yunho: mingigelirken bisi alayim mi
annene hediye aldim da hani bir sey lazimsa flan
cicek de mi alsaydim sence cikolata ya da
mingi: yunho istemeye mi geliyosun niye bu kadar kastin SOALSPWLWĞALWĞQLWĞALWĞALSPW
yunho: ya
TAMAMEN İCTEN BİR SEKİLDE HEDİYE ALMAK İSTEMİSTİM
dalga gecme
mingi: tamam tamam
gerek yok bir seye sen gel iste
yunho: sen alistin dimi... yani rahatsin artik
mingi: evet
yunho: peki tm
mingi: aaaaaaa evde kola yok
yunho: hemen gidiyom markete
mingi: afrn
yunho: 😭😭
cikarken yazarim
mingi: tamamdir
ben mutfaktayim ulasamazsan haberin olsun
zile bas
yunho: tamamdir aski- (silindi)
tamamdirrrr
____
"o kadar çok yedim ki sanırım patlayacağım."
dediğim şeyle mingi ve annesi gülmüştü.
"afiyet olsun tatlım, daha yemek istersen var bak. koyayım mı?"
"yok bayan song öyle şey olur mu... patlayacağım diyorum siz koyayım mı diyorsunuz."
duru bir güzelliği olan annesi tekrar nazikçe güldüğünde ayaklanmış ve tabakları toplamaya başlamıştı. mingi ise karşımda hala yemeğini yiyordu.
"mingi'nin babası da bize eşlik etmek çok istiyordu ancak acil bir işi çıktı. başka sefere yine gel olur mu? seninle tanışmak istiyordu."
babası gerçekten benimle bu kadar tanışmak istemiş miydi?
"gelirim tabii. mingi ile çok iyi anlaşıyoruz biz."
gururlu bir dik duruşla konuşurken karşımdaki sandalyede kıpırdanmış ve kafasını kaldırmıştı. yemek yediğinden dudağı öne doğru büzülüyor ve sevimli bir görüntü sunuyordu etrafa.
"biliyorum. kolayı sevmeyen mingi artık kola içmeden bile duramıyor."
"ha?"
"anne!"
"ah... sanırım söylememem gereken bir şeyi söyledim."
ayaklandığında yanıma gelmiş ve bileğimden tutarak arkasından çekiştirmişti beni. odasına girdiğimizde ne demem gerektiğini bilmiyordum.
"şey... kusura bakma öyle aniden seni buraya getirdim."
"sorun değil. ama gerçekten kolayı sevmiyor muydun? benim yüzümden mi içiyordun?"
hızla kafasını sağa sola sallarken bakışlarını kaçırmıştı.
"hayır... tadını sevmeye başlamıştım. o yüzden içiyordum..."
"yani benim yüzümden değil?"
"değil... niye olsun ki? altı üstü kola sonuçta."