7

798 60 145
                                    

bolumun basi benim kafamin cv

<>

kendimi çok yalnız ve mutsuz hissediyordum.

dört gün önce riki'nin benim için gelmesi ve ardından benim yüzümden gitmesinin acısını çekiyordum.

baskılanmayı sevmiyordum. davranışları beni baskılamasa bile o deltaydı. tavrı, hareketleri her zaman keskin ve net olan bana göre bile daha da netti. en sonunda bazı durumlarda ya da olaylarda onun fikri baskın geliyordu.

bunu istemiyordum.

ama ben istememe rağmen kurdum çok istiyordu.

alfa olan oydu nasıl kendini birinin altında olmasını kabul ederdi ki?

aklımda uzun süredir dolanan bu düşünce gittikçe artmıştı.

özellikle dört gün önce riki'nin feromonları beni rahatlattığı gece daha da artmıştı.

o gün benim söylediklerimden beri yanıma gelmiyordu. onun etrafımda "bebeğim" diyerek gezinmesini özlemiştim. kurdum ise varlığını.

nerede olduğunu bilmiyordum. yazmaya cesaret edememiştim ve riki de bana yazmamıştı. günlerdir içim içimi yiyordu. beni bırakmış olmazdı değil mi?

ilişkimiz olsa bile bu durumun bizi zorlayacağına emindim. benim sinirimi bozan tek nokta baskınlık kurmaya çalışmasıydı ama onun da bunu bilmesi gerekiyordu.

bu konuda kırıcı bir şey söylesem bile benden vazgeçmesi gerekmiyordu.

düşüncelerimi atıp fakültenin bahçesine geldiğimde jungwon telefonla konuşuyordu.

konuşması bitince arkadan korkutma fikri geldiği için ona yaklaştığımda duyduklarımla kaşlarımı çatmıştım.

"nasıl gidiyorsun? riki jay ne olacak? sen nasıl olacaksın? riki delirme lütfen tamam mı? biriniz alfa diğeriniz deltasınız. bu sorunu elbet yaşayacaktınız ama kurtlarınız. onları yüz üstü bırakamazsın. deltanın kurdu daha bağlı olur kendine acı çektirirsin"

telefondaki riki miydi?

jungwon riki ile neden konuşuyordu ve riki nereye gidiyordu?

gerçekten benden mi gidiyordu?

bu kadar hızlı mı bırakıyordu?

"bak biraz uzaklaş ama biraz. uzun sürmesin. böyle devam edersin, edersiniz yoksa-"

hayal kırıklığı ile jungwon'un yanına geldiğimde o da beni görmesiyle "jay geldi kapatmam lazım" demişti.

telefonu masaya koyduğunda "riki gitmeyecek de bana" diyip jungwon'a baktığımda omuz silkmişti.

"inan bilmiyorum. gitmek istediğini söyledi sadece."

"peki siz neden konuşuyordunuz" dediğimde başta mırın kırın etmişti ama sonrasında söylemişti.

"riki senin nasıl olduğunu anlatmamı istiyordu"

"anlattın mı yani?"

"seni o halde bıraktıktan sonra merak etmişti ama sana yazmak ya da evine gelmek istememiş doğal olarak"

"tamam won devam et biraz daha üzülmemi sağla. doğal olarak ne ya? sen benim arkadaşımsın"

"jay, riki senin ona dediğin şeyden sonra kurdunun içine kapandığını söyledi. tabii ki de doğal olarak gelmek istemeyecekti. ne bekliyorsun hala arkandan koşmasını mı?" dediğinde sessiz kalmamla "şaka yapıyor olmalısın. dört gündür sana üzülmekten çok ona üzüldüm. bana kızacağına onun gönlünü al"

"korkuyorum"

"ne?"

"deltayı burada tanımayan yok ve ben bir alfayım. insanların tepkilerinden, onun beni baskılamasından, vitayı bulursa ona gitmesinden ya da başka bir omega bulmasından... sonuçta doğa gereği uyumlu değiliz. ona yeterli gelmeyebilirim. bir sürü çocuğu olabilecekken belki bir belki hiç çocuğu olmayabilir. sonrasında ya beni istemezse?"

"sen de riki gibi delirdin galiba. başka açıklaması yok"

"of çok ciddiyim ben"

"bak deltaların her duyguyu en üst seviyede yaşadığını hepimiz biliyoruz" dediğinde kafamı sallamıştım.

"sen deltaya 'keşke delta olmasaydın' dedin. birde bu yanından düşün. sen her zaman bana riki'nin yanından geldiğin gibi 'ben alfayım' gibisinden şeyler söylüyorsan o da delta sonuçta. buna rağmen gelip seni bana sorup durdu. benim anlattıklarımı bugüne kadar dikkatlice dinledi. bence senden asla pes etmez. aklı çok karışmış ama düzeldiğinde gelir çünkü seni çok seviyor"

umarım jungwon'un dediği gibi pes etmez ve gelirdi.

ᴅᴇʟᴛᴀ-ᴊᴀʏᴋɪ ✓Where stories live. Discover now