Bölüm 8, Cadının Kalbi Ateşten

50.6K 4.3K 3.4K
                                    

Bölüm 8, Cadının Kalbi Ateşten

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

Bölüm 8, Cadının Kalbi Ateşten

  Azgın dalgaların vurduğu kıyıya çıktığımızda donuyordum. Hayatımda daha önce rüzgarın bu kadar sert esebileceğine hiç şahit olmamıştım.

  Deniz kabarıyor, rüzgar suları yalayıp suratımıza serpiştiriyordu. Saniyeler önce Troya'nın sıcak havasındayken bir anda amansız ve çetin hava koşullarına geçmek bedenim gibi zihnimi de dondurmuştu.

  Rae beni sulardan korumaya çalışarak kollarının arasına aldı ve hızlı adımlarla kıyıdan uzaklaşmaya başladı. Troya'daki tapınağının oradaki suya dalmış ve kendimizi Kirke'nin hırçın denizinde bulmuştuk. Bizim şehrimizde de tapınağı suyun kenarında olduğu için onun suyu bir çeşit geçiş kapısı olarak kullandığını çok geçmeden anlamıştım.

  Kıyıdan uzaklaştıkça üzerimize yağan sular dinse de rüzgar tüm gücüyle esmeye devam ediyordu. Dişlerim birbirine çarptığında Rae'nin bedeninden yükselen yoğun sıcaklık beni sardı.

  Belki de ilk defa yanımdaki adam bir tanrı olduğu için şükrediyordum çünkü biraz daha bu soğuğu çekmek zorunda kalsam muhtemelen ölümlü kıçım donacaktı. Tüm alakası düşüncelerimde olan Rae güldü ve sıcaklığı biraz daha arttırdı.

  Kirke'nin evi kıyıya fazla uzak olmasa da yakın da sayılmazdı. Neden bilmiyorum onun derme çatma bir evde yaşadığını düşünmüştüm ama yanılmışım. Bir tapınağa benzeyen küçük ama görkemli bir yapı karşımıza çıktığında bunun onu evi olduğunu hemen anladım.

  Kirke yanında devasa bir aslanla birlikte bizi evinin merdivenlerinde bekliyordu. Bizi gördüğünde aslanının başını yavaşça okşadı, aslan sahibesinden aldığı sessiz emirle evin içine girerek gözden kayboldu.

  Rae beni kollarının arasında tutmaya devam ederken Kirke bize doğru yaklaştı. Hayatımda daha önce hiç bu kadar çekici bir kadın gördüğümü hatırlamıyordum. Zeytin yeşili gözleri kavruk teninde parlıyor, uzun kahverengi saçları özensizce toplansa da ona çekici bir kava katıyordu.

  O tam anlamıyla bir cadıydı, o hareket ederken rüzgar onun etrafında eğilip bükülerek ona değmeden geçip gidiyordu.

  Elini uzatıp beni Rae'nin kollarının arasından çıkarttı. "Gel kızım, seni biraz ısıtalım."

  Kirke sıcak elleriyle beni tutup evin içine sokarken Rae de sessizce arkamızdan bizi takip ediyordu. Eve girdiğimizde donmuş uzuvlarım birer birer çözülüp rahatladı. İçerisi sanki dışarıda fırtına kopmuyormuş gibi sıcak ve huzurluydu.

  Kirke beni çıtır çıtır yanan ocağın karşısına koyduğunda minnetle ona baktım. Gülümseyerek başımı okşadı ve omuzlarıma kalın bir şal örttü. "Bu şalı ben dokudum," derken sesinden çıkarttığı işten dolayı ne kadar gururlu olduğu anlaşılıyordu.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum