44

813 96 27
                                    


iki beden de sessizce yolda yürüyor ve hiçbir şey demiyordu. mingi'nin kalbi yavaşlamıyordu bir türlü. yunho da mahçup hissettiğinden ağzını açamıyordu.

"mingi."

"yunho."

aynı anda konuşmaya karar verdiklerinde gülmeden edememişlerdi. küçük bir parka girmiş ve banka oturmuşlardı.

mingi eliyle oynarken yunho da sessizce onu izliyordu.

"ben cidden özür dilerim. keeho'ya öyle davranmak istemedim."

"sorun değil. ama yunho, neden öyle davrandın? öncesinde bir olayınız mı olmuştu?"

mingi içten içe seni kıskandım demesini istiyordu.

"hayır... olmadı."

"o zaman?"

yunho bakışlarını kaçırıyordu.

"yunho... 2 gündür neden böylesin? yanlış bir şey mi yaptım diye düşünüp durdum. benim için ne kadar değerli olduğunu biliyorsun değil mi? seni kaybetmek istemiyorum. lütfen ne olduğunu söyle artık."

mingi bir cesaret konuştuktan sonra dolan gözleri yüzünden kafasını geriye atmıştı. beklediği cevabı alamıyordu.

yunho ise heyecandan bayılacak gibiydi.

"özür dilerim mingi. ben de seni kaybetmek istemiyorum. bu yüzden 2 gündür kendi kendimi yiyip bitirdim aptal bir yanlış anlaşılma yüzünden."

"ne yanlış anlaşılması?"

"kantinde seni keeho ile gördüm. yanında o kadar rahat ettiğin başka birisini görünce aklımdan kötü şeyler geçti. tanımıyordum da keeho'yu. ben, sen rahat et diye elimden geleni yaparken onun böyle rahatça sana sarılıp dokunuyor olması sinirimi bozdu..."

"... tabii keeho'nun kuzenin olduğunu bilmediğim içindi. şimdi asla öyle kötü şeyler düşünmüyorum. özür dilerim gerçekten. ona da ayıp oldu."

yunho sessizlik yüzünden başını kaldırdığında mingi ile göz göze gelmişti. karşısındaki çocuk tüm duygularıyla ona bakıyordu.

"neden sinirini bozdu?"

mingi yutkunmuş ve vereceği cevabı beklemişti. gözleri hiç ayrılmıyordu.

"seni paylaşmak istemiyorum çünkü."

kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissediyordu.

"neden?"

yunho derin bir nefes vermiş ve yanındaki bedene yaklaşmıştı oturduğu yerde. elini tuttuğunda mingi'nin göğsü sıkışmaya başlamıştı.

"kıskanıyorum mingi."

işte beklediği cevabı duymuştu. peki şimdi ne olacaktı? konuşmak istiyordu ama o kadar heyecanlıydı ki bayılacağını düşünüyordu.

yunho boştaki diğer elini mingi'nin yanağına koyduğunda gerçekten tüm hücreleri titremişti. ikisi için de geçerliydi bu.

"mingi, sana diyeceklerimden sonra benden uzaklaşmayacağına dair söz vermeni istiyorum. seni kaybedemem ama artık dayanamıyorum da. içimdeki hislere daha fazla dur diyemem."

"söz... senden asla uzaklaşmam."

mingi sessizce karşılık verirken hala yanağındaki elin etkisi altındaydı.

"seni kıskandım çünkü seni seviyorum. başkalarına öyle güldüğünü düşünmek bile beni delirtiyor. sadece benimle ilgilenmeni istiyorum. olmaz mı? sadece beni sevsen olmaz mı mingi?"

"yunho..."

parmaklarıyla yumuşacık yanakları okşarken gülümsemişti.

"seni çok seviyorum. ilgilendiğim birisi var dediğimde yalan söyledim. yemin ederim öyle birisi yok. benim tek gördüğüm kişi sensin mingi. bencil olmak istemiyorum ama... sen de sadece beni görsen?"

mingi duyduklarını idrak etmeye çalışırken tepki veremiyordu tabii ki. mutluluktan hiçbir şey yapamıyordu ilk defa. sadece yunho'nun gözlerine bakmaya devam ediyordu.

"yunho ben... elbette sadece seni görüyorum."

"ne?"

yunho şaşkınlıkla elini çektiğinde mingi hızla tutmuş ve sımsıkı avuçlarına kenetlemişti elini.

"benim için çok değerlisin. her anlamda yanımda olup güvende hissettiriyorsun, beraber vakit geçirdiğimizde en mutlu insan oluyorum, seninle olmak için can atıyorum. sence başkasını görmem mümkün mü? yanımda senin gibi birisi varken... imkansız ki bu zaten."

"anlamıyorum..."

mingi tebessüm etmiş ve yunho'nun yüzünü avuçları arasına almıştı.

"ben de seni seviyorum yunho."

öylece ne kadar bakıştıkları hakkında hiçbir fikri olmayan ikili mingi'nin elini çekmesiyle kendine gelmişti.

yunho biraz daha mingi'yi incelemiş, sonra da yüzüne doğru yaklaşmıştı. heyecandan buz tutmuş elini karşısındaki çocuğun ensesine koyduğunda mingi içten içe titremişti.

"seni öpebilir miyim?"

alınlarını birbirine yaslarken mingi başını onaylarcasına sallamıştı sakin bir şekilde.

"öp beni."

____


yuh sonunda

ya simdi soyle. benim ult ship yungi olunca onlara daha cok yer ayirdim galiba fark etmdnEĞAŞEĞAÖSĞAÖSĞWÖEĞQLW

AMA

nedeni su ki normalde ben bunlari 28. bolumde manita yapmistim ama sonra dusundum ve dedim ki minginin durumunda olsam hemen sevgili olur muydum diye

hayir yani cok basit

cunku digerleri jongho ve yeosang haric zaten tanisiyolardi uzun zamandir

o yuzdn bunlarinki uzadi biraz

evet okumadiniz bence burayi ama olsun gorszEĞQLSĞQÖSĞWLZĞWÖĞSLQ

evet okumadiniz bence burayi ama olsun gorszEĞQLSĞQÖSĞWLZĞWÖĞSLQ

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.
seoul | ateezUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum