2.8

3.5K 571 150
                                    

Bu bölüm bolca yorum bekliyorum, rica ediyorum teşekkürler

***

Chan sabah erkenden evdekilerle konuşmadan evden çıktığında tanıdık sokağa uzun bir bakış attı. Değişmiş olsa da bir o kadar da aynıydı aslında. Adımları yavaşça ilerlemeye başladığında gözünün önüne gelen birkaç sene önce hali yutkunmasını sağlıyordu.

Şimdi ilerlediği kaldırımlarda arkadaşları ile gülüşerek veya sarhoş halde ilerledikleri anları hatırlıyordu, beraber kavgadan çıktıktan sonra az ötedeki banka çöküp 'nasıl da dayak yedik ama' diye birbirlerine gülmelerini, sabaha kadar oturup o zamanki sevdikleri hakkında konuştukları anları, oynadıkları oyunları hepsini hatırlıyordu.

Fırına girdiğinde "İki tane kruvasan alabilir miyim," diye sormuştu. Adam başını salladı. "Hazırlıyorum, bir saniye." Öylesine bir an cevap vermişti ki şaşkınlıkla durdu ve karşısındaki başı eğik çocuğa baktı.

"Chris?" dedi sorarcasına, emin olmak için ona baktığında Chan duyduğu ismi ile kafasını kaldırıp karşısındaki adama baktı. "Ah, Adam amca... Selam."

"Vay canına, gerçekten sensin. Ne zaman döndün? Kaç yıl oldu."

Chan gergince gülerek elini ensesine attı. "Sanırım neredeyse dört. Hiç değişmemişsin. Dükkan... Değişmiş ama tanıyamadım."

Adam güldü. "Evet, değiştirdik dışını ve içini. Tanrım sen çok değişmişsin, sarı saçlar gitmiş." Kahkaha attı. "Cidden çok değişmişsin, her sabah senin buraya uğrayıp bir şeyler almana çok alışmıştım. Gidince istemsizce tuhaf olmuştu."

"Benim için de öyleydi." Gülmeye çalıştı. "Evet sarıdan vazgeçtim. Kahverengi güzel böyle."

"Kore nasıl?"

"Kore..." Sahici bir şekilde güldü. "Kore güzel, gerçekten güzel. Alıştım."

"Sevindim senin adına. Çocuklar senin arkandan çok dağılmışlardı, tüm mahalle alışmıştık topluca gezen halinize. Sen gidince onlar da zamanla dağıldı."

Hazırladığı kruvasanları ona uzattı, Chan yutkunmuş elini cüzdanına atmıştı ki "Benden olsun," diyen adamla gülümsedi. "Teşekkürler. Gideyim ben, biraz dolaşayım."

"Tamamdır, dikkat et kendine."

"Ederim."

Dükkandan çıktığında derin bir nefes aldı, sahile doğru yürüyüp denizi izleyerek kahvesini ve kruvasanlarını yemiş sadece o gittikten sonra ne olmuştu düşünmeye başlamıştı. Arkadaşları nasıldı, ne kadar değişmişlerdi, yoksa eskisi gibiler miydi, merak ediyordu.

Bunun gerginliği üstünde vardı, akşama doğru oturduğu sandalyede elinde gergince telefonunu çevirirken duyduğu adım sesleri ile kafasını çevirdi, bir zamanlar ayrı dakikaları geçmeyen arkadaşları ile karşılaştığında duraksadı.

İlk tepki Rose'dan geldi. "Chris," dedi dolan gözleri ile. Chan bununla daha da kötü olurken "Tanrım," dedi Helen elini ağzına kapatarak. "Ne kadar çok değişmişsin."

Kızlar erkeklere göre daha duygusal tepki verirken Rose ilerleyip bir anda hızla Chan'ın boynuna sarıldığında Chan vakit kaybetmeden ellerini beline sardı. "Çok özledim seni."

Helen ağlarken aslında geçmişteki acılarına ağlıyordu, Chan'ın ailesi yüzünden en yakın arkadaşları ile bir kere bile veda edemeden ayrılmalarına ağlıyordu.

Jake gülmeye çalıştı. "Zorbalar toplandı ha?"

Bu cümlesi diğerlerini güldürürken Helen da ilerleyip ona sarıldığında Jake ve Kevin de katılmıştı. "Gerçek mi bu an," diyen Jake ile kimse cevap vermedi. Devam etti. "Biz dört yıl sonra beraber miyiz?"

love me or leave me, seungchan ✓ Where stories live. Discover now