Bölüm -23- Şiir...

4.3K 538 102
                                    

Keyifli okumalar... 💫💫

İnsan hayatına yön verecek kararlar alır, uygular ve bu kararların sonuçlarıyla yüzleşirdi. İyi yahut kötü onlarca bilinmezliğe çıkabilecek kararlar... Peki insanın bir karar almasında neler etkili olurdu? Para, aile, eş, özgürlük, hayal, tutku...

Şimdi Savaş öylece karşısında durmuş cevabını beklerken Pınar bir karara varmalıydı. Evet derse bunun ciddi bir kabulleniş olacağını biliyordu. Öylesine, laf olsun diye sorulmuş bir soru değildi. Savaş cidden toplanıp gitmekten bahsediyordu. Bambaşka bir yere bambaşka insanların arasına... Yapabilir miydi? Mümkün müydü? Aklına onlarca olumlu ve olumsuz durum akın etmeye başlamıştı.

Aklı, paran yok diyordu. Bilmediğin insanlar arasında, tanımadığın sokaklarda nasıl yapacaksın sen diye bu fikre karşı çıkıyordu. İnsanlar, sokaklar sadece parasızlığını desteklemek için kullandığı araçlardı. Asıl sorun paraydı. Elinde avucunda doğru düzgün bir şey yokken başka bir yerde nasıl geçinecekti ki? Gençken kurulan hayaller gibiydi. Düşüncesi güzel fakat iş adım atmaya gelince elini ayağını bağlayacak onlarca şey vardı.

Kalbi ise bu fikre balıklamasına atlamak istiyordu. Savaş ile yeni bir hayata başlamak düşüncesi bile kalp ritmini değiştirmek için yeterliydi. Gezebilir, yeni yerler görebilir, en baştan temiz bir sayfayla başlayabilirdi. Okur, öğrenir, çalışırdı. Bunları yaparken de kendisini boğan bu köyden, bu insanlardan kilometrelerce uzakta olurdu. Hayatını gerçekten yaşardı. Onun acılarını taşıyan evinin duvarlarından, kendisine yaşamını dar eden insanların mezarlarından uzaklaşırdı. Mezarlar... Mezarlar ki ölülerin eviyken bile yaşayanlara yaşamı zulm edebilirdi.

"Hemen karar vermek zorunda değilsin. Seni herhangi bir şey için zorlamıyorum." Savaş'ın sesi Pınar'ı düştüğü derin kuyudan çekip çıkardı.

"Biliyorum, benim kafam karıştı. Bir yanım bu teklifin cazibesi karşısında büyülenmişken diğer yanım bunun imkânsızlığını haykırıp duruyor."

"Neden imkânsız olsun ki?"

Pınar, Savaş'ın sorusuna cevap vermeden önce bakışlarını ondan kaçırdı ve köşedeki tepsiye çay bardaklarını koymaya başladı. Sonra birkaç saat önceki konuşmalarını hatırladı. Kendisini Savaş'a açması gerektiğini düşündü.

"Ben daha yeni dikiş işine başladım. Henüz para da almadım, alsam bile bu hiçbir şeye yetmez ki. Evet, buradan gitmek istiyorum ama bunu parasız yapamam." Yanakları durumunu dillendirmenin verdiği utançla kızardığında kaçamak bakışlarla sessizce kendisine bakan Savaş'a baktı. Derin düşüncelere dalmış gibiydi. Birkaç dakika sonra hafif bir gülümsemeyle dalgınlığını üzerinden attığında Pınar şaşkınca ona bakıyordu.

"Zaman bırakalım. Sen bardakları götür ben çayı getiriyorum." Savaş'ın aniden konuyu değiştirmesi üzerine Pınar birkaç saniye tutukluk yaşasa da ona ayak uydurmakta gecikmedi. Eline aldığı tepsiyle mutfaktan çıktığında Savaş'ın arkasından baktığını görmedi.

Düşünceli bir şekilde çekmecedeki cips paketini alıp cipsi büyük bir tabağa boşalttı. Pınar evet deseydi buradan gitmek için hemen ayarlamaya başlayabilirdi ama onun yaşadığı tereddüttü görmüştü. Israr edip onu sonradan pişman edecek bir karar vermesini de istememişti. Ayrıca Pınar'ın kendisine göre haklı sebepleri vardı. Savaş ona seve seve bakardı ancak Pınar'ın bunu kabulleneceğini sanmıyordu. Kabullense bile kendisini her an borçlu gibi hissedeceğini de biliyordu. Bu durum günden güne ikisini de etkileyecekti. O yüzden en iyisi bir şeyleri zamana bırakmaktı. Savaş da bu süre boyunca aklındaki planı daha da sağlamlaştırıp uygulama aşamasına sokabilirdi.

BİR ADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin