Bölüm-15-Tanıdık...

6.4K 723 103
                                    

Keyifli Okumalar... ☁️☁️

"Gülleri sarı severim, toprağı ıslak.

Türküleri yanık, şiirleri hoyrat!

Havayı nemsiz, çayı demsiz...

Bir seni olduğun gibi,

Bir seni her şeye rağmen.

Bir seni, hâlâ... (Ümit Yaşar Oğuzcan)."

Pınar, işittiği mısraların şaşkınlığıyla Savaş'a bakarken Savaş aklından geçem mısraları sesli bir şekilde dile getirdiğini anladı. Kendisine karşı olan şaşkınlığını hızlıca üzerine atıp hâlâ ona bakan Pınar'a hafifçe gülümsedi.

"Şair güzel söylememiş mi? Birden aklıma geldi, seninle paylaşmak istedim."

"Evet, güzel söylemiş. Ben ilk defa duydum."

"Beğenmene sevindim. Ölçü işi bitti mi?"

"Evet, bitirdim. Bundan sonrası tamamen bende."

"Eminim ortaya güzel bir şey çıkaracaksındır."

"Umarım. Senin işin varsa ben seni daha fazla tutmak istemem."

"Beni evden mi kovuyorsun?"

"Hayır, tabii ki. Sadece işin varsa diye söyledim."

"İşim yok. İznin olursa bir bardak daha çay içeceğim." Savaş, Pınar'ın bardağını almasına izin vermeden kendi bardağını alarak mutfağa gitti.

Bardağı tezgâhın üstüne bıraktıktan sonra ellerini tezgâha koyarak başını önüne doğru eğdi. Ne yapıyordu? İçinden kendi kendisine dillendirdiği sorusu cevapsız kalmaktan öteye gidememişti. Ne yaptığını bilmiyordu ancak bu şekilde devam ederse Pınar'ın kendisinden uzaklaşacağını biliyordu. En son istediği şey de Pınar'dan uzaklaşmaktı.

"Savaş, iyi misin?" İşittiği soru üzerine önüne eğdiği başını kaldırarak mutfağın girişinde duran Pınar'a baktı.

"İyiyim."

"Başın mı ağrıyor?"

"Yok iyiyim, sana da çay doldurayım mı?"

"Olur."

Savaş bir şey söylemeden hem kendi bardağına hem de Pınar'ın bardağına sessizce çay doldurdu. Bardağı Pınar'a geri uzatırken sabahtan beri sormak istediği soruyu hatırladı.

"Bu akşam düğün varmış gidecek misin?"

"Düğün mü? Haberim yoktu."

"Şimdi olmuş oldu, peki gitmeyi düşünüyor musun? Beraber gideriz."

"Bence benim gitmem pek uygun olmaz. Hem beni davet etmediler hem de insanlar beni pek aralarında görünce memnun olmuyor." Pınar, yüzündeki hafif bir gülümsemeyle konuşsa da Savaş artık onu daha iyi tanıyordu. Canının acıdığını bilecek kadar iyi...

"Sen bir adım atarsan belki onlar da sana doğru adım atarlar."

"İstemiyorum."

"İstemediğine emin misin?" Savaş'ın sakince sorsa da Pınar bu soru karşısında kendisini oldukça huzursuz hissetmişti. Kaşları çatılırken elinde olmadan bir adım geri çekildi.

"Bir adım atmak mı? Ben mi? Sen ne biliyorsun ki? Hiçbir şey."

"Bana bir şey anlatmazsan benden bir şey bilmemi de bekleyemezsin, Pınar."

"Köydekilerin düşüncelerine inanmışsın belli. Onlara benim adım atmamı söylüyorsun, sanki ben hiç adım atmamışım gibi."

"Geçmişi bırak. Şuan için yeni şeyler yapmayı dene. Burası senin köyün ve sonsuza kadar bu insanlarla iletişim kurmadan yaşayamazsın."

BİR ADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin