Bölüm 15, Senin İbadethanende

52.8K 3.7K 3.3K
                                    

Bölüm 15, Senin İbadethanende

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bölüm 15, Senin İbadethanende

"En azından hamama gitmeme izin verebilirdin," derken bir yandan da öfkeyle burnumdan soluyordum. Hızla yağan yağmur suratımı dövüyor, kıyafetlerimi ıslatıyordu. Üzerimde hala sabah ayininden kalan kıyafetlerim vardı ve kendimi bunların içinde rahat hissetmiyordum. Her zaman belimi fazlasıyla sıkan altın bir kemer takıyordum ve bu sabah kemeri söküp atacak vakti bulamamıştım. Ephi'nin bana zorla taktırmaya çalıştığı küpeleri son anda çıkartıp yatağa fırlattığım için minnettardım. Keşke aynı tez canlılığı bu lanet kemer için de gösterebilseydim.

Rae atından zarifçe indi, daha fazla söylenmeye hazırlanacakken parmakları dudaklarıma dokununca sustum. Baş parmağıyla yavaşça alt dudağımı sevdi ve gülümsedi. "Sabah arsızlık yapmasaydın hamama gidecek vakti bulabilirdin," derken sesi sıvı lav gibi alev alevdi. "Hamama gidecek vakti bulamadığın için memnunum."

Parmağını yavaşça ısırdığımda gülümsemesi daha da genişledi, saçları yağmurdan suratına yapışsa da keyifli halinden hiçbir şey kaybetmedi.

Karr arkamızdan boğazını temizledi, rahatsızlığını gizleme gereği bile duymadan aramıza girdi. "Lütfen teyzemin sabrını zorlamayın, Hera'dan daha beter olduğunu da aklınızda tutun." Karr sabah beni görür görmez Sabra'ya karşı nasıl davranmam gerektiğiyle ilgili uzun uzun konuşmuş, kendine has tavrıyla beni uyarmıştı. Kızıl gözlerini benimkilere dikerek, "Sakın Zeus'un adını ağzına alma," diye uyardı sanki sabah akşam ona dua edermişim gibi.

Pekala, Sabra'nın sabrımı sonuna kadar zorlayacağı kesindi. Karr onun Zeus'un ilk eşi olacakken Zeus ikizi Hera'yla evlendiği için kim bilir kaç bin yıldır kin tuttuğunu yol boyunca defalarca anlatmıştı. Karr ikizi Ares ile birlikte Hera'nın oğlu olsa da Sabra'nın onu kendi öz oğlu gibi sevdiğini söylemişti. Eh, Hera'nın ikizi onu ne kadar sevebilirse o kadar seviyor olmalıydı.

Rüzgardan dalgaları iyice köpüren denizin üzerinde uzun ve dar bir gemi belirdi. Rae arkamızdaki askerlere gemiye yardımcı olmalarını emredince askerler gözlerini bile kırpmadan dalgaları yararak denize girdiler.

Geminin içinde tek başına oturan bir kadının olduğunu görünce şaşırsam da Sabra'nın kendine has birtakım zevkleri olduğu muhakkaktı. Tara atlarımıza binerken bizi izlemiş ve omuz silkerek onun gibi bir gösteriş budalasını karşılamaya gelmeyeceğini net hatta biraz da kaba bir dille bize bildirmişti.

Askerler gemiyi çekip kıyaya çıkartırken Sabra başındaki örtüye sıkıca tutundu. Rüzgardan turuncu saçları uçuşurken suratında yine de dingin bir ifade vardı. Rüzgar ve yağmur sanki onu mutlu ediyor, gelişinin şerefine bu fırtınayı onun çıkarttığını haykırıyordu.

Sabra sahile adımını atar atmaz Karr ona doğru koştu ve teyzesi demeye bin şahit gereken genç ve güzel tanrıçanın elini sıkıca tuttu. Sabra gülümseyip Karr'a sarılırken gözlerini bir an olsun Rae'nin üzerinden ayırmadı. "Benim savaşçı oğlum," diyerek Karr'ı selamladı ve turuncu gözleriyle onu baştan aşağı süzdü. "Sparta'da kendini geliştirdiğini duydum."

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Where stories live. Discover now