Ölü Tanrının Şarkısı 1. Kitap Final

Mulai dari awal
                                    

Apollon'un duruşu sakindi ama yüzüne ne düşündüğünü ele vermeyecek kadar da politik bir ifade yerleştirmişti. Gözlerinden her şeyi bildiğini anlayabiliyordum. Her şeyi biliyor ve görüyordu ama her zaman yaptığı gibi vaktinin geldiğini düşünene kadar susacaktı.

Ona doğru bir adım attığımda o da bana doğru bir adım attı. "Neden?" Sorum dudaklarımdan o kadar çaresizce dökülmüştü ki gerçekten de fark ettiğimden de çaresiz olduğumu anladım. "Bunu neden yaptın?" Yıllarımı ondan nefret ederek geçirmişken beş asır boyunca diğer yarısının yardımına koşabilmek için sustuğunu anladım, nefretim gözüme artık o kadar da önemli gelmemeye başladı. Artık hiçbir şey gözüme o kadar önemli gelmiyordu.

Apollon sonunda sakin bir tonla, "Yapılması gereken buydu," diyerek beni yanıtladı. "Rae'nin ruhunun yarısının Zeus'un eline geçmesine izin veremezdim."

"Onu sana bu yüzden öldürttü," dedim gerçeklerin artık önümde serili olduğunun bilincine vararak. "Onu güçsüz ve öldürülebilir kılmak için yaptı bunu."

Güneşin bakışları öfkeyle karardı. "Zeus türlü günahlar işledi Mara." Sesi keskin, duruşu ise artık daha da sertti. "Öz oğlunun ruhunun yarısını öldürüp tahtından uzaklaştırması yapacağı şeyler arasında en masumu olabilir."

Yutkunmak istedim ama boğazım bunu yapabilmem için fazlasıyla kuruydu. "Ve yeniden bütün olmasının tek bir yolu var."

Apollon ileri atılıp omuzlarımı tuttuğunda ilk defa dokunuşundan rahatsız olmadım. Aksine sıcak parmakları bana garip bir şekilde güven verdi. "Tarih her zaman cesurları sevmiştir Mara," derken sesi ondan beklenmeyecek kadar yumuşak ve kederliydi. "Tarih her zaman acı çekenlerin yanında olmuştur."

Başımı geriye atıp kendimi bildim bileli nefret ettiğim o tanrının suratına baktım. Alnına dökülen sarı saçlarına ve çatılmış kaşlarına baktığımda heykellerine ne kadar benzediğini fark ettim. "Bir daha ona ihanet etmeyeceğini bilmem lazım."

Apollon dudaklarını birbirine bastırdı. "Bir daha asla Mara."

Geriye doğru bir adım attığımda elleri düştü, onları hemen önünde birleştirirken koridordaki sesleri duydum. Şölen bitmek üzereydi ve tanrıların neşeli sesleri şimdi sarayın taş koridorlarında yankılanıyordu. "İyi geceler," dedikten sonra koridoru kaplayan kumaşları çekiştirerek kendime yol açmaya çalıştım.

Apollon beklemediğim bir şekilde bana yetişip kolumu tuttu. Durdum ama bu sefer arkamı dönüp ona bakmadım. "Her şey için özür dilerim," dediğinde gerçekten de üzgün olduğuna emindim. Bu sefer yalan söylemediğini biliyordum çünkü artık yalan söylemesi hiçbir şeyi değiştirmezdi. "Her şey için Mara."

Kolumu yavaşça çektim, kayan bileziğimi düzeltirken yalnızca, "Biliyorum," demekle yetindim ve yürümeye devam ettim.

Bu sefer arkamdan gelmedi.

Tanrıların neşeli seslerinin kapladığı uzun koridorlarda yürürken sol tarafımdaki açıklıktan Troya'nın yumuşak ışıklarını görebiliyordum.

Kendime engel olamayarak açıklığa doğru ilerledim, sütuna dayanarak aşağıya baktım. Sahillerimiz boş, sokaklarımız huzurluydu. Şehri yeniden ayağa kaldırdıktan sonra Nestor'un özel olarak inşa ettiği küçük tiyatroda sergilenen oyunu görebilsem de uzakta olduğu için oyunun ne hakkında olduğunu anlayamadım.

Rae arkamda belirmeden önce gücünün varlığını hissettim. Kollarımı etrafımdan geçirerek sütuna dayadı. "İstersen bir sonraki oyunlarını izlemeye gidebiliriz," dediğinde sesi neşeli ve rahattı. "Önümüzdeki hafta duyduğuma göre savaşla ilgili bir oyun sergileyeceklermiş."

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang