Tiyatro | Baba

1.4K 143 20
                                    

Salondan içeri girdiğimizde hemen gişe tarafına yöneldik. Maximillian hâlâ elimi bırakmamıştı. Bıraksın'da istemiyordum zaten.

Sergilenecek oyun afişlerinin önünde durduğumuzda ne izleyeceğimiz konusunda ufak çaplı bir tartışmaya girdik.

"- Bu çok komik bir oyun bunu izleyelim bence. Sence?"

"- Ama bu daha güzel. Bence bunu izlemeliyiz."

"- Neresi güzel? Kan ve şiddet öğeleri var diyor."

"- Ama güzel. Aşırı iyi tasarlanmış bir kurgusu var ve dekorlar efsane."

"- Ya ama dramda vardır bunda kesin. Hayatta zaten yeterince acı çekiyoruz. Birde hayali karakterlerin acısına mı dertlenelim?"

"- Kitaplarda'da dram var ama okuyorsun." Dedi imayla tek kaşını kaldırırken.

Kaşlarım çatılırken sinirle alt dudağımı ısırdım ve yenilgiyle oflayarak görevliye yaklaşıp onun istediği oyuna bilet aldım.

Arkamdan gülerek gelip tek koluyla belime sarılıp, "- Bir daha gelirsek senin istediğini izleriz, asma yüzünü." Dediğinde somurtmayı kesip ona döndüm.

Benden önceki hatunla -bedenin esas sahibi- nişanlıyken hiç onun fikri sorulmazdı ve tüm kararları Cordelia alırdı. İlişkide hiç söz sahibi değildi neredeyse ve bunun onu üzdüğünü biliyordum. Fikirleri birileri tarafından önemsensin isterken ömrünü birlikte geçireceği kadının ona bunu çok görmesi kalbini incitiyordu.

Şimdi ilişkisinde neredeyse ilk kez falan ona fikri soruluyordu ve dinlendiğini hissetmek, meselenin sonunda onay almak onu mutlu etmişti. Bu mutluluğunu tüm gün surat asıp mahvetmek istemedim ve gülümsedim.

"- Mısır'da alalım mı?" Koca gülücüğümle sorunca o'da büyük bir gülüşü huzurlarıma sunarak "- Alalım." Dedi.

Mısırlarımızı ve sularımızı alıp salona girip koltuklarımıza doğru ilerledik.

En arka sıraya bilet almıştım. Bunun sebebi olası herhangi bir suikast girişimi için önlemdi. Aslında salonun yaklaşık yüzde doksanlık bir kesiminde onun ve benim hizmetkârlarımız vardı ama yine 'de önlem alıyorduk işte. Neyse ki sinemalarda arkada oturmayı severdim. Gerçi bu bir tiyatro oyunuydu ve biraz farklıydı ama bu salonda ses büyüsü olduğu için rahat duyardık o yüzden sorun yoktu.

Koltuklar ise tek bir sıra 18 kişi oturacak şekilde dizayn edilmişti.

Benim yanıma baş hizmetçi olduğunu bildiğim orta yaşlı bir kadın ve onun yanına'da kızı ile kızının yanına'da kahya-bu babasıydı aynı zamanda- oturmuştu. Kahyanın yanına ise sırasıyla benim herhangi bir 6 korumam dizilmişti. Sevgili nişanlımın yanındaysa şansölyesi, baş muhafızı ve diğer şövalyelerinden beşi oturmuştu.

Suyumu yanımdaki boşluğa koyup hemen Milan'a çevirdim kafamı.

"- Sen bu oyunu izledin mi daha önce?" Diye sordum.

"- İzledim. Nereden anladın?"

"- Dekorları iyi dedin, kurgusu'da öyle. Bunları izlemeden önce anlayamazsın ki. Ya da anlar mısın? Bilmiyorum olabilir. Aman neyse. Nasıl bir oyun anlatsana."

"- Bak şimdi; kenar mahallelerin birinde yaşayan bir kadın var, bu başrol. Adı Alessandra. Bu kadının birde küçük bir kızı var. Bunlar sefil bir halde ufak bir gecekonduda her gün bir ekmek yiyerek hayatta kalıyorlar. Birgün bu kadının kızı sokakta imparatorluk sarayında düzenlenen bir balo daveti buluyor. Bunu annesine götürüyor ve annesi de baloya katılmak istiyor. Bu yüzden eski elbiselerini keserek kendine bir balo elbisesi dikiyor. Sonunda balo günü geldiğinde ise kızına kendisini beklemesini söyleyerek evden çıkıp saraya gidiyor. Üzerindeki elbise ve saçı diğer kadınlardan çok daha sönük ve çirkin olsada o kınayan bakışları umursamadan dans etmeye başlıyor. O sırada saraya bir baskın düzenleniyor. Bu baskını o dünyadaki bir kötü karakter olan kara büyücü yapıyor ve imparatoru öldürüyor. Bu sırada Alessandra'yı görüp güzelliğine vurularak onu kaçırıyor. Daha sonra aralarında garip bir ilişki ortaya çıkıyor. Başta bağırıp çağıran kadın zamanla büyücüye aşık oluyor ve onunla evleniyor. Birgün kızını'da yanına alıyor ve kocasıyla kara ay loncasını işletmeye başlıyorlar. Bu lonca kara büyücülerin evi gibi bir yer. Lonca üyeleri liderlerinin karısını kabulleniyor ve sonra birlikte imparatorluğu devralmak için plan yapmaya başlıyorlar. Ölen imparatorun yerine oğlu geçmiş bu arada, bu çocukta tahtını korumaya çalışıyor. Derken bir gün kara ay'ın suikastında ağır yaralanıp şehrinden kaçıyor. Yetkiyi kara büyücü ve karısı ele geçiriyor. Aradan yıllar geçiyor ve prens büyük bir delikanlı olarak ortaya çıkıyor. Ancak gerçek kimliğini kimse bilmiyor. Saraya kara büyücünün karısının kızına kılıç öğretmek için giriyor. Baştaki planı kızı kullanıp tahtını geri almakken o aşık oluyor ve bu kız uğruna tüm hırslarından vazgeçiyor. Sonra bu kızın annesi prensin kim olduğunu anlayıp onu öldürüyor ve-"

Kötü Kadın KlişesiWhere stories live. Discover now