13.BÖLÜM

11.6K 688 51
                                    

Yiğit ve Çiçek 》üvey anne baba

Zeynep ve Demir Yıldırım 》biyolojik anne baba

***

Kahvaltı beklerken salonda uyukluyorduk. Ömergil ve Yankı henüz gelmemişlerdi. Onları beklerken kahvaltı hazırlanıyordu. Aden yanımda, kafasını koluma yaslamış bir şekilde uyukluyordu. Benim de ondan pek bir farkım yoktu. Poyraz abimin koluna yaslanmıltım bende.

Gelen sesle Asaf abime döndük. Elindeki telefonla gülümsüyordu. Bizi çekmişti. Bende gülümsedim. Ama kısa sürdü sonra tekrar eski halimi alıp gözlerimi kapattım. Onlar gelene kadat biraz uyuyabilirdim.

Tam dalıyordum ki zil sesine sıçradım. Benimle birlikte Aden de sıçradı. Gerçekten mi? Biraz uyuycaktım sadece.

Hep birlikte kapıya gittik. Ömer ve Dilem içeriye girdiler. Selamlaşmaya başladık.

Ömer, Emir'den sonra bana yaklaştı. Elini belime koyup kendine doğru çekti. Kollarım sırtını buldu. Hafif sarılır pozisyondayken fısıldadı.

"Günaydın, güzel kadın."

Kalbim yine hızlandı. Bende mırıldanarak karşılık verdim.

"Günaydın, güzel adam."

O belki dış görüşümden bahsediyordu ama ben kalbindrn bahsediyordum. Oda bunu anlamış olmalı ki benden ayrılarak gülümsedi.

Bakışmamız Cihan'ın sesiyle bölündü.

"Hadi! İçeriye geçelim."

Sert sesiyle bize bakarak konuşmuştu. Sanırım fark etmişti. Omuz silkip diğerlerinin arkasından salona ilerledim.

Zil tekrar çalınca salona girmeden tekrar kapıya ilerledim. Yankı gelmişti. Hemen sarıldım ona. Hastanede çok görüşemesekte birbirimize giderdik eskiden. Şimdi ise göremez olmuştum onu.

Gözlerim doldu. Bir onun yanında güçsüz olabiliyordum. Bir onun yanında ağlardım ben. Beni anlardı o.

"Seni biliyorum güzelim. Şu an sırası değil belki ama ne hissettiğin konuşacağız. Kendini bu kadar germe. Rahatla ve akışına bırak."

Yine anlamıştı işte. Geriyordum kendimi. Çünkü tüm bunlara yabancıydım. Tanımadığım insanların bilmediğim hayatlarına dahil olmuştu. Onlara değer veriyordum, seviyordum ama alışamamıştım henüz. Hem başta istememişti abilerim beni. Güçlü durmak ve hiç bir şey yokmuş gibi yapmak yormuştu artık.

Yanağını öpüp geri çekildim. Kocaman gülümsedim.

"İyi ki varsın."

"Sende iyi ki varsın bir tanem."

Gülümsedim. Arkamı döndüğüm anda Ömer'i gördüm. Gözleri, elini yumruk yapması ve kızaran yüzü sinirlendiğini gösteriyordu. Neye sinirlendiğini anlamadan yanıma doğru geldi. Gözlerime bakarak konuştu.

"Seni çok yanlış tanımışım."

Gülümsemem yüzümde soldu. Neden böyle konuşuyordu? Ne olduğunu sıracakken arkası dönüp salona gitti.

Yankı arkamdan sarılana kadar boş boş koridoru izlediğimin farkında değildim.

"Bizi yanlış anladı güzelim. Kısakanınca da sorgulamadan böyle konuştu. Zaman ver ona pişman olacak."

Üzgünce kafa salladım. Dinlememişti beni. Suçlamıştı haksız yere. Pişman olsa bile beni dinlemeden saçma bir şeye inanması beni çok üzmüştü.

TEMMUZWhere stories live. Discover now