34

6.3K 289 92
                                    

Sınır dolmayınca attım gitti. Bir bölümü birkaç kere okuduğunuz iyimser düşüncesiyle 25 oy/50 yoruma düşürüyorum...

                                 &

"Asu! Sen arkadaşına ders çalışmaya gitmiştin. Arayıp 'Ders çalışmaya başladık abi' dedin." Bir süre ses gelmedi. "Peki sen! Şehir dışına çıktığını ve hastaneye gelemeyeceğini söyledin. Neler dönüyor lan burada!"
Emre'nin daha önce sesinin bu kadar yükseldiğini hiç duymadım.

Emre'nin yüksek çıkan sesiyle titreyip elim yanmış gibi kapının kulpundan elimi çektim. Her şey bir anda gelişti. Daha onları tam dinleyemeden oturup ne yapacağımızı kararlaştırmadan Emre geldi. Emre'nin gelmesine o kadar ihtimal vermiyordum ki şaşkınlığımdan yararlanıp kardeşi ve arkadaşını gördü. Yan yana...

Acaba ne pozisyonda gördü? Topu buradan çıkarabilir miydik? Peki en önemlisi bu uydurdukları yalanlar ne kadar da amatörceydi. Oturduğunuz dairenin karşısında iş çevirdiniz bari yakalanma ihtimalini göz önünde bulundurarak yalan söylemeliydiniz. Değil miydi? Bu olayı bir atlatıp saf aşıklara ders vermek gerekliydi. Asu'nun hep abilerine yakalanmasına hiç şaşmamak gerekirdi.

Koridor boyunca aklımdan geçen tilkilerin kuyrukları birbirine değmedi. Bu tilkiler kafamda koştururken Asu'nun sesi de kafamda yankılandı.

"Sadece biraz zamana ihtiyacımız var. Sonra biz anlatacağız. Sadece zaman..."

"Sadece zaman..." Kısmı eko bile yaptı.

İçeri girer girmez ne yapacağını bilemez iki çift ve kızgın boğa gibi en ufak bir hareket bekleyen Emre'yle karşılaştım.

Huzursuz bir şekilde gülümseyerek saçlarımı önüme doğru aldım.

Emre, beni görünce çatılı olan kaşları düzeldi ve dudaklarında hakim olmaya çalışsa da ufak bir kıvrılma oluştu. Onun yanına doğru ilerlerken önce yavaş ve nazik bir hareketle dirseğimi kavradı. Sonraysa tahrik eden bir yavaşlıkla bileğime indi. Sonraysa bileğimden tutup vücutlarımızı yan yana gelecek şekilde birleştirdi.

Serkan ve Asu tarafına bakmadım. Şu an kendi kalp atışlarımla mücadele ediyordum.

Vücudum onun sıcaklığıyla ve dokunuşuyla mayışırken tam aksine içimde onu isteyen taraf uyanıyordu. Onun yanında en son geçirdiğim tutku dolu dakikalar zihnimle birlikte bütün hücrelerimi ele geçirirken tek yapabildiğim onu isteyen tarafıma teslim olmaktı. Ona biraz sokuldum. Dudakları saçlarımı yavaşça severken nefesimi tuttum. Zihnimde birlikte geçirdiğimiz dakikaların izleri parça parça yansıdı ve bu ölümden hemen önce hayatımızın film şeridi gibi akmasını hatırlattı. Ölmeden önce son isteğimi yerine getirip ona daha fazla sokuldum.

Sadece başını ayırdı ve yüzümde bir cevap arar gibi bana baktı. "Mine burada neler oluyor?" Ve devam etti. "Düşündüğüm şey mi?" Ses tonu, hâli ve hareketleri söylediğimi onaylamamam için yalvarır gibiydi.

Asu ve Serkan yalan söylediği su götürmez bir şekilde ortadaydı. Emre'nin, bu ikilinin bir şeyler çevirdiğini anlamak için o zekasının kırıntılarını bile kullanmaya ihtiyacı yoktu.

Ben ondan bir santimetre bile uzaklaşamadığım için yapmam gerektiğine inandığım şeyi yaptım. Asu'ya zaman kazandırdım. Kalbimin cezasını kestim. Bir travmanın, değişmesinde etkili olduğu kişiliğimi sahiplendim. Emre'ye güvenemedim ve az önce aklıma gelen onu kendimden uzaklaştıracak plana sadık kaldım.

Emre'nin gözlerinin içine baktım. "Hayır Emre, değil." İstediği ama beklemediği bir şey olduğu için tepkisiz kaldı. "Serkan'la ben sevgiliyim." Güç almak ister gibi bir nefes aldım ve arayı uzatmadan soğuk kanlılıkla devam ettim. "Sizle konuşmadan önce Asu'ya anlatmak istedim. Asu, Serkan'ın geçmiş ilişkilerinden dolayı onu da dinlemek ve denemek istedi. Sizle daha konuşmaya hazır olmadığımdan dolayı yalan söylemişler."

Ağzımdan birden dökülen sözler karşısında Emre bileğimi bıraktı ve yakınında bulunan koltuğa oturdu. O söylediklerimden sonra iç hesaplaşmasını yaparken bense bir tiran gibi kalbimi zorla susturdum.

Kalbimi susturmak benim lanetim olacaktım.

Emre'nin kaşları çatıldı ve bana değil Serkan'a baktı. "Ne!" Ses tonu yüksek değildi ama öfkesini ele veriyordu.

Serkan'a ve Asu'ya koltuğa oturmalarını işaret ettim. Ben de Serkan'ın yanına oturdum. Serkan'ın kolunun üstüne elimi koydum. Dokunduğum kumaştan mı bilmem elim üşüdü. Emre'nin bakışları da elime yöneldi.

Serkan önce Asu'nun şaşkın ifadesine baktı sonra ona ait olduğundan şüphe duyduğum bir ses tonuyla konuştu.

"Evet çok yeni bir şey. Sana da söyleyecektim ama biraz zamana ihtiyacımız olduğunu düşündük."

Emre yerinden ani bir şekilde kalktı ve Serkan'ın yakasından tuttu. "Aşık olman da yeni bir şey mi ulan? Şimdiye kadar ona aşık olduğunu neden söylemedin?"

Sözü biter bitmez Serkan da yerinden kalkınca Emre'nin çok sıkı tutmadığı eli yakasından düştü. "Sen aşık olduğunu hiç söyledin mi?" İkisinin arasında kendilerinin anladığı sessiz birkaç diyalog geçti. Emre sonunda bir şey demeden kapıdan çıktı.

Ellerimi başımın yanında tutup halıyı incelemeye başladım. Bir el omzumda hissettim ve başımı kaldırdım. Asu sımsıkı sarıldı bana.

"Hep benim salaklığım yüzünden. Aşık oldum ve saçma yalanlar uydurdum. Abimi görünce de dilim tutuldu." Yüzümü dikkatli inceliyordu; bense boş bakışlarla ona bakıyordum. "Başka yalan bulamaz mıydık? Keşke gerçeği söyleseydin güzelim ya daha çok üzüldü." Sonra gülümsedi. "Şimdi abimin yanına gidip 'Aslında Serkan benim sevgilim.' desem sevinçten boynuma atlar." Başımı iki yana salladım.

"Zamana ihtiyacınız vardı. Başka ne söylesem bir kere şüphelendiğinden rahat bırakmazdı."

Serkan kravatını gevşetti. "Senin söylediklerinle adam yıkılmamış gibi bir de ben çıkıştım." Suratını buruşturdu. "Birkaç yumruk da bu yüzden yiyeceğim." Asu'ya döndü. "Asu gidip düzgünce konuşalım. Yalanlarla yapmak istediğimizden daha da uzaklaşıyoruz. Duygularımızda ciddi olduğumuzu söylemek istiyoruz ama çocukça yalanlar söylüyoruz."

Asu ayağa kalkıp Serkan'ın elini tuttu. "Haklısın aşkım; gidip konuşalım."

İkisini de omuzlarından ittirip kanepeye düşmelerini sağladım. "Salak mısınız acaba? Madem söyleyecektiniz o halde neden yalan söyledim ben." Kapıyı gösterdim. "Gidip söyleyin! İkinizin ağzına sıçtıktan sonra gelip benim de ağzıma sıçsın."

Serkan düştüğü yerden Asu'nun kulağına eğildi. "Bu kızın..." Sözde kısık sesle devam etti. "Ağzı bu kadar bozuk muydu?"

Asu'ya kaşlarım çatılı bir şekilde döndüm. "Sonra ikiniz ayrılırsanız. Başına gelecekleri, seni ister istemez kısıtlayacaklarını ve abinlerin bir arkadaş kaybedeceğini de unutma." Serkan'a döndüm. "Tabii bu gereksiz de arkadaşlarını kaybedecek." Ellerimi belime koydum. "Asu, Serkan'a güvenmem için zamana ihtiyacın olduğunu söylüyordun. Al işte zaman... Emin olunca gider konuşursunuz; olmayacağını anlarsanız konuşarak sessizce yollarını ayırırsınız."

Serkan'a doğru, gözlerimi büyüttüm ve işaret parmağımı kaldırdım. "Bu süre zarfında yakınlaşmak yok!" Bir süre sessizlikten sonra Serkan kafasını pencereye doğru uzatıp dışarıda çok ilgi çekici bir şey görmüş gibi incelemeye başladı.

Asu, gözleri dolu dolu bana döndü. "Peki abimle sana ne olacak? Görmemiş olamazsın Mine. Sana nasıl aşkla bakıyordu. Söylediklerinden sonra yıkıldı."

Asu'nun dökülen gözyaşlarından bazılarını sildim. "Üzülme; zaten bizden olmazdı."

Bölüm sonu çekiştirmesi?

15.11.2022
Devam edecek...



SALÇALI EKMEK (Texting)Where stories live. Discover now