31

6.6K 270 140
                                    


&

Bizim apartmanın terasına kendimi atınca ancak nefes alabildim. Salaktım. Çok salaktım.

Hüznün ağırlığı omuzlarıma çökmüş beni dizlerimin üstüne çökmeye zorlarken içimde yükselen sinir hüznümü yakıp yıkmış bedenimi oraya buraya sürülüyordu. Geriye saf bir öfke kaldı. Bu saf öfkeyle terasın bir köşesinden diğer köşesine dolaşırken sesli nefeslerim soğuk havada süzülüp yavaşça yok oldu. Bir yere gittiğim yoktu; sadece hareket etmek istiyordum. Durursam ne olurdu ya da durabilir miydim? Hiç bilmiyordum.

Ben ben olmaktan çıktım.

Kalan hayatım boyunca onun sıcaklığını hep hatırlayacaktım. Ellerini, hissettirdiklerini, tadını, kokusunu her şeyiyle bu geceyi hatırlayacaktım. Dudaklarım dudaklarına kavuşmak isterken hep bu aydınlanmada karanlığa gömülecektim.

"Salak kafam! Nasıl düşünemedim?" Sakin sözlerimin içinde öfkemin zerreleri gizliydi.

Yanlış yerdeydim.

Yanlış zamandaydım.

Yanlış kişiydim.

"Bana adımı söylemedi." Bütün sinirimle yumruk yaptığım elimi kafama geçirdim.

Anın büyüsüne kendimi bırakıp düşünmemiştim. Düşündüğüm o tek bir an...

Saçlarımın güzelliğinden bahsetmese hâlâ aptal gibi beni öptüğünü sanacaktım. Öptüğü bendim ama öptüğünü düşündüğü ben değildim.

Pelin'di.

Emre saçlarımı hiçbir zaman sevmemişti. Çocukken de büyüyünce de benimle uğraştığı konuların başında gelirdi. İnce telli saçlarım boyatmadan önce de onu sinir ederdi. Yaramaz çocuk gibi oradan buradan çıkan küçük saçlarım, farkında olmadan ona değmesiyle çıkan kavgalarımızla geçmişti uzun bir dönemimiz. Açıkken bir kulp bulur, topuzken bir kulp bulur, at kuyruğuyken başka bir kulp bulurdu. En son boyatmamla birlikte küçükken en sevmediği salçaya benzetmesiyle saçlarım yeni en sevmediği şey olmuştu.

Benim onunla ilgili duygularım değişince onun da benimle ilgili duyguları değişir sandım.

Çok kötü yanıldım.

Beni kandırmak istemeyen bir adama kandım.

Önce saçlarımı sevmediği aklıma geldi. Sonra diğerleri de onu izledi. Apartmana ilk geldiğimde Pelin'in yalan söylüyormuş gibi gelen tavrı, Emre'nin beni gördüğünde beni değil aslında Pelin'i arıyor olabileceği, Emre konuşurken hiç adımla hitap etmemesi, ortalığın birbirimizi sadece sesimizle tanıyacak kadar karanlık olması, ona tek kelime etmemiş olmam, Pelin'le elbiselerimizin aynı olması, Pelin'in de saçını açmış olması ve Pelin'in de ara sıra sigara içiyor olması ikimizi karanlıkta karıştırması çok doğaldı.

Beni kardeşim sanmıştı.

Eren gelebilir demişti.

Nefes nefese kalmış bir şekilde dizlerimin üstüne çöktüm. Biraz önce onun saçlarında olan ellerimi, biraz önce ellerinde kaybolan saçlarıma geçirdim. Sessizce içime içime ağladım. Ağzımdan kaçmak isteyen hıçkırıklarıma bir elimi dişlerime kurban ederek engelledim.

Emre'yi beni sevmediği için kızarmazdım.

Emre'yi beni öptüğü için kızarmazdım.

Emre'ye eğer Pelin'i seviyorsa kızarmazdım.

Eren ile Pelin sahte sevgili oldukları için Pelin'le gerçek sevgili olmasında artık hiçbir engel yoktu.

Emre her şeyi biliyordu. Bu mümkündü.

Benim Pelin'le kardeş olduğumu o da benden saklamıştı.

İşte Emre'ye bunun için kızabilirdim.

Aklıma tekrar gelen ayrıntıyla titredim. Salak gibi onunla yiyişip hırkamı orada bırakmıştım.

Anlarsa yüzüne nasıl bakacaktım? Kardeşim olduğunu bilip bana söylemeyerek nasıl yüzüme bakıyordular?

Merdivenlerden yavaş yavaş inerken boş gözlerle duvarları inceliyordum. Ben çatıdayken elektrikler gelmişti. Bizim eve yaklaştığım zaman adımlarımı hızlandırdım.

Onun beni ilk öptüğünde artık kopamayacağımızı düşünen ben. Şimdiyse ondan köşe bucak kaçıyordum.

Eve girdim. Kimsenin hâlâ evde olmamasıyla kendimi banyoya attım. Onun vücuduma bıraktığı izlerden kurtulmalıydım. O zaman bir sonraki iz için heyecanlanan kalbim, şimdiyse sızlıyordu.

Bugün olanlar çok ağırdı. Bir gün bazen göz açıp kapayıncaya kadar geçerken bugün bitmek bilmiyordu. Bitmesine ihtiyacım vardı. Bitmeliydi. Farkına vardığım her şey beni değiştiriyordu. İstenmeyen değişimlerin sonuçları felâket olurdu.

Yatağıma girince kapının açılma sesini duydum. Düğünden sonra toplanıp çaylar içilmişti muhtemel. Kapım yavaşça açılınca yorganın altına gömüldü. Yorgan ellerimden yavaşça süzülürken gözlerimi açtım.

"Bu gözlerinin hâli ne?"

"Abi başım ağrıyordu. Acısından gözlerim dolmuş." Sakince yalan söylemem iyice çileden çıkarmıştı abimi. Yüzü kasıldı; gözlerindeki hayal kırıklarının parçaları yüreğimi kanattı. Dudaklarım durduramayacağım bir şekilde titredi.

"O mu ağlattı seni; onun yüzünden mi yalan söylüyorsun?" Eliyle karşı daireyi işaret ediyordu. Abim benimle ilgili her şeyi çok iyi gözlemlerdi. Ben farkında olmadan başlayan imaları buraya gelince iyice belli olmuştu. Emre'ye aşık olduğumun farkındaydı. Benden bile önce...

Benim yatağımın yanına eğilmiş olan abim öfkesini sesine yansıtmadan benden bir cevap bekliyordu. Cevap almayınca hiddetle yanımdan kalktı. Ben de yataktan kalktım ve ilerlediği kapının önüne geçtim.

"Yapma abi. Ne diyeceksin ki benim kardeşimi neden sevmedin mi?" Kapının kulpunda olan abimin eli düştü. O da Emre'ye kızacağı hiçbir şey olmadığının farkındaydı.

Gülmeye çalıştım. Sadece ağzımdan dökülen kıkırtılar güldüğümü gösterir gibiydi. "Ameliyattan sonra iyileşince size maç ayarlayalım. Maç ayağına güzel bir benzetirsin. Benimde içimin yağları erir."

Abim gülerek bana sarılınca ben de gerçekten gülmeye başladım. "Fena mı hem de zayıflamış olurum."

Kafama hafifçe vurdu. Gözünden damlayan yaşı sildi. "İğrençti."

Ben de hem gülüyor hem de yanaklarımı kaplayan yaşları iki elimle siliyordum. "Biliyorum iğrençti."

15.10.2022
Devam edecek...

Bölüm sonu çekiştirmesi?

SALÇALI EKMEK (Texting)Where stories live. Discover now