Yüzünde oluşan belli belirsiz bir tebessüm ile o da derin bir nefes alarak yatağımın karşısında ki duvara sırtını dayayarak kollarını önüne kavuşturarak beni izlemeye başladığında yanıma gelmemesi ve benden uzakta olması sinirimi bozmuştu.

"1/A sınıfından Atlas Han Yanar çiçek olarak sessizliğini koruduğu için onu tebrik ediyoruz ve alkışlıyoruz arkadaş, aferin sana Atlascım."

Atlas burnundan gelen histerik bir kıkırtı ile başını yere eğdiğinde daha da sinirlenmiştim bu değil miydi lan bana gitme diye methiyeler dizen.

"Sadece gerçek olduğundan emin olmak istedim. Şu geçen iki günde ben neler yaşadım bir bilsen Ömür. Aklımdan geçenler duyduklarım ve daha da duymaya korktuklarım. Şuan ki varlığın benim en büyük şükür sebebim Ömür."

Gözlerim yavaş yavaş yanmaya başladığında Atlasın dolu gözleri ile birlikte yangını körüklemek isteyen bir damla düştü gözümden.

Küçük ve yavaş adımlarla yanıma gelerek yatağın yanında diz çökmüş bir şekilde ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Haklıydın ellerim ellerini istiyor. Ellerim seni istiyor Ömür. Kalbim sensizlikten anlamını yitirdi ritmini bozdu sessizliğe boğuldu."

Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçarken kollarım Atlasın boynunda ki yerini almıştı. O kadar korkmuştu ki benim çocuk ruhlu sevgilim şuan karşımda 28 yaşında bir adam değil de 8 yaşında küçük bir erkek çocuğu vardı sanki.

"Ömür?" Kısık çıkan sesi kalbimi sızlatırken dudaklarımı saçlarına bastırarak konuştum.

"Efendim sevgilim?"

"Benden gitmezsin demi?"

Sorusu ile yüzümde acının buruk bir tebessümü oluştu saçlarını okşayarak cevapladım bu kez onu.

"Senden sen istesen de gidemem ben Atlas içim dışım sen olmuşsun benim. Ellerim sensiz çok üşüyor."

Küçük bir gülüş döküldü dudaklarından ancak bu gülüş keyfiyetten olan bir gülüş değildi artık acımızı gülerek gösteriyorduk.

"Atlas?"

"Efendim güzelim?"

"Beni uyutur musun?"

Kafasını boynumdan kaldırarak masum bir tebessüm ile yüzüme bakarak önce yanağımı daha sonra saçlarımı okşayarak beni izledikten sonra ayağa kalkarak soruma cevap verdi,

"Kay bakalım benim sütlü çikolatam."

Yüzümde oluşan sırıtış ile yatakta ona da yer açarak yorganın altına girdiğimde oda yanıma uzanmıştı.

"Sen eşofman ile gezer miydin Atlas."

"İnanır mısın sen bana mesaj attığında evden nasıl çıktım onu bile bilmiyorum şuan sen beni uyutur musun dediğinde fark ettim."

Kıkırdayarak göğsüne sırnaşarak sarıldığımda o da gülmüştü.

Elleri saçlarımı okşarken uyku beni kendine çekmeye başlamıştı bile.

"Seni seviyorum Gök Gözlüm."

"Bende seni seviyorum sevgilim."

...

"YA AMA ABİ BU İBNE AHTAPOT GİBİ SARMIŞ BENİM MİNİK ÖMÜRÇEĞİMİ."

Amcamın odanın içinde ki gereksiz yükselişi ile gözlerimi açarken yanımda yatan Atlas sabır diliyordu. Gözleri beni bulduğunda gülümsedi.

"Amcan olduğunu iddia eden bu herifi dövme isteğimi nasıl bastırabilirim?" Fısıltı şeklinde sorduğu soru ile kıkırdarken bir yandan da odanın açık olan kapısına bakarak amcamın tekrar gelip gelmeyeceğini kontrol ediyordum.

"Ben başımızda dikilir sanmıştım ama..."

"Baban olduğunu iddia eden kişiye yetiştirecektir."

İçimden gelen gülme isteğini bastıramazken yanağına küçük bir öpücük kondurarak yataktan kalktım.

"Eminim herkes aşağıdadır artık bu meseleyi çözmemiz gerekiyor."

"Haklısın güzelim, sen aşağıya in ben küçük bir konuşma yapıp geliyorum."

Tedirgin gözlerle Atlasa baktığımda yüzünde ki gülümseme ile bana yaklaşarak burnunu saçlarıma gömdü.

"Endişe etme Batur veya bir başkasını aramıyorum. Sadece DNA raporu için işin uzmanı bir hastane arıyorum."

İçime çöreklenen kara bulutlar dağılırken benim için bu kadar endişe ederek beni düşünmesi içimde bir burukluk bırakıyordu. Aklıma gelen şeyler panik halinde Atlas'ın yüzünü Ellerimin arasına alarak kendi yüz hizama getirdim. Gözleri şaşkınlıkla irileşirken yanaklarına yaptığım basınç dudaklarının büzüşerek balık gibi olmasına sebep olmuştu. Bu haline aldırış etmemeye çalışarak ciddiyetle gözlerinin içine baktım.

"İlaçlarını düzenli bir şekilde aldın mı Atlas?"

Yüzünde küçük bir gülümseme oluşurken bu gülüş pek bir hayra alamet değildi.

"Hmm ola da bilir olmaya da bilir ama bir ilacım var ki iki üç gündür onu alamadığım için her an ölebilirim."

Panikle yanağında ki ellerimi kollarına indirerek yüzünü yüzüme yaklaştırmıştım. Panik halinin ve sinirin birleşimiyle şuan ne yaptığıma ben bile anlam veremiyorken o sırıtıyordu.

"Ne demek Atlas sen nasıl böyle önemli bir şeyi unutursun! Hemen şimdi derhal git git ve al iç o ilacını!"

"Peki."

Dedikten sonra bir eli belime doğru yol çizerken diğer eli yanağımda ki yerini almıştı bile. Dudakları dudaklarımı örttüğünde gözlerimi kapayarak özlemin her bir zerresini hissetmiştim içimde. Yavaş ve özlem dolu öpüşlerine karşılık verdiğimde beni kendine çekerek aramızda ki mesafeyi sıfıra indirmişti.

Nefesimin son demlerinde gözlerimi açarak soluklandığımda da alnını alnıma yaslayarsk gülümsedi ve o an kelebekler benim midemde şaha kalkmıştı.

"Aldım ilacımı, doktor günde en az üç defa dedi."

.....

ASKOOĞ ÖLÜYORUM ANLASANAAAAĞ

Ay bu arada tarih dersi sevmeyen varsa puh lan (!)

Tarih bölümü okumak ne kadan zor bir şeymiş arkadaşlar fkdjdjdjjddjdkkdk

Her neyse aşkolaa gece bombasını saldım gidiyoreee çaaavv

Vote ve yorum plsssss

Hayat Ağacı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin