16 • O Zaman Ben Kapatayım Bay Stark? (IV)

661 57 56
                                    

"On beşinci kez hayır."

"Lütfen Bay Strange. Peter'ın hayatı buna bağlı olabilir."

"Dahi, milyarder, zampara ve bağışsever birinin yaptığı hatalar yüzünden evrenlerin dengesini bozacak değilim."

"Bu evrenlerin dengesini bozmaz ki. Sadece kan isteyeceğiz."

"Bence bu konuda sen hiç yorum yapma, Wanda. Sende herhangi bir evrende ailesi veya kendisi için tüm evrenleri mahvedecek potansiyelin var olduğuna inanıyorum."

Wanda bıkkınlıkla göz devirdi ve konuşmayı kesti. Herkes ona deli muamelesi yapıyordu ve bu çok canını sıkıyordu. Oysaki o birkaç hata dışında bir şey yapmamıştı ki. Tamam kabul, Wanda birçok kez kendini, dünyayı ve Yenilmezler'i zor duruma soktu lakin hepsinde de bir şekilde hatasını telafi etmişti. Kendi gücünü kullanmak ve kontrol etmek hala çok zordu onun için. Sırf bu yüzden üstüne gelmeleri çok kırıyordu kalbini. Etrafında Pietro'nun kollarını hissettiğinde ona sarılmasına izin verdi. Böylece her şeyi unutmaya çalıştı.

Harley ise diretmeye devam ediyordu. Eh, kim onun fikrinin tamamen saçma olduğunu söyleyebilir ki? Ki biraz karamsar bakarsanız olaya, şu an Peter ölüyor.

"Lütfen Bay Strange, birkaç damla kandan kimseye zarar gelmez. Lütfen, bakın bu yaptığınız onun ölümüne sebep bile olabil-"

"Ha, Para Babası'nın yaptığı olmuyor da benim evrenlerin sağlığı için en doğru kararı almam mı oluyor? Bu mudur yani?"

Stephen artık sinirlerine hakim olamayarak sesini yükseltmeye başladı. Yenilmezler'de onun sesini yükselttiğini gören neredeyse çok az kişi vardı. Eh, genelde gıcık gıcık konuşurdu ama hiç bağırmazdı. Özelikle de daha çocuk olarak sayabileceğimiz birine...

"Stephen,"

Steve durumu eline almak istedi. Harley kendisine bağırıldığı için korkmuştu biraz. Oysaki Tony çoktan ayaklanmıştı ama onun şu anki -ne zihinsel açıdan ne de fiziksel açıdan- durumunu göz önünde barındırırsak... Sanırım patron şu an Steve'di.

Steve, Tony'e durması için ayağa kalkıp göğsüne elini koydu. "O iş bende." der gibi havalı bir şekilde göz kırptı.

"çocuk zor durumda. Ona kan verecek kimse yok."

"Bir kişinin ölmesi mi iki evrenin çökmesi mi, diyeceğim siz yine evrenin çökmesi dersiniz."

Steve tam söze girecekken Stephen sesli bir çekilde iç geçirdi. Derin bir nefes aldı. Yaptığı havalı bir el hareketiyle odanın içerisindeki tüm ampülleri patlattı. Hatta Sam'in açık kalmış olan kanatlarını bile kapattı. Sam ona şaşkınca bakmaya başladı.

"Dikkatimi dağıtıyordu."

Daha sonra gözlerini kapattı. Ellerini şekilde şekle sokmaya başladı. İki avcunun arasında kozmotik bir küre oluşturdu. Küre her geçen saniyede daha da büyüyordu. Küreden sesler geliyor, Stephen yavaşça havalanıyordu. Dudaklarını sürekli oynatıyor, fısır fısır bir şeyler fısıldıyordu. Küre belli bir boyuta ulaşınca Stephen onu eliyle karşısına sertçe itti. Kürenin ışığı odayı doldurmaya başladı.

"Yaptığınız şeyin ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmiyorsunuz. Sonuçlarına siz katlanırsınız. Uyarmadı demeyin."

Harley ağız dolusu gülmeye başladı, küreye bir tık yakın olduğu için kürenin enerjisi gözlerini yakmıştı. Wanda ise hayretle olanları izliyordu. Gerçekten de evrenler arası bir kapı açmak mümkün müydü? O boyutlar arası yolculuk yaparlar diye düşünmüştü. Sahi, neden daha kolay olanı yapmamıştı ki? Evrenler arası portal açmak o kadar zor bir şeydir ki, ilk ulu büyücü Agamotto haricinde kayda değer bir çalışma gösteren hiç olmamıştı. İşte Stephen bu yüzden ulu büyücü olmayı hak ediyordu ama zaman taşına olanlardan sonra... yorumu size bırakıyorum.

This Is Him Trying ||Irondad AU||Where stories live. Discover now