nasıl tartışabilirlerdi?

"Sana ne kadar anlatırsam anlatayım saçma bulacaksın ama o gün; abim dayak yerken kulaklarımı kapayıp felaket bir çığlık atmış, o günden sonra da herhangi bir yüksek sese karşı duyarlı olmuştum. Evde ne zaman kavga çıksa, ki her gün her saat oluyordu, ağlayarak kulaklarımı kapamaya çalışıyordum. Annem ve babam ise her şeye ağladığımı söyleyerek daha çok kızıyorlardı. Böyle iğrenç bir evde kulaklarımı kapamama tek yardım eden abimdi." Gözlerini esmer olanın yüzüne çıkardı ve gülümsedi. "Abim her zaman kulaklarımı kapar ve beni kendi odasına götürüp korumaya çalışırdı. Eminim bunun için de fazladan fırça yiyip dövülüyordu. Bu yüzden de Jongin, abim benim her şeyim ve değer verdiğim tek insan."

Çok konuştuğu için dudaklarının kuruduğunu fark etti, masadaki soğuk sudan biraz içti ve derin bir nefes alıp verdi.

"Belki sana saçma geliyordur, her evde tartışma olduğunu ve abarttığımı düşünüyorsundur. Ama Jongin, söyle bana. Evdeki tartışmalar yüzünden psikolojisi bozulan kaç çocuk tanıyorsun?"

"Abarttığını düşünmüyorum Sehun." dedi ve onun saçlarını düzeltti. "Yaşadıklarını ancak tahmin edebiliyorum..."

"Edemeyeceğin kadar aptalca şeyler de vardı Jongin. Masada tuz eksikse kavga çıkardı, yemeği beğenmezse kavga çıkardı, onu uyandırırsak bağırıp dururdu. Abimin sınav notları biraz düşsün, hemen hakaret etmeye başlardı. Jongin, eve babamdan sonra giremezdik çünkü geç geldiğimizde evi yıkacak kadar bağırıp bize vurmaya kalkardı. Kiminle arkadaş olacağımıza karışır, eğer istemediği biriyle görüşürsek bizi mahvederdi. O eve geldiğinde banyo doluysa bile laf ederdi. Tanrı aşkına, çişimizi onun eve geliş saatine göre ayarlamamızı bekliyordu. Veya akşam banyo yapmamıza kızardı, sabah o yokken neden yapmıyormuşuz falan... İstediğimiz zaman dışarı çıkamazdık veya uzak bir yere gitmemiz gerekirse buralardayız diye yalan söyleyerek gidiyorduk. Çünkü Jongin, gideceğimiz yere bile karışacak kadar problematik biriydi."

Sehun hatırladığı anlar yüzünden suratını buruşturdu. O lanet herifin bağırma sesleri hâlâ kulaklarında çınlıyordu ve kendini ağlamamak için zor tutuyordu.

"Özür dilerim Jongin, çok konuştum ama düşündüğünden çok daha fazlası var."

Jongin dudaklarını birbirine bastırıp destek olmak ister gibi Sehun'un omzunu ovdu. Başını hafifçe aşağı yukarı salladı. "Akşama kadar, hatta yıl sonuna kadar dinletmek istersen bile dinlerim seni."

"Sana hislerimi nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum," dedi Sehun. "En küçük tartışma bile bana kulakları sağır eden bir gök gürültüsü gibi gelirdi  ve beni o kadar büyük bir güçle yere sererdi ki çıldıracak gibi olurdum."

Cümle Alem •sekai•Where stories live. Discover now