İki kelimelik itiraf - 35

Start from the beginning
                                    

"Hava soğuk." dedi durgun bir sesle, ama kız kendisini çekerken karşı koymadı.

"Boşversene." dedi Hira, batan güneşin altındaki hafifçe dalgalanan suya, özlemle bakarken. "Nasılsa rüyadayız."

Deniz'in cevap vermemesinden, onun da yaşadıklarının gerçekliğine dair şüphe içinde olduğunu tahmin etti. Suyu karnında hissettiğinde, soğukluk içine işledi ama durmadı. Su durgunluğunu kaybetmiş, çıkan rüzgarın etkisiyle dalgalanmaya başlamıştı. Dalgalardan biri sertçe göğsüne çarptı. Deniz'in elini bırakmadan, arkasına döndü. Kısa ve siyah saçları, dalgaların etkisiyle ıslanmış, alnına yapışmıştı. İkisi de, gözlerini birbirinden ayırmadan, adım adım, su seviyesi boyunlarına gelene kadar ilerledi.

"Bu anı hep hayal ettim." dedi Hira, soğuktan titreyen çenesini kasarken. Ağlıyordu ama farkında değildi; boğuk sesi, dalga seslerinin arasına karışıyordu. "Sana nasıl geri döndüğünü soracaktım. İyi olup olmadığını...Ama şimdi, hiçbirini merak etmiyorum, neden? Tek ve en önemli gerçek, şu an burda, yanımda olman. Daha fazlasını istememekten korkuyorum."

Dalgalardan biri, saçlarına çarpıp, kulaklarında yankılandı.

"Üşüyorsun." dedi Deniz, kızın soğuktan morarmış, titreyen dudaklarına bakarken. Artık, yaşadıklarının bir rüya olduğu şüphesinden yavaş yavaş sıyrılıyordu. Avuçlarındaki eli kendisine çekip, geriye doğru adım atmaya çalıştı ama kız kuvvetle karşı koydu.

"Önce itiraf etmeliyim." dedi. Söyleyecekleri onu fazlasıyla zorluyordu. Gözleri, tuzlu sudan ve gözyaşlarından kızarmıştı. "Bir yıl boyunca sadece bir kez, sadece bir an için, senden vazgeçtim. Kolyeni denize fırlattım, aslında onu kaybetmek istememiştim." Gözlerinde, büyük bir günah işlemiş insanlara özgü yalvaran bir renk vardı.

"Hira." dedi Deniz, kızın titreyen yüzünü avuçlarının arasına alırken. "Seni bir yıl boyunca yalnızlığa mahkum ettim. Sözümü tutmadım. Sana acı çektirdim. Ve karşıma geçip, o aptal kolyeyi attığın için özür diliyorsun. Ne yapacağım ben seninle?"

Büyük bir dalga, saçlarının üzerinden geçip, ikisini de kısa bir süre için suyun altına gömdü. Yeniden nefes aldıklarında, aradan sadece birkaç saniye geçmişti.

"Affettin mi?" dedi kız. Az öncekine göre çok daha sakinleşmiş ve durulmuştu.

Deniz, dalga geçer gibi bir sesle, "Affettim, küçük hanım." dedi. İlk kez hafifçe gülümsedi.

"Şimdi benim itirafımı dinle."

Bedenlerine sertçe çarpan devasa bir dalga, Deniz'in itirafını, kızın kulaklarından uzağa taşırken, Hira ağzına dolan suyu öksürüp, yüzüne yapışan ıslak saçlarını geri attı. Bu haliyle, küçük bir çocuk kadar saf ve masum görünüyordu.

"Duyamadım." dedi dalgaların arasında sesini yükseltmeye çalışarak. Aynı anda ağzına giren tuzlu su, yüzünü ekşitmesine neden oldu. Deniz, kızın haline artık neşeyle gülüyordu. Hira, kaşlarını çatarak, neyin komik olduğunu sormak istedi ama dalga seslerinden sesini duyurmasının imkanı kalmamıştı. Deniz'in, aynı kelimeleri tekrar ettiğini duydu. Ağız hareketlerinden, söylediklerini kavrar gibi oldu ama gördüklerinin sadece bir hayal ürünü olduğuna inanmak daha mantıklı geliyordu.

"Bir daha söyle." dedi, dalga seslerinin arasında bağırarak. Kalbi, dalgalarla yarışırcasına çarpmaya, göğsüne baskı yapmaya başlamıştı. Deniz'in elleri, yüzünün iki yanında can buldu, soğuk dudaklarında sıcak bir nefes hissederken, dalgalar son kez saçlarının üzerinden uzanıp, kıyıya doğru sürüklendi.

Su, kumların üzerindeki silinmeye yüz tutmuş dört harfli kelimenin üzerinde dolaştı.

***

KOLYEWhere stories live. Discover now