16

352 27 37
                                    

Ya cidden biri tam şuan Caferi çağırabilir mi?

"Geldiniz mi oğlum, geçin siz şöyle." diyen dedemle herkes şoktan çıkarken Demir ve Han da anneannemin yanına geçip oturdular.

"Size söylemeyi unuttum, akşama Yanarlar yemeğe gelecekler."

Ay dur bir dakika ikinci bir şok geliyor.

"Bu haber şimdi mi verilir Sefa Ağa!"
Diyen anneannem sinirle ayağa kalkmış ve mutfağın yolunu tutmuştu.
Dedem de anneannemin söylenmelerine kulak asmadan kendi odasına çekilmişti.

Konağın avlusunda sadece ben, Demir ve Atlas vardık ve ortam çok gergindi gereğinden fazla gergin diyebiliriz.

En sonunda ayakta yalı kazığı gibi dikilmek yerine Demirin yanına geçerek oturdum.

Demir bir kaç saniye bana baktıktan sonra kaşlarını çatarak yarım saattir sormak için kıvrandığı soruyu sordu.

"Ömür'üm, Talha kim?"

Gözüm bir kaç saniye Atlasa kaysa da hiç bir tepki vermediği için çaktırmadan tekrar Demir'e döndüm.

"Ex aşkım."

Cevabım ile sinirlenirken kaşlarını biraz daha çattı.

"Bu olay ne zaman oldu Ömür benim neden haberim yok?"

"Geçen sene."

Atlas yerinde kımıldamadanırken Demir hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Gören ona evlatlık olduğunu söylediğimi sanar.

"Sen bana bana Demir'e, abine, en sevdiğin kuzenine nasıl demezsin Ömür."

Demir şekilden şekile girerken Atlas soğuk bir ifadeyle bizi izliyordu.
Demir'in bu hallerine katıla katıla gülmek istiyordum ama Atlas'ın soğuk nevale gibi duruşu bunu engelliyordu.

"Bahsettiğimiz şey bir kitap karakteri Demir."

İkisi de cevabımla şok olmuştu.

"Nasıl ya?"

"Hani şu kalemini çok sevdiğim yazar var ya hatta Asya doğum günümde benim için yazardan özel imzalı kitap almıştı bana onun kitabını."

Demir dehşetle yerinden kalkarak Atlas'a döndü.

"Abi bu kız manyak, yemin ediyorum bak. Şu askeri kurgu demi dediğin? O kitabı tam dört defa okudu ve dedeme anlatmış manyak."

Dedikleri sebepsizce canımı sıkarken kendimi annesine şikayet edilen suçsuz çocuk gibi hissediyordum.

"Beni dedemden başka dinleyen yoktu ve bana iyi gelen tek şey de kitaplarımdı bence bu durumu sorgulamak sana düşmez."

"Haklısın."

Demir bozulsa da bir şey diyememişti sadece yerine oturmakla yetişmişti.

"Aslında Ömür'ü anlayabiliyorum ben."

İlk defa söze giren Atlas ile aşık olduğum gözlerine odaklandım.

"Bazen insan onu dinleyecek onu anlayacak insanlar istiyor yanında ve bu da her zaman mümkün olmuyor. En dipteyim dediğim anda kitaplara sarıldım bende. Benim yaşadıklarımı yaşayan karaktler daha beteri olanlar ve daha iyi durumda olanlar hepsinin tadına bakıyorsun hepsini anlıyorsun ve biri de sanki seni anlıyormuş gibi oluyor yeni dünyalar yeni insanlar yeni duygular tanıyorsun. Bu yüzden Ömür'ü anlıyorum ben. Ne kitaplardan ne de müzikten vazgeçemem sanırım."

Ben dalmış onu izlerken kafasını kaldırmasıyla göz göze gelmiştik korkup çekmedim gözlerimi saklayacak pek bir şeyim yoktu onun aksine.

Mavi okyanusları dibe çekiyordu beni, sanki bunun sonunda oksijensiz kalacak olan ben değilmişim gibi dalmak istiyordum o mavilere.

Açılan avlunun kapısıyla gözlerimi mavilerinden çekerek gelen kişiye baktım. Abi olamaz yaa bu çocuğun burada ne işi vardı.

"İyi akşamlar efendim iyi akşamlar."

Diyerek içeri giren Cabbar ile Demir'in yüzü gerilmişti. Allahım lütfen bu gece sorunsuz geçsin amin.

Ben ağzımın içinde sesizce 'iyi akşamlar' diyerek geçiştirsem de Demir resmen neden geldin dercesine bakıyordu çocuğa.

"Anan baban nerededir Cabbar tek gelmedin inşallah."

Demirin sorusuyla gülümsemesi büyüyen Cabbar bana dönerek konuştu.

"Ömür hanımcımın geldiğini duyduğum için önden gelmek ona hediyelerimi takdim etmek biraz da konuşmak istedim."

"Ben şimdi konuştururum seni." Diyerek önüme geçen Atlasla biraz geriledim.

"Han bey toplantıyı erteleme sebebiniz nedir yoksa sizde Ömür hanımın güzelliği karşısında kendinizi yetersiz görerek konuyu ertelediniz mi?"

Atlas tam ileri adım atacakken kolundan tutarak geriye çektim ay ben bu durumdan cidden sıkıldım.

"Cabbar lütfen daha fazla saçmalama ve keyfimizi kaçırma ve emin ol benim karşımda ki tek yetersiz varlık sensin şu adamı bıraksam şuan tek bir tırnak ucun bile bulunamaz. Bu yüzden lütfen sorun çıkarma sorunsuz bir akşam yemeği olsun."

Demir ve Atlas arkamda resmen sırıtırken Cabbar baya baya bozulmuştu. Girdiği zaman ki gülümsemesinden eser kalmamışken benim yüzümde zafer kırıntıları barındıran bir gülümseme oluşmuştu.

Cabbar küçüklüğümden beri ben ne zaman mardine gelsem bizim kapıya dayanan ve benimle evlenmek istediğini söyleyen dedemin arkadaşının torunuydu. Başta çocukluk olarak gören Dedem bunu sorun etmese de seneler içinde o da yakın dostunun adını taşıyan Cabbar'a sinir olmaya başlamıştı.

Sessizce Demir'in yanına oturan Cabbar'ın bir daha sesi çıkmazken gülümsemem her saniye sebepsizce artıyordu Atlas hemen yanımda oturuyordu ve kesinlikle yakınımda değildi... tamam abi şuan resmen dip dibeydik kalbim heyecandan patlamadan önce yanlarından kalkarak mutfağa geçtiğimde telefonuma gelen bir bildirimle kalbim bir kez daha durma noktasına geldi.

Gök Gözlüm:

Gök Gözlüm: Seni öpmeden gidersem tutmaz ayaklarım, seni bulmalıyım kalbine dokunmalıyım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gök Gözlüm: Seni öpmeden gidersem tutmaz ayaklarım, seni bulmalıyım kalbine dokunmalıyım.

Ömür: Çoktan bulup dokunmadığını nerden biliyorsun ki?

.....

Hellö çikolatalı çileklerim🥵
Nasılsınız?
Ne yapıyorsunuz?

Ben pek iyi değilim çünkü üzerimden bir haftalık bir vize süresi geçti günde en az iki sınavım vardı bu beni hem ruhen hem bedenen hem de zihinsel yordu amaa vizelerim biter bitmez soluğu burda aldım🤍

Offf sizleri ve Hayat Ağacı ailesini çok özledim bugün instagram bölümünü de atmayı düşünüyorum ama bakalım;)

Sizleri çok seviyorum şimdiden iyi bayramlar 🤍🌸

Hayat Ağacı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin