3.5

3.4K 164 54
                                    

Zeynep'ten...

Geçen ona mesaj atarken uzaktan onu izlediğim yerdeydim. Belki de benim yerim hep onun uzağıydı.

Ben onun yaralarını sarmak isterken kendime yaralar açıyordum şu an farkettğim şey tam olarak buydu. Bazen kabullenmek gerekirdi , zor olsa da sevmeyeceğini anlamak gerekirdi. Bazen olmazdı sen ne kadar seversen sev onun kalbindeki yere sahip olan sen olmazdın. Gerçekler acıydı ama en nihayetinde olan buydu ve gerçekler doğru olandı.

Karşımdaki ışıklı gölü izlemeye devam ederken kaç saattir burada oturduğumu unutmuştum. Zaman ne kadar geçmişti bir haberim yoktu. O kadar kendimle çelişiyor ve konuşuyordum ki sanki dünyadan kopmuştum. Sormak istiyordum bağırmak istiyordum benim sevgim kalbime sığmazken sen neden beni sevmiyorsun ? diye.

Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde o an başımı çevirme ihtiyacı duydum. Oturan kişi Asaf'tı. Ağzım şaşkınlıkla açıldı. O ise yavaş hareketlerle bana döndü. Neden gelmişti ki ?

" Nihayet bulabildim seni Zeynep Hanım. Gerçi burası aklıma gelen ilk yer olmalıydı ama benim jeton biraz geç düşüyor. "

Hayretle kaşlarım kalkarken kalbim hızla çarpmaya başladı. Hep aynısı yapıyordu zaten sesini duyması yetiyordu çarpması için. Benim başıma bela olan da bir çift siyah göz için çarpan bu kalpti işte.

" Hesap sormaya geldiysen konuşmasak olur mu yani sonra hesap sorsan ? İnan şu an sana verebilecek hiç bir cevabım yok dermanım da yok. " dedim sesim oldukça güçsüz ve iradesiz çıkmıştı.

" Zeynep sadece iyi olup olmadığına bakmaya geldim sana hesap sormak ya da konuşup başını şişirmek gibi bir amacım yok. "

" Umrunda mıyım ki Asaf ?" dedim daha çok isyan ediyordum.
"Sence iyi miyimdir ? Hala utanıyorum gerçekten istemeden oldu özür dilerim. " diye de devam ettim. Başka bir açıklamam yoktu.

" Neden ben duyarsız bir insan mıyım Zeynep? Ayrıca özür dileyip durma artık unuttum gitti. "

Unuttum gitti. Ne kadar da kolay söyleyebiliyor. Sadece bana acıyordu. Bu en son isteyeceğim şey bile olamazdı.

" Senin merhametini falan istemiyorum Asaf. Lütfen kalk git buradan. " diye sinirle çıkıştım.

Çıkışmamla o da sesini biraz yükselterek gözlerini gözlerime çevirdi.

" Sen burada bu havada üstüne üstlük hava kararmak üzereyken tek başına otururken nasıl kalkıp gidebilirim ? "

" Başıma bir şey gelirse vicdan mı yaparsın? Bütün sorumluluğu üstleniyorum Asaf. Merak etme bana katlanmak zorunda değilsin. Suçluluk hissetme senlik bir şey yok. Şimdi lütfen git yalnız kalmak istiyorum. "

" Zeynep , ben seni anlıyorum hem de tahmin edemeyeceğin kadar çok iyi anlıyorum. "

Omuzları çökmüş yapabilecek hiç bir şeyim yok der gibi gözlerime bakıyordu.

" Eee bu ne işe yarıyor? Senin de benim seni sevdiğim gibi sevmeni sağlayabilir mi ? "

Sesim artık yükselmiş ve daha sert çıkıyordu. Onu kırmak istemiyordum ama kendime engel olamıyordum. Bana acimasını istemiyordum.

Onun yüzüne bakarak ilk defa söylediğim şeylerle gözlerimi sımsıkı kapatıp sıktım. Hayır bunu yapmayacaktım. Kendimi bu kadar ona muhtaç göstermemeliydim.

" Lütfen mahalleye dönelim. İçim rahat etmez seni burada bırakıp gidersem. "

" Sağlamaz değil mi ? Sağlamaz tabi. Hiç bir şey o kızı unutup beni sevmeni sağlamaz. "

HOCANIN OĞLU | TEXTİNGWhere stories live. Discover now