"Düğün ne zaman olucak, kızım?"

Hoşnut olmayan yüz ifadesinden ve babama attığı bakışlardan cevabı aslında kimin merak ettiğini anlasam da seslenmedim. Ömer'le bakışıp birkaç gün önce aldığımız kararı açıkladım.

"Aslında biz de birkaç gün önce karar verdik. Hafta başı nikah tarihi alıcaz. Düğünün de zaten kalabalık ve şaşalı olmasını istemediğimizden kısa sürede yapmayı planlıyoruz."

Abilerimin kaşlarını çatıp bakıştıklarını hepimiz görmüştük. Kimin konuşacağına karar vermiş olmalılar ki Poyraz abim konuştu.

"Erken değil mi, güzelim?"

Ömer benden önce Aden'ın saçlarına koyduğu öpücükle birlikte Poyraz abime cevap verdi.

"Erken değil. Hem Aden için hem de bizim için en doğrusu bu. Yaşadıklarımızdan sonra bir an önce aile olmak hepimize iyi gelecek."

Net ve gür sesi ile söylediklerini hepimiz doğru buluyorduk. Bunu abimlerin pes etmiş ifadelerinden bile anlayabiliyordum.

Annem ortamı yumuşatmak istemiş olacak ki konuya farklı açıdan dahil oldu.

"Mekana karar verdiniz mi, annecim?"

"Hayır, anne. Ama biz bize olalım istediğimiz için küçük bir mekan yeter diye düşündük."

Benim cevabımdan sonra konu kendiliğinden dağıldı. O gergin havadan da kurtulmuş olduk.

***

"Çok güzel olmuşsun, fıstığım."

Asaf abime dolu gözlerime rağmen kocaman gülümsedim. Tüm abilerim büyükten küçüğe karşıma dizilmiş beyazlar içindeki bana bakıyorlardı. Onlarla tanışalı uzun yıllar olmamıştı ya da onlarla büyümemiştim. Ancak o kadar alışmıştım ki onların varlığına, onları sevmeye, onlar tarafından sevilmeye, hayatımda olmasalar ne yapardım bilmiyorum.

O kadar duygu dolu bakıyorlardı, Emir bile, Dilem ve Doğa makyajım bozulacak diye beni azarlamamış olsalar hıçkıra hıçkıra ağlardım. Benzer bir durumu bir tur annelerim ve babalarımla, bir tur da Doğa, Doğu ve Batı üçlüsüyle yaşamıştım. Dolayısıyla bolca uyarı almıştım makyaj konusunda.

Günler sonra burada, düğünümüzün olduğu mekandaydım. Üzerimde sade, kabarık olmayan, üst tarafı korse kesim gelinliğimle Ömer'in gelmesini bekliyordum. Öğlene doğru gelen kuaförle, açık bırakılmış dalgalı saçlarım ve sade makyajım hazırlandı. Saatler sonra 'Gelin Odasında' ailemle görüşmültüm. Abimler kendileri sona saklamıp, yanımda en çok kalan da onlar olmuştu. Ömer gelene kadar gitmeyeceklerini söylediklerinde tek düşündüğüm evleniyor oluğumu henüz kabullenmek istemedikleriydi.

Yeterince uzun süren bu duygusal ortamı çalan kapı bozdu. Öyle ki hepimiz kimin geldiğini biliyorduk. Hepsi sanki Ömer beni onlardan ayırıyormuş gibi bir ifadeye büründü. Seslenmeyişimizle açılan kapıdan giren Ömer'le kesişti gözlerim. Uzun uzun, dalgınca birbirimizi süzdük. Hatta abimlerin çıktığını bile kapanan kapıyla fark ettik. Bunu benim gibi irkilip kapıya dönen Ömer'le anladım. Sessizlik yemini etmiş gibi susmamızın kaçıncı dakikasıydı bilmiyorum ama artık salona geçmemiz gerekiyordu. Bunu Ömer de fark etmiş olacak ki yavaşça bana yaklalaşıp ellerini belime yerleştirdi.

"Çok... çok güzel olmuşsun." dedi belimdeki elinin birini yanağıma getirirken. Yavaşça okşadı eli yanağımı. Bende yüzüne koyduğum ellerimle onu taklit ettim.

"Sen de çok yakışıklı olmuşsun." derken gülümsemesi büyüdü.

Odada yeterince oyalandığımızı fark edip salona geçmeye karar verdik. İkimiz kol kola önümüzde yürüyen kızımızı takip ediyorduk. Bembeyaz bir elbise giymiş kızım bir melekten farksızdı. Bizim önümüzde çiçeğimi taşıyarak salona girerken de hemen ardındaydık.

Salonun ortasına doğru ilerledik ve dans müziği çalmaya başladı. Aden'in annemlerin yanına ilerlemesiyle biz de dansa etmeye başladık. İkimizin de beceriksiz olduğu dansta yeterince gerginken biraz sonra evlenecepim fikri daha çok gerdi. Sessizce ve bakışarak geçirdiğimiz dansın ortalarına doğru diğer çiftler de sahneye çıktı. Biraz ileride kucağındaki Aden'le dans eden Cihan abime gülümsedim. Benim gülümsememi gören abim bize yaklaştı.

"Eşlerimizi değiştirmeye ne dersin, Damat?"

Daha ben abimin hitap þekline gülerken Ömer çoktan onaylamıp kendimi abimle dans ederken bulmuştum. Abime gülümseyip dansa devam ederken gerginliğim devam ediyordu. Abim de fark etmiş olacak ki kaşlarınıı çattı.

"İyi misin, fıstığım?"

"Bilmiyorum. Biraz gerginim sanırım, abi."

Abim anlayışla gülümsedi ve ellerini daha sıkılaştırdı. Şimdi sarılır şekilde dans ediyorduk. Biraz bekledikten sonra kulağıma fısıldadı.

"Gerilmen kadar normal olan başka bir şey yok. Neyi istiyorsan ona kadar ver, Güzelim. Abilerin hep arkanda."

Söylediklerinden sonra ben de kollarımı sıkılaştırdım ve yanağına bir öpücük kondurdum. Biten şarkıyla ayrıldık. Yanağındaki ruj lekesini fark edince gülerek sildim. Abim de kaşlarını çatıp ters bakışlarını atsa da kısa sürede tekrar gülümsedi. anlıma koydurduğu öpücükle bize ayrılan masaya ilerledim. Çoktan oturan Ömer'e ufak ama gergin bir gülümseme gönderdim. O da benzer bir gülümsemeyle karşılık verdi. Oturduktan sonra elimi tutup dudaklarına yaklaştırdı. Avcuma koyduğu öpücükle bu kez daha anlamlı bir gülümseme yer aldı yüzümde. Öpücüğünden sonra ellerimizi ayırmadan masaya koydu.

Bir süre gelen tebrikleri kabul ettik ama bu süre boyunca ellerimiz hiç ayrılmadı. Bu tebriklerden en çok kuzenlere şaşırmıştım. Dinçer bile sanki bana kötü davranan kendisi değilmiş gibi sıcak bir ifadeyle tebrik etmiş hatta kulağıma minik bir özür fısıldamıştı. İçimin rahatladığını itiraf etmem gerekiyor.

Sonunda gelen nikah memuruyla gerginliğimin yanına heyecan da eklenmişti. Prosedür olan birkaç şeyden sonra beklediğim soru gelmişti.

"Sayın Temmuz Yıldırım, hiçbir baskı altında kalmadan, kendi hür iradenizle, Sayın Ömer Arslan'ı eş olarak kabul ediyor musun?"

Asıl şimdi başlıyordu hikayem. Biyolojik ailemle tanışmam, Ömer'le tekrar karşılaşmam, bir hayat kurmaya karar vermemiz, tüm bu olanlar... Hepsi sadece hayatıma başlamam için yaşamam gereken şeylerdi. verdiğim cevapla başlayacaktı hayatım, hayatımız. Derin bir nefes aldım ve hayatımızı tamamen değiştirecek cevabı verdim.

SON

Tüm bu zaman diliminde burada olamadığım için özür dilerim. Finalle gelmek de doğru olmayacak belki ama bu hikayeyi devam ettiremiyordum artık. Başlarda eminim hepiniz de fark ettiği amatörce şeyler vardı ama bu hikayeye başlarken o kadar iyi hissetmiştim ki böyle yarım kalması da içime sinmedi bir türlü. Yazarken o küçük kıza yorumlarınız ve oylamalarınızla o kadar iyi hissettiriyordunuz ki hepinize büyük bir teşekkür borcum var. Kendinize iyi bakın. Belki başka bir hikayede görülmek üzere.

TEMMUZWhere stories live. Discover now