"Çocukluk"

26.3K 1.1K 208
                                    

Yatağın ucunda otururken, cama yakın bir yerde duran koltuğa doğru bakıyordum. Ne kadar süredir burada oturup onu izlediğimi bilmiyordum ama ona baktıkça düşüncelerim daha da derinleşiyordu. Gözlerini aralayıp yüzüme baksa, siyah incilerindeki ışıltıları görebileceğimi biliyordum çünkü bana ne zaman baksa hep aynı ışıltı yerinde olurdu. Kızgınken de, sinirliyken, mutluyken, bağırırken, o ışıltı benim gözlerime bakarken gözlerinden hiç silinip gitmezdi. Dikkatimi çekense, o ışıltıyı başkasına bakarken hiç göremiyor olmamdı. Sadece bana bakarken görebiliyordum ve bu bana özel hissettiriyordu ve bazen de ağır geliyordu.

Şu an ağır geldiği bir andaydım. Evlendiğimiz için çok mutlu olduğunu bildiğim halde ailesinin canını sıktığını görebiliyordum ve en acısı da bunu benden başka kimsenin göremiyor olmasıydı. Eş neydi, nasıl eş olunurdu ya da bir eş neler yapmalıydı bilmiyordum, hiçbir zaman bir evliliği düşlememiş biri olarak cahildim bu konuda ama bildiğim tek şey onun canının sıkıldığını hissettiğim an da benim de canım sıkılıyordu. Yaptığı tüm kötü şeyleri bir kenara bıraktıktan sonra bir de yaptığı iyiliklere bakıyordum ve hepsi çok fazlaydı. Bense hiçbir şey yapamamıştım. Ondan kaçmayı becerememiştim ve üstüne ona aşık olmuştum. Şimdi onunla birbirimiz için seçilmiş birer eş olmuştuk ve canının sıkkın olduğunu bildiğim halde elim kolum bağlı bir şekilde oturduğum yerden onu izliyordum.

Onu ne mutlu ederdi? Nelerden hoşlanırdı, en sevdiği yemek neydi, dışarıya çıktığında nerelere gitmekten zevk alırdı veya onu rahatlatacak neler vardı bilmiyordum. Ben aslında onun adının Azad olması dışında ve ailesiyle olan problemi dışında hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

Oturduğum yerden yavaşça ve sessiz olmaya özen göstererek yatağın üzerindeki pikeyi almış ve ona doğru ilerlemeye başlamıştım. Başı geriye doğru yaslıydı, kolları da göğsünün üzerinde birbirine bağlanmıştı. Boynunda yazılı olan ismimi gördüğümde bu sefer dudaklarımda minik bir gülümseme oluşmuştu, bir gün bunun hoşuma gideceğini hiç düşünmemiştim ve şimdi gülümsüyordum. Elimdeki pikeyi yavaşça üzerine örttükten sonra yüzüne bakmaya devam etmiştim. Ben uyduktan ne kadar zaman sonra uyumuştu bilmiyordum ama üzerimi onun örttüğünü anımsayabiliyordum. Yerde duran bir kaç şişeyi de alıp odadan çıkmış ve etrafa bakmaya başlamıştım, bu saatlerde görevlilerin gelmiş olması gerekmiyor muydu? Evde hiç kimse yoktu ve bu büyük evin sessizliği beni bazen çok yalnız hissettiriyordu.

Azad ne zaman bu evi almıştı ve burada ne kadar zaman yalnız yaşamıştı bilmiyordum ama tüm o kalabalık arkadaş gruplarının arasından çıkıp bu eve geldikten sonra o da kendini yalnız hissediyor olmalıydı.

"İş başa düştü..." diye mırıldanarak mutfağa doğru ilerlemiş ve elimdeki şişeleri çöpe atmakla başlamıştım. Ama bu benim hem başlangıcım hem de sonum olmuştu çünkü mutfak konusunda sıfırdım. Hatta sıfırın da sıfırı, eksi sıfırdım. Bugün kimsenin gelmeyeceğini yeni yeni kavrayabiliyordum, yeni evli birinin evine bir kaç gün kimse gitmezdi sanırım, görevliler de dahil. Bizi yalnız bırakmak istemişlerdi ama aslında aç bırakmışlardı haberleri yoktu.

Ama Azad'ı mutlu edecek bir şeyler yapmak istiyordum. Uyurken bile çatık olan kaşlarının uyandığı zaman ve buraya geldiği zaman düzelmesini, gülümsemesini istiyordum. Sırf o gülümsesin diye elimden geleni yapabilirdim. Annem ne zaman mutfağa girsem bir şeyleri kırdığım için ya da mutfağı batırdığım için ağlar ve beni kovardı ama şimdi annem de yoktu, bu sefer bir şeyleri başarmanın vakti gelmişti sanırım.

Bir gün konağa girdiğimde halası Azad'ın pişiyi sevdiğinden bahsetmiş ve mutfaktakilere kahvaltı için pişi yapmalarını istemişti, zaman pişi yapma zamanıydı.

"İyi de nasıl yapılıyor ki bu pişi?" diye kendi kendime fısıldamam sadece bir kaç saniyemi almıştı. Salonda duran tablete doğru son hızla koşup pişi tarifine bakmıştım. Şimdi annemi ararsam kesin mutfağa girmemem için yalvarırdı.

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora