66

186 15 10
                                    

"Bu kesinlikle sıradanlıktan uzak bir gündü."

Bıkkınlıkla papatya çayını yudumlayıp şakaklarını ovalayan Leya'ya tamamiyle katılıyorum. Gerçekten de yorucu, stresli ve kaos dolu bir gün geçirmiştik. Açık olmak gerekirse şuan tek dileğim bu günün bitmesi.

Ülkü ve abimin kavgasının ilk on dakikasını salonda Defne'nin yanında geçirdik fakat kavganın uzun süreceğini anlayınca elimizdeki bitki çaylarımızla odama çıktık.

Ben olayların Ülkü'nün dediği gibi gerçekleştiğini düşünüyorum. En azından tanıdığımız birine inanmayı daha tanışalı iki gün olmuş birine inanmaya tercih ediyorum.

Defne niyeyse bana çok şüpheli geliyor. Bu yüzden onun dürüstlüğü ve masumiyetinden emin olana kadar onu gözümün önünde bulundurmayı düşünüyorum.

Ayrıca her ne kadar Alper'den şüphelensem de Yağız'ı öldüren kişi Defne de olabilir. O yüzden Defne'ye asla tam olarak güvenmiyorum.

Yan odadan gelen sesler kesilince kavganın sona erdiğini anlamış ve aşağıya inmiştik. Abim direk olarak kendi odasına, Ülkü ise Defne'nin yanına gitmişti. Leya lavaboya gittiğinden yalnızdım. Hazır Ülkü ve Defne beni görmemişken onları dinlemek, olayın doğrusunu öğrenmek için muhteşem bir fırsattı.

"Neden suçu benim üstüme attın?! Kendin kırdın vazoyu!"

"Eğer bir daha Deniz ile aramı açmaya çalışırsan konu vazodan daha ileriye gider. Ona göre ayağını denk almanı tavsiye ederim."

Kıza bak! Gelmiş abimin sevgilisine ondan uzak durmasını söylediği için iftira atmış, bir de hâla tehtid ediyor! Defne'nin evimize gelmesindeki asıl amacını anladığım gibi konuşmalarını ses kaydına almaya başlamıştım ama ne yazık ki geç kalmıştım. Çünkü ben daha hiçbir şey kaydedemeden Leya geldi.

Elimde kanıt olmaması abimin bundan haberinin olmayacağı anlamına gelmiyor.

Leya ile beraber mecburiyetten salona geçtikten sonra salonda ölüm sessizliği oluşmuştu. Herkes telefonu ile ilgileniyordu. Ben de abimle Defne ile alakalı konuşunca vereceği tepkiyi düşünüyordum.

Yaklaşık yarım saat salonda boş boş oturduktan sonra sıkıntıdan patladığım için uykum gelmiş gibi yapıp odama kaçtım. Fakat yanlışlıkla gerçekten uyumuşum.

Sabah kalktığımda herkes uyuduğu için tek başıma biraz dizi izledim ve uyanmalarına yakın kahvaltıyı hazırladım. İlk uyanan Leya oldu.

"Tuana? Sen nasıl oldu da benden önce uyandın?"

Genelde öğlene kadar uyuduğum için erken kalkmam Leya'ya çok tuhaf gelmişti.

"Öğreniyorum birşeyler."

Ülkü, abim ve Defne de uyanınca kahvaltıya başladık. Kahvaltıda abim ve Defne konuşuyor, Ülkü sinirden sucuklu yumurtasını eşeliyor, Leya benim tabağımdaki sosisleri mideye indiriyordu.

Defne yine abimin yanında muhteşem bir oyunculuk performansı sergilemişti. Alper'in yanında yalan söylemeyi ve oyun oynamayı da öğrenmiş.

Ülkü'nün yerinde ben olsaydım ve Defne gibi biri Çağan ile aramı bozsaydı ben de sinirden delirirdim. Umarım Defne'den en yakın zamanda kurtulur yoksa abim ile daha çok kavga ederler.

Kahvaltımız bittiğinde Leya hemencecik odasına gidip hazırlanmıştı. Siyah bir uzun kollu crop ve siyah eşofman altı giymiş olmasına rağmen çok ciddi duruyordu. Bu kombin ile ne kadar ciddi bir yere gidebilir ki?

Ülkü kahvaltıdan sonra sinirle odasına çıkmış ve üstünü değiştirip Leya ile beraber dışarı çıkmıştı. Nereye gittiklerini çok merak etsem de geldiklerinde sormaya karar verdim.

Bulaşıkları yıkamayı bitirdiğimde abim ve Defne nihayet konuşmayı bırakmıştı. Ben de elime fırsat geçmişken abimi odasına götürüp hızlıca konuya girdim.

"Defne sandığımız kadar masum biri değil. Dün Ülkü'ye iftira attı."

"O olay yaşanırken orada mıydın?"

"Hayır ama-"

"Konu kapandı Tuana. Orada olmadığına göre kızın iftira atıp atmadığını bilemezsin."

Abim kapıyı sertçe çarparak odadan çıkmıştı. Az önce ciddi ciddi iki gündür tanıdığı kızı bana savunmuştu. Defne birkaç günde abimin gözünü boyamış!

Tam o sırada içeriden bir ses geldi.

"Beni karşına almak neymiş göreceksin."

...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
𝙥𝙞𝙨𝙡𝙞𝙠.Where stories live. Discover now