GÜL GÜZELİ / texting

2.8

İyi okumalar.

5 Ekim 2022

Haktan'dan :

Belki de yanlıştı, doğrularım.

Kime göre yanlıştı veya kime göre doğruydu ?

Bir şeyin yanlış olduğunu nasıl anlardık ?

Herkese yanlış gelen kavram bana göre neden doğru geliyordu ?

Evrenin bir oyunu muydu yoksa kalbimin mi ?

Bilebilir miydi insan yanlışı ?

Seçebilir miydi kendi doğrusunu ?

Binlerce soru sorup hepsine gerçek bir yanıt verebilir miydi ?

Sanmam ki bu düzen değişir.

Şimdi de öyleydi.

Düzen değişmedi, değişseydi sever miydim imkansızı ?

Boş boş bakıyordum etrafımda olanlara.

Ruhum çekilmiş gibi.

Serra ile olan sahnemi güç bela çekerek kendimi yere atmıştım.

Açık alandaydım. Nefes almamı zorlaştıracak hiçbir şey yoktu.

Yine de olmuyordu.

Onu sevmek benim değil, kalbimin tercihiydi ama acı çeken tüm bedenimdi.

Niye nefes alamadığımı anlatabilmişimdir umarım.

Serra'nın Özgür ile gülerek sohbet etmesini izliyordum.

Benim yanımda gülmüyordu.

O gülmüyordu, ben ölüyordum.

Yutkunarak dolan gözlerimi kapatmıştım, sırtımı ağaca yaslayıp kendimi teselli etmeye çalıştım.

Yanımda oluşan hareketlilik gözlerimi aralamama neden oldu.

Can Bartu benim gibi yere oturmuş, benim bıraktığım kadarıyla ağaca yaslanmıştı.

Cebinden sigara paketini çıkarıp bana uzattığında reddedebileceğim bir teklif değildi.

Önce benim ardından da kendinin sigarasını yakarak etrafı dumanla kaplamamıza yol açmıştı.

Sigarasını içine çekip üfledi.

Sessizliği bölerek konuşmaya başladı.

"Fuzuli'ye günün birinde bir adam sormuş. 'Sizce sevmek mi yoksa sevilmek mi ?' diye. Fuzuli de adama dönmüş, buruk bir tebessüm etmiş. 'Sevmek' demiş. Ardından da eklemiş:'Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın. ' Yani Haktan'ım sevenler için hep bir şüphe vardır. "

"Benim şüphe edeceğim bir sevgi yok Bartu."

"Nereye kadar Haktan ?"

Sigaramı bitirip söndürdüğümde ayağa kalkarak toparlandım.

"Kalp ağrım beni öldürecek boyuta gelene kadar."

Bartu'ya elimi uzatarak kendime doğru çektim ve onun da ayaklanmasını sağladım. Birlikte karavana geçtiğimizde Ecem İle Miraç hariç herkes karavandaydı.

Serra'nın yanı boştu ama gitmemiştim. Onun yerine ona en uzak köşeyi, Ulvi'nin yanını, seçmiştim.

"Haktan, çekimin bitti mi senin ?"