13 • Yaptığımız Yanlışlar Yaralarımızı Örtmüyor Peter (I)

627 72 50
                                    

"Sen hayatımda gördüğüm en aptal kişisin Peter!"

Yere bakıyordum, sadece yere. Neye baktığımın önemi yoktu. Ona asla bakamazdım şu an. Bunu yapacak yüzüm yoktu. O ise burnundan soluyordu.

"Neden sadece bir kez olsun beni dinlemiyorsun ki? Bu hayatta niye kimse beni dinlemiyor? Orada yapman gereken tek şey durup insanları çıkarmaktı, tıpkı söylediğim gibi. Ama sen ne yaptın? İŞLERİ TEK BAŞINA HALLETMEYE ÇALIŞTIN?"

Ben sadece... yaparım sanmıştım.

"Olan onca şeyden sonra seni süper kahraman olarak düşünmek çok saçmaydı. Hani bana diyorsunuz ya karar vermekte çok kötüsün diye, evet verdiğim en kötü karar da sana örümcekçilik için izin vermekti!"

Hayır, hayır, hayır ağlama. Şşş sakin ol Peter. Şu an ağlayamazsın.

"BUGÜN SENİN YÜZÜNDEN BİR KİŞİ ÖLDÜ FARKINDA MISIN? ONCA KİŞİ YARALANDI! BİR KİŞİ ÖLDÜ. ANLIYOR MUSUN DURUMUN CİDDİYETİNİ?"

Tanrı'm neden görüşüm bulanıklaşıyor. Bu burnumdaki can sıkıcı sızı da ne?

"Ama yo yo, belliydi. Böyle olacağı belliydi. Tanrı'm senin cidden bir süper kahraman olacağına nasıl inandım ben anlamıyorum ki. Bir ergenden dünyayı korumasını nasıl isteyebilirim?"

Boğazım çok acıyor. Ah, bu yumru dediğiniz şey mi? Yutkunabildiğimi sanmıyorum.

"Her şeyi batırdın Peter. Özellikle de birinin hayatını."

Artık daha fazla dayanamadım. İçimdeki tüm suyun gözlerimden akmasına izin verdim. Tabii ki de o evde kalacak değildim. Ağlayacağımı hissettiğim gibi çıktım evden. Nereye gittiğimi bilmeden ağ sallıyordum bir yerlere. Hıçkırıklarıma ve durmadan nefes almama engel olamıyordum. Bağırarak ağlamak istiyordum. Aldığık nefes iyice yetersiz gelmeye başlayınca başım döndü.

Ama durmadım. Ağ sallamaya devam ediyordum. Deli gibi ağ atıyordum. Maskemi ağzıma kadar açtım ama sanki yine de nefes alamıyordum.

Ben bir süper kahraman değilim. Ne süperim, ne de kahraman. Hiçbiri, hiçbiri ama hiçbiri değilim. Ben sadece insanlara zarar vermekten başka hiçbir işe yaramayan biriyim.

Tony haklıydı. Ben sadece vücudumdaki olağanüstülükler yüzünden kendimi bir şey sananın tekiyim. Ben mi dünyayı kurtacaktım? Yapmayın, ben edebiyat sınavını bile geçemeyen biriyim.

Düşüncelerime engel olamıyordum. Hayatımda sürekli birilerini kaybediyordum. Ailem, amcam, halam, kız arkadaşım ve diğer onlarca masum insan... Hepsi benim yüzümden, benim yüzümden öldü. Bu dünyada en çok nefret ettiğim biri varsa o da kendim, Örümcek Adam.

Ne yani duvara tırmanabiliyorum diye mi birilerini kurtarabileceğim. Gerçekten bu mu?

Ben hayatımda sadece bir kez olsun gerçekten sevilmek istedim dostlarım. Annemden babamdan alamadığım sevgiyi amcamlardan istedim. Aldım almasına ama her şeyi mahveden yine bendim. Tam aşk konusunda yüzüm gülecekti, onu da berbat ettim.

Sahi, ben olmasam bu dünya sanki daha huzurlu olurdu ha? En azından Ben Amca... May Hala... Gwen...

Ben kimden sevgi kırıntısı aldıysam, hayat ayırdı onu benden. İşte bu yüzden istemiyorum birilerine ait olmak, onları sevmek. Sevmesin kimse beni, hayatımın faturası onlara kesiliyor sonra. Çok ciddiyim. Neden bana olmuyor da onlara oluyor? O gün kaçırılan neden ben olmadım, neden hırsız beni vurmadı, neden o kuleden kurtulamayan ben olmadım, neden o yangında ölen ben olmadım, o uçurumdan düşen, o binadan düşen, o suda boğulan... Neden, neden?... Tanrı'm artık dayanamıyorum. Taşıyacak gücüm kalmadı.

Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim... Bu hayatta kimseye gram faydam dokunmadığı, aksine her şeyin içine ettiğim için özür dilerim. Belki de her şeyin sorumlusu bendim. Her şey benim yüzümden oldu. Ben aslında... ben... gerçekten de Daily Bugle'ın bahsettiği kişi miyim?

... ve o an Peter'ın, bileğinden ağ çıkmadığını fark etmesi çok uzun sürdü. Ne ona bunu haber veren bir hissi, ne de çarpıp maskesi yırtılarak sektiği duvara yapışmasını sağlayan özellikleri...

Peter başı dönerek düşüyordu. Çok yükseğe çıkmıştı ve şimdi de düşüyordu. İlk başta refleks olarak tutunmaya çalışmıştı bir yerlere ama daha sonra... aklına Gwen geldi. O da mı böyle düşmüştü?

Hızla düşüyordu, çok yüksek bir hızla düşüyordu. İçine son nefesini bile çekememişti. Gözünün önünden kayıyordu tüm New York. Çocukluğunun geçtiği bu koca şehir, onu bir kez olsun kucaklamamıştı. Peki ya şimdi? Şimdi ise dört bir koldan onu tutmaya çalışıyordu.

Belki de Gwen'in öldüğü gün düşen o olmadı ama sanırım sıra artık Peter'a da gelmişti.

Çakıldı.

Denize attığınız taşlar gibi yere sertçe çakıldı. Çakıldığı yerin etrafında Daily Bugle'ın suçlayıcı posterlerinin olması size ironik mi gelir bilmem ama belki o buna gülerdi.

Ama o düşmeden önce de son kez, tek bir şey diyebilmişti: "Sonunda, her şey sona eriyor."

Hızla etrafına yayılan kan, adeta bir göl sanatı oluştururken düşmeden önce kendisini korumak için ellerini siper bile edememişti. Çünkü ilk defa gerçekten dilemişti:

Peter Parker ölmeyi dilemişti.

İstediğinin bu kadar hızlı kabul olacağını bilse, belki de edebiyattan geçmeyi dilerdi.

Ya da kaybettiği yıldızlarının, galaksisine geri dönmesini.

Ya da Tony'nin onu daha erken bulmasını.

(...)

This Is Him Trying ||Irondad AU||Место, где живут истории. Откройте их для себя