2.5

4.5K 599 264
                                    

Seungmin odasında bir o yana bir bu yana giderken Felix uzandığı yatakta Jeongin ile mesajlaşıyor arada bir de ayakta duran arkadaşına bakıyordu.

"Aşko ne kastın ya," diye telefonu kenara atıp ayaklandığında Seungmin ona baktı. "Ya sen niye buradasın oğlum, evin yok mu?"

"Yok."

Bu soruya zaten bir tek Felix böyle cevap verebilirdi.

Seungmin masanın üstündeki peluşu tuttuğu gibi ona fırlatırken Felix bağırarak oyuncağı tutmuş ardından da kahkaha atıp peluş ile geri yatağa atlamıştı. Açıkçası neden bu kadar gergin hissettiğini bilmiyordu, erken olmadığını düşünüyordu çünkü sadece ilişkisi vardı ve bunu gizli yaşamak istemiyordu.

Başından annesinin öğrenmesi ve Chan'ı tanıması demek rahat olmak demekti.

Chan'ın ailevi durumlarından pot kırıp onu üzmemek için annesine bahsedip dikkatli olmasını söylemiş, annesi önce üzülmüş ardından da reddetmeyip kabul etmişti samimiyetle oğlunun bu uyarısını.

Çalan kapı ile Felix sırıtarak "Geldi enişte," diye konuştuğunda Seungmin ona cevap vermeden hızla kapıya ilerledi, gereksiz bir heyecanla kapıyı açıp dünden beri görmediği sevgilisine bakmış üstündeki beyaz gömleği görünce ise kendini tutamadan kıkırdamıştı.

Chan ona baktı. "Yakışmış mı?"

Kafa salladı. "Çok yakışmış." Geri çekildi. "Gelsene, hoş geldin."

Chan içeri girdi. "Hoş buldum, bayılırsam endişelenme tamam mı heyecandan yani."

Beyaz gömlek tam da dediği gibi çok yakışmıştı, Seungmin istemsizce yutkunurken koridora giriş yapan annesi ve Felix ile beraber ikisinin de bakışları onlara döndüğünde Chan gördüğü kadın ile hafifçe eğildi.

"Merhaba efendim, ben Chan."

Annesi gülümsedi. "Merhaba Chan, ben de Jihya. Hoş geldin, gel lütfen."

Felix sırıttı. "Naber ya?"

Chan ona güldüğünde Seungmin'in annesi de gülmüş, yavaşça salona ilerlerken Chan, Seungmin'e bakmıştı. Seungmin hızla elini kaldırıp okey işareti yaptı 'iyi başlangıçtı' demek adına.

Bunu anlayan Chan zaferle sırıtıp elindeki kutuyu sevgilisine vermiş, "İçine attığım çikolata ayrı senin." demiş, kaşla göz arasında Seungmin'den yanağına bir öpücük kapmış ve içeri geçmişti.

İlk defa gördüğü Seungmin'in evine merakla bakarken Seungmin mutfağa geçtiği gibi merakla torbayı karıştırmaya başlamıştı, ne kadar büyürse büyüsün asla istisnasız vazgeçmeyeceği tek şey eve alınan torbaları karıştırmak olabilirdi.

Gördüğü çikolata sırıtmasını sağlarken bekletmemek adına salona gitmiş, yanına oturmuştu. Annesi, Chan'a baktı. "Konser günü seni görmüştüm ama uzaktaydın, yakından daha yakışıklıymışsın."

Felix dahil oldu. "Seungmin köpüş olalı bir kurt yakaladı."

Chan onu dinlemeden annesine gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Anında kızarmaya başlayan yanakları kendini belli ettiğinde Seungmin ona gülmüş, annesi merakla Chan'ın aç olup olmadığını sormuş Chan bunu reddedince de havadan sudan konuşmaya başlamışlardı.

"Yani," dedi Chan kafa sallayarak. "Kore'ye alıştım diyelim, en azından beni burada tutacak güzel sebepler var. Üniversiteyi de burada okuyup aynı şekilde burada çalışmak istiyorum."

"Ne olmak istiyorsun?"

"Yapımcı." dedi beklemeden. "Küçüklüğümden beri müziğe ilgim var sadece lise yıllarında artık tamamen müzik ile olmak istediğimi fark ettim."

love me or leave me, seungchan ✓ Where stories live. Discover now