10

8.2K 326 18
                                    

                                 &    Doğum günü mekanına girdiğimizde henüz okuldan kimse yoktu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


                                 &
   
Doğum günü mekanına girdiğimizde henüz okuldan kimse yoktu.

"Bana bunu giydirdiğine inanamıyorum Mine." Emre elini kafasına uzatarak birkaç kere dokundu.

Masamızı göstererek konuştum. "Kimse bunu giymiş olacağını düşünmeyeceği için senin olduğunu asla tahmin edemezler." Saçlarının bakımına çok düşkün bir adet Emre asla ve asla bere takmazdı. Her erkek, bere takan erkek olabilirdi ama Emre hariçti.

Masamızı imalı bakışlarla inceleyen Emre'yi ben de anlamaya çalışarak bakıyordum. "Benimle yiyişmek için buraya getirdin değil mi?"

İşte olan olmuş tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Kendi kendimi öldürecektim. Üzerine pek düşünmediğim konu gerçekleşiyordu. Eskiden Emre'ye "Sen, beni öldüreceksin!" derken mübalağa yapmıyordum; beni öldürecekti. Benimle el ele verip beni öldürecekti. Tükürüğümden ve ondan nefret ediyordum. Hayır! Kendimin her şeyini seviyordum. Sadece Emre'den nefret ediyordum.

Emre masadaki suyu bana uzattı ve ben suyu içtim. "Geri zekalı bakıyorum da her konuda teorik bilgin var. Teoride kalsın lütfen!"

Gayet ciddi ciddi cevap veriyordu bir de utanmadan. "Yok yok sen kafaya koymuşsun teorik olmaktan çıkacak."
Masanın üstündeki diğer şişeyi kafasına attım. Gözlerini kapatıp kafasını tuttu. Yüzünü buruşturdu; sanki gülle atmıştım.

Sonunda masaya yerleştiğimizde bir süre etrafa bakındım. Canlı müzik başlamış ışıklar iyice azalmıştı.

"Saçını gerçekten boyatmadın değil mi? Zaten iki kat boya çekmişsin suratına seni tanımaları imkansızdı. "Bir tutamı dışarı çıkmış olan saçımı parmaklarına doladı. Ben de bakışlarımı doladığı parmağına diktim.

Kafamı Emre'ye doğru çevirdiğim de ancak konuşabildim. "Tabii ki boyamadım. Çıkıyor bunlar." Saçlarımın aralarına yeşil postiş takmıştım ve saçlarım önümde yüzümün büyük bölümünü kapatıyordu. "Geldiler geldiler. Doğal davranalım."

Emre'nin taraftan gülme sesi gelince kaşlarımı çatıp ona döndüm. Sahneye yakın ve çaprazımızda oturdukları için tam arkamı dönmüş oldum. "Mine onlara bakmayı kesersen zaten seni fark etmezler. Dediğin gibi doğal davran." Bizden biraz uzakta oturdukları için gözlerimi kısarak tekrar baktım.

"Benimle uğraşma!" Diye söylendim.

Bir kısmı gelmişti. Eren, sınıf arkadaşlarımıza Pelin'i tanıştırıyordu. Yine tatlı tatlı gülümseyip herkesle konuşuyordu. Eren ile konuşmayı da ihmal etmiyordu. Acaba sonunda best kankam aradığı aşkı bulmuş muydu? Buna çok üzülecek birini ne yazık ki tanıyordum.

Emre bana yaklaşıp "Çok tatlı bir kız, hiç kötü bir hareketini görmedim. Sınıftaki yakışıklı erkeklere tekrar dönüp bakmadı bile. Diğerlerine kısa cevaplar veriyor ne konuşuyorlarsa Eren ile konuşuyor sürekli."

"Sonuçta en çok onu tanıdığından olabilir."

"Olabilir Mine ama ben bu ilişkide Pelin'le ilgili bir sıkıntı göremiyorum. Bence sonunda ikizim aradığı mutluluğu buldu." Çok net konuştu.

Emre'ye iyice dönüp gözlerine baktım. "Öyle mi dersin?" Dudaklarımı büktüm. Hem mutlu oldum hem de üzüldüm. Buruktum.

"Öyle diyeceğim ama söylediğim gibi Pelin'den yana bir sıkıntım yok. İlişkileri, ne bileyim. Adlandıramadım. Galiba yeni olduklarından belki de çekiniyorlar hâlâ birbirinden."

Emre'nin söyledikleri ile başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. "Ben lavaboya gideyim. Pelin'in arkadaşları da var; belki oraya gelirler bir şeyler öğrenirim."

Eren'in olduğu masaya baktım. Kimsenin bu tarafa baktığı yoktu. Lavaboya girdiğimde yüzümü yıkamak istesem bile yıkayamadım. Bu boyaların aktığını görmeye Türk milleti hazır değildi. Saçımı bileğimdeki toka ile topladım.

Kapıda sesler duyunca tuvaletlerden birine girdim. Kapağını kapatıp üstüne oturdum.

"Eren'in geleceğini duyunca Emre de gelir diye düşünmüştüm." Emre'ye yürüyüp duran Kübra'nın sesiydi. Bu ince sesi tanımamam mümkün değildi.

"Şu planı yapacağına emin misin Kübra? Ya rezil olursan." Konuşan kuyruğu Yağmur olmalıydı.

"Sen abinin telefonundan mesaj at basket maçına çağır. Gerisi bende..."

"Emin misin? O şekilde yakalanırsanız okuldan atılabilirsiniz."

Sadece seslerinin duyuyordum. Yağmur heyecanlı daha doğrusu korkmuş bir şekilde konuşurken Kübra kendinden emin ve rahat konuşuyordu.

"Yağmur o saatte okulda kimse olmaz. Giyinme odasına abinin geç kalacağını söylemeye gideceğim sadece." Sesinin tonunu düşürdü. Dinlediklerimin tek bir kelimesini kaçırmamak için kapının dibine kadar gelip kulağımı dayadım. "Emre sonuçta erkek kucağına oturup bacaklarımı açtığımda ne kadar dayanabilir." Duyduklarımla dengemi kaybederek tuvalete oturduğumda büyük bir ses çıktı.

"Of popişim..." Sessizce mırıldandım. Acımı içime gömmek gibi âdetim yoktu. Bu defa mecbur kalıp içime gömdüm. Elimi ağzıma alıp acısı geçsin diye bekledim.

Ahh Eren'in gerçek aşkı bulduğundan emin olmak için kendimden çok ödün veriyordum.

"O ses neydi Kübra?"

"Bilmem biri tuvalete düştü galiba." Birlikte gülmeye başladılar ben popişimle ilgilenirken. Zavallıcık fena yaralanmıştı. Sızlıyordu.

"Eltimi pek sevmedim Yağmur. Bence gidici zaten biliyor musun?"

Ne saçmalıyordu bunlar. Kafamı çevirip tuvaletin kapağına baktım; içine çökmüştü. Buradan sessizce sıvışmam gerekiyordu. Acaba kapağını pencereden dışarı mı atsaydım. Sonuçta klozet kapağı yoksa ceza da yoktu.

Ne saçmalıyordum. "Annem poponla dinleme" derken haklıydı galiba. Kafamı vurmuş kadar olmuştum yoksa kulak mı demeliydim?

Kesin kafa, sorun büyüktü.

"Nasıl gidici?" Yağmur, asıl merak ettiğim soruyu sorarken dikkat kesildim.

"Eski sevgilisi bizim okula geliyormuş ve yakışıklıymış. Bence onu kıskandırmak için çıktı Eren'le."

On dakika kadar dedikodu yapıp sonunda çıktılar. Ben de hâlâ acıyan popişimle eğri büğrü dışarı çıktım. Masamıza doğru ilerledim. Emre bana şaşkınlıkla baktı.

"Neyin var Mine?"

"Ufacık bir kaza..." Bakışlarımla popişimi işaret ettim. "Kıymetlim az biraz zarar gördü."

"Eve götüreyim seni?" Ayağa kalkarken kolundan tuttum.

"Önemli bir şey yok. Bir şeyler duydum; konuşmalıyız."

Yavaşça yerine otururken bakışları başka yerdeydi.

"Galiba dikkat çektik Mine." Emre'nin yüzü onlara dönük olduğu için beni iyice önüne çekti. Sandalyemden tutup sandalyesine yaklaştırdı. Tek elini saçlarıma götürüp tokamı açtı ve saçlarım salındı. Bir elini saçlarımdan geçirip yavaşça aşağı indi; boynumda durdu. Diğer eli de aynısını yaptı.

Burada neler dönüyordu?

Bölüm sonu çekiştirmesi?

27.07.2022 11.12
Devam edecek

Yeni yeni kişiler olaylara dahil oluyor...

Emre?

Mine?

Pelin?

Eren?

Kurgu ile ilgili eleştirilerinizi yeni yazarken belirtirseniz sevinirim:)







SALÇALI EKMEK (Texting)Where stories live. Discover now