-Don't You Remember Me-

150 32 13
                                    

Girasole'un Anlatımı

Hava fazlasıyla kararmıştı ve saat geç oluyordu buna rağmen aklım hala Xavier'deydi, beni unutmuş olduğuna inanmakta güçlük çekiyordum.

Tekrardan onunla konuşmaya çalışabilirdim belki beni hatırladı diye düşünerek yataktan kalktım ve kendime baktım ağlamaktan yüzüm kızarmıştı ama şuan bununla ilgilenecek vaktim yoktu. Hızlıca odanın balkonuna çıktım ve zaten bitişik olan odaların balkonundan geçerek Xavier'in balkonuna çok yakın olan bir balkona geldim.

Xavier'in balkonuna baktığımda onun da dışarıda olduğunu gördüm. Kenara yaslanmış etrafı izliyordu, bir şey düşünüyor gibi de duruyordu. Yanına gittim ve hafifce dikkat çekmek için öksürdüm, beni gördüğüne fazlasıyla şaşırmış duruyordu benden çok uzak olduğu için bir kaç adımla yaklaştı.

"Senin burada ne işin var?"

Kaşlarını çatarak sormuştu ben de iki elimi de teslim olurcasına kaldırdım ve konuşmaya başladım.

"Sadece konuşmak için geldim."

Hâlâ şüpheli bakışlar atıyordu ve bu çok rahatsız edici bir şeydi. Daha geçen sevgilim olan kişi şu anda beni tanımıyordu. Kendimi gerçekten kötü hissediyordum.

"Dinliyorum."

"Beni gerçekten hatırlamıyor musun?"

"Bak bu bir şakaysa hiç komik değil tamam mı? Şunu yapmayı kes. Gerçekten can sıkıcı birisisin."

"Ben..."

Konuşmaya başlamıştım ama diyecek bir şeyim olmadığı için susmuştum. Aklıma ona söyleyip de kendimi savumabileceğim ve hatırlayacağım hiç bir konu gelmiyordu. Belki şu an için aklım çalışıyordu ama hiç bir şey bulamıyordum.

O da başka bir şey dememi beklemeden odasına girdi. Ben de sadece onunla konuşmak istediğim için hızlıca kapıdan girdim. O bileğindeki tokayla saçlarını sıkıca topladı ve içeri girdiğim için bana döndü. Sesi iyice keskinleşmişti ve onu daha önce hiç böyle konuşurken duymamıştım.

"Bak ne istiyorsun bilmiyorum ama beni rahat bırak."

"Hayır, sen beni hatırlamıyorsun. Biz seninle sevgiliydik... Hatta ile fotoğraflarımız vardır!"

hızlıca elim telefonuma gitti ama galeriye girip baktığımda bir tane bile çekindiğimiz foroğraf kalmadığını gördüm. Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı ve diyecek bir şey bulamıyordum.

"Anlaşılan sende fotoğraf yok. Bir de benim telefonuma bakalım. Eğer sevgilimden illa bir tane bile olsa fotoğrafın vardır."

Masasının üzerinde duran telefonunu aldı ve ilk önce kendi baktı daha sonra da yanıma gelip telefonu yüzüme doğru yaklaştırdı ve galerideki bütün fotoğrafları hızlıca göstermeye başladı. Benim ile onun birlikte  bir tane olan fotoğrafımızı bırak benim var olduğumun izi bile yoktu galerisinde. Bize dair herşey bir anda yok olmuştu.

"Sanırım sen ve ben ile ilgili hiç bir şey yok. Şimdi tuhaf şakanı başkalarına yapmak için gidebilirsin."

Hızlıca yana döndü ve tam uzaklaşırken karşısına geçtim ve ellerimle yüzünü tutup kendime çektim. Ellerim hala yüzündeydi. Onun yüzü sıcaktı ve benim ellerimse buz gibiydi. Doğrudan gözlerime bakıyordu, uzaklaşmaya çalışmıyordu.

"Bak ben ciddiyim. Biri oyun oynuyor evet ama bu ben değilim, bu sadece oyunlarının küçük bir parçası. Zarar vermeye çalışıyorlar ve sen de bunu yapmalarını kolaylaştırıyorsun. Xavier ben eskiye dönelim diye çabalıyorum. Ama bu aptal oyun yüzünden her şey gitgide kötüleşiyor. Şuan beni tanımadığını hatta hakkımda tek bir bilgin olmadığının bile farkındayım ama lütfen... Lütfen bana inanmayı denesen ne olur."

Portrait || Xavier Thorpe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin