FOURTH HOUR

147 17 0
                                    

🌼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌼

Love is a dagger. But you can never realize it until someone gets hurt.*

🌼

FOURTH HOUR

🌼

"Muhtemel saldırı noktası Stark Kulesi. Selvig de orada. Geçidi açmak üzereler."

"Onu durdurmak kolay olmayacak. Loki bir tanrı, ne yapacağına akıl sır ermez. Ve o benim kardeşim."

"İki günde seksen kişiyi öldürdü?"

Duraksadı. "O evlatlık."

"Babamı durduracak çok az şey vardır. Gücünün sınırını görmek neredeyse imkansız." Dedi Arin. Onların tuhaf konuşmaları umurunda değildi. "Annem ve Glorian'ın dediklerine göre Chituari bile akıllanmış. Sadık köleler olmaktan çıkıp kendilerini yönetiyorlar. Geçit açıldığı an gelecekler."

"Bir fikrin var mı?" Dedi Steve.

"Annem," dedi nefesini vererek. "Eğer onu kendi tarafınıza alırsanız, evreni bile önünüzde diz çöktürebilir. Onu bir şekilde ikna etmelisiniz. Yoksa sadece beni ve babamı olarak bu gezegeni ölüme terk edecek."

"Sağlam kadın," dedi Natasha omuz silkerek. Kendisine dönen sert bakışları umursamadı. Eğer Vega anlatılanlar gibiyse yaşayan bir efsaneden bahsediliyordu. Evrenin kendisinin önünde diz çökebileceği bir kadın. Ancak kendisi bile sonsuzluk taşlarının gücüne karşı koyamamıştı.

"Plan ne o zaman?" Dedi Clint.

"Annemin zincirlerinin anahtarı Chituari komutanında. Onu bulup, gerekirse cesedine işkence yaparak o anahtarı alacağız. Başka türlü güçlerini serbest bırakamayız."

"O zaman hazırlanın." Dedi Steve ayaklanarak. "Önce Vega'yı bulacak sonra ise bu istilayı bitireceğiz."

🌼

Tony Stark, plana sadık kalmalıydı. Ancak bir Stark'ın söz dinlediği nerede görülmüştür ki?

"Lütfen insanlığına başvurmayacağını söyle." Dedi Loki alayla. Güçlü bir sesi olduğu belliydi. Tony onunla yüz yüze hiç konuşmamıştı. Kendisine tanrı diyen bu adamların bağırarak konuşma nedenleri neydi açıkçası merak ediyordu.

"Aslında seni tehdit edecektim." Merdivenlerden inmeye başladığında Loki ona yaklaşmaya devam etti. Çağın en zeki adamı olarak bahsedilen bu adamı hafife almayacaktı.

"Zırhını çıkarman iyi olmamış."

"Evet. Baya yol yaptı ve sende de," dedi kendi alaylı ifadesiyle. "Kaderin parlak sopası var." Ona bir bakış attı. "İçki ister miydin?"

"Niyetin beni oyalamak mı?"

Tony, ciddi ama tehlikeli görüntüsünü kaybetmedi. "Hayır, hayır. Tehdit etmek. İstemiyor musun yani? Ben içeceğim."

Ona tahammül edemeyecekti. Pencereden dışarıda hâlâ güzel görünen dünyaya baktı öfkeyle. Her şey... Fazla güzeldi.

"Chituari geliyor. Hiçbir şey bunu değiştiremez. Neden korkmalıyım?"

"Yenilmezler'den." Dedi. Kadehini büyük bir sakinlikle doldurdu. Kulağındaki kulaklıktan hâlâ olumlu bir emir gelmemişti.

Loki, gerçekten de bunu anlayamadı. Tony, göz devirerek ona baktı. "Kendimize bu ismi verdik. Bir tür takım gibiyiz. Dünyanın en güçlü kahramanlarından oluşanları gibi bir şey."

"Evet. Tanıştım." Dedi pis bir sırıtışla.

"Evet." Diye onu taklit etti Tony. "Bir takım olabilmek için çok uğraştık. Hatta haklısın ama bir bakalım kimler varmış."

"Tony, ne yapıyorsun?" Dedi Natasha. Bu kısım kesinlikle planda yoktu.

Tony bilekliklerini tezgahın altından alabileceği kadar yaklaştı.

"Kardeşin, yarı tanrı. Süper asker, yaşayan efsane. Zaten efsanelerde yaşıyor. Nefes kesen, öfke kontrolü sorunları yaşayan bir adam. Bir çift usta katil. Ve sen, koca adam, onların hepsini kızdırmayı başardın."

Loki alayla güldü.

Ancak Tony onun gülmesine pek de müsaade etmeyecekti. "Ah, pardon. Listedeki en genç üyeyi az kalsın unutuyordum. Oğlun," dedi. Loki sert bir baş hareketiyle ona döndü. Bunu gerçekten söyleyip söylemediğini de kontrol ediyordu. İşte şimdi onu nasıl kızdıracağını iyi biliyordu. "Yarı tanrı yarı Jotun. Açıkçası sana hiç benzemiyor."

"Annesine benziyor." Diye mırıldandı Loki kendi kendine. Odağını kaybetmemeye çalıştı. "Plan da tam olarak buydu."

"Mantıklı bir plan değil. Geldiklerinde, ki gelecekler, senin için iyi olmayacak."

"Benim ordum var."

"Bizde de Hulk var."

"O yaratık kayıplara karışmadı mı?"

"Evet. Ama sen olayı anlamadın. Ortada taht falan yok. Bu noktada sen ne yaparsan yap, kazanmazsın. Şimdi belki ödün gelir ve belki de bizden güçlüdürlerdir ama sorumluluk senin. Çünkü dünyayı koruyamasak bile intikamını alırız."

Histerikçe güldü. Taht? Loki'nin bunu istediğini kim söylemişti ki? Asayı da alıp o gemiden kaçma amacı bu kadar basit değildi. Zihnini özgür bırakmaya çalıştığı gayet açıktı. Tıpkı dünyanın umurunda olmadığı gibi.

Vega'ya kavuşmak için tüm dünyanın yok oluşuna izin verirdi.

"O zaman sana bir soru," diyerek ona yaklaştı Loki. Yüzündeki histerik sırıtışı hâlâ koruyor ve etrafına inanılmaz bir güç yayıyordu. Birbirlerine sert bir öfkeyle baktılar. Asanın ucunu onun göğsüne değdirdi. "Tahtı istediğimi kim söyledi?"

Zihin taşının adamda işe yaramadığını fark edince kaşlarını çatıp tekrar denedi. Tony, umursamazca omuz silkti. "Performans sorunları. Bu dönemde her beş kişide-"

Onu boğazından yakalayıp kendine çekti. "Benim anladığınızı umuyorum. Taht umurumda bile değil." Dedi sertçe. "Tek istediğim, Vega'yı ve Arin'i alıp gitmek."

"O ka-kadar k-kolay değil."

Onu binadan atmadan önce güldü. "O kadar kolay."

🌼

*Aşk bir hançer. Ancak biri yara almadan bunu asla fark edemezsin.

𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐌𝐚𝐝𝐧𝐞𝐬𝐬 • 𝐋𝐨𝐤𝐢 𝐋𝐚𝐮𝐟𝐞𝐲𝐬𝐨𝐧 [1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin