CHAPTER CODE: M

447 36 5
                                    

Anılar, hayallere dönüşür; ulaşılmaz hale gelir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anılar, hayallere dönüşür; ulaşılmaz hale gelir.

Gittikçe daha derine batmaktan korkmak istemiyorum.

Nefesimi kesiyor bu.

Yumuşak kalplerimiz ve elektrik dolu ruhlarımız.

Kalp kalbe, göz göze.

Bu imkansız mı?

🌼

DAY 3: WELCOME TO THE HOME OF MEMORİES.

🌼

Loki, üçüncü güne gözlerini açmak istemedi. Yaşama olan isteğinin ağladığı ve kendisinin de bu gözyaşlarının altında ıslandığı bir görüntü çoktan zihnindeydi.

İlk gün yaşadığı her şeyi hatırladı. Köprüden düşüşünden itibaren her şey artık daha berraktı. Maja ile olan tanışmasını da hatırlamak zor olmadı.

İkinci günü ona ait değildi. İçinde yeşeren canlı tohumlar, yüzündeki güzel gülümseme ve çay sevgisi. Bunlar Loki'nin yapacağı şeyler değildi. Ama her zaman hayal ettiği şeylerdi. Burada, kısa bir anlığına da olsa yaşanması onu mutlu etmekten geri tutmadı.

Maja, ona sürekli olarak danslarını sorduğunda, zihni ona fısıltılar verdi. Sadece kendisinin duyabildiği özel seslenişler haricinde burası sessizdi. Sadece ikisi vardı. Ve çoğu zaman konuşmazlardı. Tanrılar aşkına, onunla ilk defa burada karşılaşmıştı!

"Seni normalde düşündüğümden daha fazla düşünüyorum bazen." Dedi adam. "Sen çok kibardın, bense bunu bilemeyecek kadar çok genç."

"Ama önemli olan tek şey bu."

"Ben ne yaptım?" Dedi yattığı yerde kıvranırken. Köprüden düşerken bile canı bu kadar acımadı.

"Kıvranmandan her zaman nefret ettim." Dedi Maja yanına çökerken. Elleri, sevdiği saçlarında gezindi. "Acıları dindirmek için kalbe ihtiyaç vardır."

Bir kalbin olduğunu düşünüyor, öyleyse kalk ve ona göster, Fesatlık Tanrısı.

Onları duydukça, aralarındaki farkları ayırt edebildi. Kendisine karşı acımasız ve yalnızca tek bir şekilde hitap eden şeyi Maja duyamıyor ve Loki de ondan nefret ediyordu. Burada hayatta kalmak için yapması gereken şey duygularını dinlemekti. Bir çiftin konuşmaları ise... Nasıl hissettirdiğine emin olamıyordu. Acı, özlem, keder, heyecan ve kaybediş...

"Beni hatırlıyor musun? Ya bu evi?" Dedi fısıldayarak. Kırıkça gülümsedi. "Neden?"

"Bu evin bir anlamı yok. Bariyerin içindeki güvenli ev sadece."

"Neden?"

"Kelimeleri tekrarlaman bir işe yaramayacak Maja." Dedi Loki bıkkınca. "İstediğin cevabı alman mümkün değil."

"Maja mı?" Diye mırıldandı şaşkınlıkla. Sonra hatırlamış gibi dudaklarını sessizce oynatarak kendine unutturmamaya çalıştı. "Maja,"

"Burası neresi?"

"Benim bahçeme düştün." Nefeslendi, maziye gülümsedi. "Rünler seni güçsüz kıldı. Benimle kaldın."

"Bu iki gün önceydi," dedi umutsuzca.

"Bu iki yıl önceydi, Loki." Dedi sakince. Adam, olduğu yerde kaskatı kesildi. Kalbinin atışını her yerde oldukça net bir şekilde hissediyordu artık. "Bahçeme düştün."

"Hayır. İki gün önceydi." Hatırladığı tarih yanlış falan değildi ona göre. Emindi. "İki gün önce geldim ve bugün de üçüncü gün."

"Burası da neresi?"

"İstersen, evimiz olabilir." Dedi. "Biz burada başladık."

İki gün önce, ona göre, Thor ve Odin ile Gökkuşağı Köprüsünde kavga etmiş ve aşağıya düşmüştü. Zihninde en belirgin olan şey buydu.

İhanetin acısını canlı bir şekilde hissediyordu.

Kimsesizliğin yarattığı o boşluğu hissediyordu.

Onu savunmasız bırakan rünlerin ve içinde pusan büyüsünün varlığını hissediyordu.

Tek hissedemediği, kendisiydi. Loki kim olduğunu hissedemiyordu.

"Eğer paylaştığımız bütün anılar birleşip bir kütüphane olsaydı, bu eve sığardı." Dedi. Parmaklarını hâlâ daha adamın saçlarında dolaştırıyordu. "Ama tüm evren bize yetmezdi."

O söyleyince etrafındaki kitaplara bakmak aklına geldi. Saçındaki elinden kurtulup hızla ayaklandı. Nasıl oluyor da böyle büyük detaylar gözüne batmıyordu?

Yeşil ve kırmızı ciltli kitapları raflardan topladı. Üst kısımlarda kalan albümleri indirmekte çekince duymadı. Etrafta hiç fotoğraf çerçevesi olmasa da gözleri onları da aramaktan geri durmadı.

Ortadaki sehpayı duvara sertçe savurdu. Kitapları ve albümleri dizdi. Her birinin üzerine kazınmış şekiller vardı. Bazıları birbirlerini tamamlıyor gibi gözüküyordu. Ayrıca neredeyse her kitapta parlak beyaz bir taş vardı. Bu şeyler Loki'de herhangi bir şey çağrıştırmak yerine başını ağrıyordu.

Kitapları karıştırdı. Bir hikayeyi anlatır şekilde yazılmış, araya yüzü olmayan tasvirler eklenmişti. Yedi kitapta da durum buydu. Albümler ise boştu. Hiçbir şey yoktu. Onların yok edildiğini düşündü Loki. Mantıklı olan tek seçenek buydu.

"Burası anılarla dolu bir ev Loki." Dedi Maja. "Ama sen yaşamasını bilmiyorsun."

"Seni unutmam."

"Sen de beni hatırlayacak mısın peki, benim seni unutmadığım gibi?"

Loki, yalan söylemişti.

Ve bu canını acıttı.

"Söz vermiştin oysaki. Çok aptalca." Dedi Maja. "Gökten düşmek hep böyle mi yapar seni?"

Zihnini kapalı tutmak sizi kurtarmayacak, Fesatlık Tanrısı.

Chituari bekletilmenin bedelini ağır ödetecek.

𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐌𝐚𝐝𝐧𝐞𝐬𝐬 • 𝐋𝐨𝐤𝐢 𝐋𝐚𝐮𝐟𝐞𝐲𝐬𝐨𝐧 [1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin