33

6.3K 272 91
                                    

                       
                               &

Zil sesiyle abim için yaptığım çantanın fermuarını çekip kapıya doğru ilerledim. Abimin ihtiyacı olan malzemeler günler öncesinden hazırlanmıştı ama abim Emre'yle ailesinin geleceğini öğrenince ihtiyaçları artmışa benziyordu.

Canım abim onunla aramdakileri bilmese bile onunla yüz yüze gelmek istemediğimi anlayıp "keşke benim olsa" diye elimden almaya çalışan yeni yeni sarmaşıklar yaratıyordu.

Abim beni bir şekilde -evden birkaç eşyasını isteyerek- hastaneden uzaklaştırdı.

Bu kadar mükemmel abi olmak da ne bileyim biraz şovdu. Biri gelip düşecekti; bir de ben vuracaktım.

Düşene vurmak görevimizdi.

Kıskancım diyordum; anlamıyordular.

Onların yoksa bananeydi. Musti abim benimdi. Allah size vermediyse vermemişti; herkes benim gibi VIP kul olamıyordu. Karakterinize güvenmiyorsanız hele görümcenin gözüne giremiyorsanız uzak durmalıydınız. Çok uzak durmalıydınız anacım.

"Geldim patlama Asu!"

Kapıyı açar açmaz gelen karaltıyla arkama doğru hızla birkaç adım attım. Önce şaşkınlıkla bir kaldım sonra kahkahalarla gülmeye başladım.

"Hiç güleceğim yoktu Serkan." Elimi karnıma koyup gülmeye devam ederken Asu da yere yapışmış Serkan'ı yerden kaldırmaya çalışıyordu. Aynı zamanda gülmemem için bana sözde ters bakışlar gönderiyordu.

Korkar mıydı Anadolu çocuğu?

Serkan ayağa kalktı ve üstüne şöyle bir baktı. Geri zekalı kız istemeye gider gibi giyinmişti ve elinde çikolata vardı. Çok kirlenmediğine ve elindeki pakete bir şey olmadığına emin olunca elini uzattı.

"Merhaba efendim, ben Serkan Yılmaz." Uzattığı eline baktım sonra yüzüne baktım. Ciddi ciddi konuşuyordu. Kendimi tutamayıp gülmeye devam ettim. Artık o kadar fazla güldüm ki ayaklarımın gücü kalmayınca yere oturdum. Ama hâlâ gülüyordum; durum nasıl komikti siz düşünün.

Badboy kalıbından çıkıp aptal aşık profiline bürünen Serkan'ın yeni hâli aslında hoşuma gitmişti. Daha doğru düzgün konuşmadık ama konu Asu olunca Serkan bir farklıydı.

Gülme krizim geçmek bilmeyince Asu yanıma oturmuş ve kolumu çimdiklemişti.

"Acıdı." Asu'ya kızgın kızgın bakarken o ise başıyla Serkan'ı işaret ediyordu. Asu'ya doğru eğildim ve sesimi alçaltarak konuştum. "Hem suçlusun hem de güçlü. Seninle ayrı olarak görüşeceğim." Bakışlarımın hedefinde bu kez Serkan vardı.

"Allah ne muradın varsa versin diyeceğim de önce bi muradını öğrenelim Serkan Yılmaz Bey." Ayağa kalkıp salona doğru elimi uzattım. Onlar önden giderken ben de derin bir nefes aldım.

"Abinler nerede?" Sesimdeki korkuyu gizlemeye çalışmadım. "Gelince öyle mal gibi kalmayalım."

Asu sakince bana döndü. "İkisi de Pelin'in yanına gitti. Eren abimi parmağında oynatması yetmiyor herhalde." Sesindeki sakinliğe tezat dudağını dişleriyle ezdi. "Ne buluyorsa bu kızda." Kıskanç kardeş modundaki Asu'yu şöyle bir süzdüm. Pelin'den ve onunla iş çeviren iki sahtekâr abisinden haberi yoktu. Asu'nun aklanması yüreğimden bir ağırlığın kalmasına vesile oldu. Akciğerlerime oksijen doldururken biraz daha rahattım.

"Eee sebebi ziyaretiniz nedir Serkan Bey?" Son kelimemle birlikte püskürterek gülmeye başladım. Serkan yüzünü buruşturdu ve masadaki havlu peçeteden koparıp yüzünü sildi.

Ellerini dizinin üstüne koymuş kafasını biraz eğmiş bir Serkan çok komikti. Neden gülmeyeydim?

Gülme isteğim tekrar tekrar geldi. Öğrendiklerimden ve duygu geçişlerimden sonra beklenen oldu: Kafayı yedim. Emre'nin kalbimi alması yetmedi ve aklımı da aldı. Kalbim neyine yetmedi?

"Gülme Mine. Ne yapacağımı bilemedim. Elimi koltuğun başına koyuyorum olmuyor bacaklarımın yanına koyuyorum olmuyor." Kendine bakıp bana döndü. "Gerçi böyle de olmamış. Nereye koyacağım bu siktiğimin elini." Ettiği küfüre karşılık abartılı bir şekilde öksürdüm. Serkan ise yavaş yavaş kızarmaya başladı. Ses tonunu biraz daha düşürdü. "İlk defa böyle bir ortamda bulunuyorum. Biraz ön prova gibi gördüm."

"Asu da kahve yapsın mı?" Onun tepkilerini ölçen halime aldırmadan çapkınca Asu'ya baktı.

"Olur valla. Herkes görüşmemize onay verecekse ben her gün onun tuzlu kahvesini içmeye razıyım."

İkisi mal mal bakışırken Asu'yu dürttüm. Düşüp kalacaktı; onunla uğraşacaktım. Serkan'ın kafasını da baş parmağımla ittirdim.

"Ben çıkayım isterseniz."

Serkan gözlerini kocaman açtı. "Mine sakın bir yere gitme. Sor bak! Yaptık ama neden yaptık?"

"Neden yaptınız Serkan?" Önüme yumuşak bir yastık alıp kanepeye iyice yayıldım.

"Şimdi yazın abileriyle birlikte Asu bize geldi." Asu'ya içi gidiyor gibi baktı ve bana döndü. "Bahçede fıstıkla -köpekle- oynuyordular. Gözümü ikisinden alamadım." İç çekip konuşmasına devam etti. "Hemen oradan uzaklaştım ve odama gittim. Kendime gelmem adına bir tane kendime bile geçirdim ama olmadı. Okullar açılınca da onun büyüsüne kapıldım ve bundan mutlu olduğumun farkına vardım."

Asu cilveli bir sesle araya girdi. "Serkan..." Serkan da Asu'ya dönüp onun saçlarına ellerini geçirdi. Önce kokladı ve sonra ufak bir öpücük kondurdu. Ben de bu romantiklik karşısında her sap ergenin yapacağı gibi göz devirdim.

Serkan boğazını temizledi. "Asu'nun da bana farklı baktığını anlayana kadar yemin ederim bir şey yapmadım. Sonra mesajlaşmaya başladık. Biraz çektirdi ve..." İkisi ellerini birleştirdi. "Birlikteyiz."

Ellerimi önümde birleştirdim. "İyi güzelsiniz de senin karakterin ortada." Bakışlarımla Asu'yu işaret ettim. "Abilerinin, kız kardeşiyle görüşen arkadaşlarına tavrını en iyi sen biliyorsun."

Asu heyecanla araya girdi. "Serkan herkese anlatmak istedi ama ben durdurdum." Gözlerini Serkan'dan kaçırdı. "Emin olmak istedim. Geçen sefer ki hatama düşmek istemedim."

Başımı sağa sola salladım. "Sen abinin arkadaşına aşık olarak o hataya tekrar düştün Asu."

Asu ses tonunu düşürdü. "Sadece biraz zamana ihtiyacımız var. Sonra biz anlatacağız. Sadece zaman..."

Düşündüm düşündüm ve düşündüm. Onların bana kardeşim olduğunu saklayıp en dibime kadar sokmalarını düşündüm. Ben de aynı şeyi mi yapmış olacaktım. Saklamak da yalana dahil miydi? Yalanın büyüğü küçüğü olur muydu? Şimdi anlatırsam eskinin bitmeyen hıncını da Serkan'dan çıkaracaktılar. Asu bu sefer ne olurdu? Bunu da kaldırabilir miydi? Serkan'ın bir hatası şimdiye kadar yoktu.

Zil sesiyle kendime geldim. Hemen ayağa kalktım ve kapıya gidip açtım.

"Emre!"

Nefes nefeseydi. Kapımızda hafif eğilmiş şekilde bir eli kapı pervazın duruyordu.

Hızlıca kafasını kaldırdı ama sesi sakin çıkmıştı. "Konuşmamız gerek."

Ben kapıda ağzım açık bir şekilde dururken o içeri geçti. Kapı açık bir şekilde duruyor ve ben kapının kulpunu tutuyordum.

"Asu! Sen arkadaşına ders çalışmaya gitmiştin. Arayıp 'Ders çalışmaya başladık abi' dedin." Bir süre ses gelmedi. "Peki sen! Şehir dışına çıktığını ve hastaneye gelemeyeceğini söyledin. Neler dönüyor lan burada!"
Emre'nin daha önce sesinin bu kadar yükseldiğini hiç duymadım.

Bölüm sonu çekiştirmesi?

12.11.2022
Devam edecek...

Sonunda bölümü bitirdim:)




SALÇALI EKMEK (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin