Nasılsa dönmeyeceksin - 33

21.7K 2.1K 319
                                    

27.11.2001

Kadın, masaların arasında gidip gelen, elleri kahve tepsileriyle dolu, narin ve güzel kızı suratında ekşi bir ifadeyle süzdükten sonra,

"Hala göndermedin mi sen bunu?" diye sordu. Orta yaşlı adam kadının bakışlarını takip edip iki ay önce işe aldığı kızı gördü.

"Hayır, tabii ki." dedi aksi bir sesle. "Tek başına bütün çalışanlardan daha fazla iş yapıyor ve maaşı diğer çalışanların yarısı kadar."

"Yemeğini veriyorsun, kalacak yerini veriyorsun, bir de yanında piçi var."

"Sus be kadın, duyacak şimdi!"

"Duyarsa duysun, yalan mı? Ne idüğü de belirsiz bir tipi var zaten. Konuşması farklı, hareketleri farklı, garip bir kız. Başına bela olur bu ilerde. Gönder gitsin."

"Kızın gidecek yeri yok, insaf et be kadın, kış kapıda zaten, çocuğuyla birlikte dışarıda mı kalsın?"

"Başına ne gelirse bu aptal vicdanından geliyor. Ne zaman akıllanacaksın bilmiyorum ki?" dedi kadın sinirle, elindeki iskambil kağıtlarını dağıtıp fal açarken. Çaktırmadan başını kaldırıp adamın ifadesini kontrol etti.

Ne var ki adam suskunlaşmış, üzgün gözlerle dışarıdaki masalardan birinde sipariş alan kızı izliyordu.

"Kimliğini gördün mü? Görmedin değil mi?" diye devam etti kadın. "Aylardır oyalıyor, bu kız kaçak değilse ben de ne olayım!"

Adam masada birleştirdiği ellerine bakıp, başını öfkelendiğini belli edercesine iki yana salladı, ağzından sinirli bir nefes verdi. Kadın, adamın bu tavrı karşısında daha fazla öfkelendi.

"Bu kızı gönderdin gönderdin yoksa ben yokum bu işte haberin olsun." dedi kaşlarını çatarak. Gemileri yakmıştı, yaptığı blöftü ama adamın bunu anlamayacağını biliyordu. "Yarın geldiğimde bu kız hala burada olursa, ortaklıktan çıkıyorum."

Çantasını masanın üzerinden alıp, saçlarını savurarak masadan kalktı, camlı kapıya gidip dışarı çıktı. Dışarıdaki kızın selamını görmezden gelerek, caddedeki kalabalığa karışıp gözden kayboldu. Adam derin bir iç çektikten sonra, dışarıda servis yapan kıza eliyle yanına gelmesini işaret etti. Kız hafifçe gülümsedi ve tepsiyi bitirdikten sonra, camlı kapıyı açıp içeri geçti. Adamın oturduğu masaya yaklaşıp,

"Buyrun efendim." diye mırıldandı. Adam, kızın gözlerinde artık alışkın olduğu hüznü yakaladığında şaşırmadı. Onu tanıdığı iki ay boyunca, bir kez bile gözlerinin güldüğünü görmemişti.

"Geçip otursana, biraz konuşalım." dedi. Kız, dudaklarındaki belli belirsiz tebessümü soldurmadan, adamın tam karşısına oturdu. Ellerini tıpkı patronu gibi masanın üzerinde birleştirdi. Parmaklarında kahve suyundan kaynaklanan küçük yanıklar ve kızarıklıklar vardı.

"Bunca zaman çok iyi çalıştın, teşekkür ederim her şey için." dedi adam üzgün bir sesle. "Ama yolları ayırsak daha iyi olacak gibi görünüyor."

Kızın gülümsemesi hafifçe soldu ama yine de dolan gözleriyle birlikte gülümsemeye çalıştı.

"Neden, efendim?" dedi. "Eğer bir kusur ettiysem düzeltirim, daha çok çalışırım..."

"Bunlarla alakası yok, biliyorsun. Sen her açıdan örnek bir çalışansın."

"O zaman?" dedi kız artık bariz şekilde çaresiz bir sesle. "Burada kalmam sorun oluyorsa başka bir yer bulurum. Yeter ki işten çıkarmayın." Derin bir nefes alıp toparlanmaya çalıştı. "Sadece ben olsam sorun değil, siz de biliyorsunuz." diye devam etti. "Çocuk birkaç haftadır hasta, kış günü dışarıda ne yaparız?"

KOLYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin